Marki tradutor Inglês
257 parallel translation
Marki Casti Piani.
Marquis Casti Piani
Bu olağanüstü Roma mülkünde, X Marki'si konukları için hazırlanır.
At his magnificent Roman estate, the Marquis of X prepares for his guests.
- Marki Signac geldi.
- The Marquis de Signac.
- Ayrıca Marki sizi arıyor.
- And the marquis is calling for you.
Ama neyse... kral bani gördüğünü markiye anlattığında, marki bunu markize anlatacak... ve markiz de Chambro düşesinin en yi dostu.
But anyhow, when the king tells the marquis that he saw me, the marquis will tell the marquise, and the marquise is the best friend of the Duchess of Chambro.
Demek marki.
Oh, the marquis.
Marki, bu resmi beğendi mi?
Does the Marquis like this one?
O öğlen saat 4'te bisikletiyle gelen papazımız Marki de Beauvoir ile öğle yemeğini yedik.
Having lunched with the Marquis de Beauvoir, our priest... arrived by bicycle at 4 : 00.
Herhalde siz de marki veya dük gibi bir şeysinizdir.
I suppose you're a marquis or a duke or something, huh? No.
Edindiğin düşmanları bir düşün ; Montfleury, Vikont, tabi yaşıyorsa, o züppe marki, Kont de Guiche.
Think of the enemies you've made, Montfleury, the Vicomte, if he lives, all those foppish marquis, the Comte de Guiche.
Marki Ussoni Mincio'daki İtalyan karargâhına ulaştı.
Marchese Ussoni has arrived at our headquarters.
Marki Ussoni Venedik'te toplanan paraları bana vermeniz gerektiğini söyledi.
Ussoni told me, you have to give me the money collected in Venice.
- Marki bizim tutsağımız.
- The marquis is our prisoner.
Marki, onun Vera Cruz'da demirli bir gemiye sağ salim ulaşmasını istiyor.
The marquis is gravely concerned that she reach the ship at Vera Cruz safely.
İmparator, Marki'ye çok değer verir. Ben de Marki'nin benden hoşlanmasını sağladım.
The emperor is very fond of the marquis, so I made sure the marquis became fond of me.
Marki'nin bunlardan haberi var mı?
The marquis know about that?
Bu kararı ancak Marki verir.
Such decisions are up to the marquis.
Marki'nin şüphelerini uyandırmamak gerek.
We must be careful not to arouse the marquis'suspicion.
Marki bize oyun oynadı Joe.
Looks like the marquis beat us to it, Joe.
Marki!
The marquis!
Kesin sesinizi Bay Marki, münasebetsizlik etmeyin!
Peace, Master Marquess, you are malapert.
Belle bu sözleri Marki, belle!
Marry, learn it, Marquess. Learn it.
Hastings, Lord Marki'yi sev.
Hastings, love Lord Marquess.
Değerli kuzen Buckingham, eğer bugüne kadar aramızda bir anlaşmazlık olduysa sizinle de barışalım. Sizinle de Lord Rivers, Lord Grey ve sizinle Dorset Lordu yüce Marki hiç nedeni yokken bana soğuk davrandığınız hâlde, sizinle de barışmaya hazırım.
Of you, my noble cousin Buckingham... if ever any grudge were lodged between us - of you, Lord Rivers, and, Lord Grey, of you - of you, my noble Marquess, lord of Dorset -
İşte oğlunuz Marki Dorset de geldi.
Here comes your kinsman Marquess Dorset.
- Haberler nasıl, Lord Marki?
- What news, Lord Marquess?
Duyduğuma göre, Marki Dorset kaçmış, denizleri aşıp Richmond'ın yanına gitmiş.
The marquess of Dorset, as I hear, is fled... to Richmond.
Dediklerine göre, efendimiz, Sir Thomas Urswick ve Lord Marki Dorset de ayaklanmışlar.
Sir Thomas Urswick and Lord Marquess Dorset,'tis said, my liege, are up in arms!
- Saygıdeğer Marki.
- Esteemed Marquis.
Kont Armand de Rochefoucault... ve Marki Giuseppe de Maccopazza'yı çağırdılar.
Count Armand de Rochefoucault and Marquis Giuseppe de Maccopazza
Unutmayalım ki... Kont, politikacı ve ünlü bir zehir uzmanı idi, kilise müziğine de hayli düşkündü... Halbuki, Marki'nin sapıklıkları...
Let us mention that the Count was a politician and a famous poisoner, a great lover of plainsong whereas the perversions of the Marquis made the wings of the archangels quiver with delight unto the very depths of Hell.
Marki ve ben, bu İskandinav ülkesinde uygulanabilecek muhtelif baştan çıkarma metotları üzerinde çalıştık.
The Marquis and I studied various methods of seduction applicable to this Scandinavian country.
Gerçek adım değil ama bana öyle derler.
PEOPLE CALL ME MARKI E.
- Tek söyleyeceğin bu mu?
MARKI E.
Gerçek adını söylemedi.
MARKI E?
Eminim zaman tanınırsa pek çok şey hatırlarsınız.
THINGS ARE COMING BACK TO ME. I WAS CALLED MARKI E.
- Şunu diyorum. - Neyi?
FU LL OF TALENTS, OUR LITTLE MARKI E.
Hayır, merak etmez. Annem yok benim.
HE LEFT SOME TIME AGO, MARKI E.
Kolunu yaktığın zamanı? Hatırlıyor musun?
DO YOUREMEMBER NOW ABOUT MARKI E?
Şimdi anladın mı?
BUT IT'S NOT ME, MARKI E. IT'S A SNAPSHOT OF YOU.
Alt katta annenle tartışmıştı ve annen kaçmaya çalışmıştı.
WHEN YOU WERE CALLED MARKI E. I'M YOU, HELEN, I'M YOU WHEN YOU LIVED WITH YOUR MOTHER
- Silvio, Bu marki Capperoni.
- Silvio, this is Marquis Capperoni.
Marki Capperoni.
Marquis Capperoni.
- Tabii ya, marki!
- Sure, the marquis!
Ne yapmamı önerirsin, marki?
What's your advice, marquis?
- Marki'nin dediklerini hatırladım da.
- Just remember what the Marquis said.
- Yaşlı Marki boynunu -
- Now the old Marquis has his neck...
- Marki'nin tehlikede olduğunu sanmıyorum.
- I shouldn't think he was in danger.
- Marki!
He's making a run for it!
Takma adıymış.
LITTLE MARKI E.
Küçük bir kızken sizin lakabınızdı o, Bayan Foley.
LITTLE MARKI E, THAT'S WHAT SH E CALLS H ERSELF.