Messed tradutor Inglês
6,415 parallel translation
Bu iş adamı batırır.
This is messed up.
Batırdın, Muff!
You messed up, Muff!
Fena batırdın, Muff.
You messed up bad, Muff.
Ben de benim ailemin darmadağın olduğunu sanırdım.
- I thought my family was messed up.
Aktardıklarınla çok uğraştıklarını sanmıyorum Maurice.
I don't think they messed around with your quotes too much, Maurice. And look.
Orası karışık.
That's messed up.
Kabul, Paul işlerin doğal düzenini bozdu.
Sure, Paul messed up the natural order of things :
Öldürülen çocukla ilgili herşeyi karıştırdınız ve şimdi oğlumu bir katile benzeterek kendinizi iyi göstermeye çalışıyorsunuz.
You messed everything else up with that boy who got killed, and now you wanna make yourselves look good by making my son look like a thug.
Berbat durumdayım.
I messed up.
Ne kötü olmuş biliyor musun?
You know what's messed up?
Tüm terapistlerle dalaşırdın, onlar seni deli olduğunu düşünürlerdi.
All the therapists you've messed with, all the times you made them think you were crazy.
Şimdi ben, buraya geldiğimde, seni uzaklara atmaya hazırdım, çok berbat bir şeydi, bunu biliyorum.
Now, for me, when I got here, I was... I was ready to throw you all away, and that's messed up, and I know that.
Tüm kıyafetlerini batırdın.
You messed up all your clothes.
Bu sefer mahvettim.
I really messed up on this one.
Bu işi fena batırdığımı bildiğimi söylemek istiyorum.
I just want to say I know I messed this thing up bad. The hell are you doing here?
Böyle iş mi olur?
That's messed up.
Asıl olmayacak işi söyleyeyim ben sana.
I'm gonna tell you what's messed up.
Tek istediğimiz üniversitede beraber basketbol oynamaktı ama ben her şeyi berbat ettim.
All we ever wanted was to play ball in college together, and now I messed it up.
- Paul de onu CT çekmeye götürdü.
Radiology messed up the X-ray, so he...
Ben... bir hata yaptım.
I... Messed up.
Dünkü törenden sonra çok moralim bozuldu, ben de teselli buldum.
After the memorial last night, I was pretty messed up, so I found some... comfort?
İşlerin nasıl karıştığını biliyorum... -... ama şimdi buradayım?
I know how messed up all this is, but I am here now.
Rebecca berbat bir halde!
She's messed up!
İşlerin nasıl karıştığını biliyorum...
I know how messed up all this is,
Bunun Matt'ı ve beni berbat ettiğini bilmiyorsun.
- the issue out of your girlfriend. - how that messed me and Matt up.
- Tamam, Russ Russ Matt'ın bedeni yüzünden sana dava açıyor, hala Matt'ı bir şekilde savaş kahramanı olarak görüyorsun, halbuki Matt uyuştucuya kapılmış, Gwen ise başkalarıyla yatıyor.
- Okay, Russ... Russ suing you over Matt's body, you still pretending that Matt was some kind of a war hero, and Gwen sleeping around because Matt was so messed up on drugs!
İşi batırdığınızı, ve ona peşine düştüğümü söyleyeceksiniz.
You're gonna let him know that you messed up and you're gonna let him know that I'm coming for him.
- Hâlâ üzerinde çalışıyorum ama kafama giren o uzaylı şeysi ve üzerine Trip'i kaybetme unutulması zor şeyler kazandırdı bana.
- Yeah, something I'm working on, but this alien stuff messed with my head, and, uh... and losing Trip brought back a lot of hard memories.
Şimdi işler karıştı.
That's so messed up.
- Sadece... - Kafamı kurcaladılar.
- Messed with my head.
- Aranızdaki ilişki altüst olmuş durumda.
You two are messed up.
Bak Sam, bir sürü şey yaşıyorsun biliyorum ve bizim şeyler çok kötü oldu ama, yani, en yakın arkadaşlarımdan biriydin sen.
Listen, Sam, I know you got a lot going on right now, and things got kind of messed up with us, but, I mean, you were one of my best friends.
Bu çok yanlış.
That's messed up.
Geçen gün çok fena bir şey yaptım.
- I just messed up so bad the other day.
- Çünkü haşatım çıkmıştı.
Because, you know, well, I just--I messed up.
Tüm vergi kayıtlarıyla ve sigortasıyla oynadı... -... hem hastane hem araba.
He messed with all of her tax records and insurance, medical, DMV.
Yazarlık atölyesinde işleri batırdım,
I messed up at my writers'workshop,
Bak, işler çok karıştı.
Look, things got messed up.
Ve biliyorum, herşeyi berbat etti...
And I know she messed up, got...
Bozabileceğin çok fazla bir şey yok demek.
That means there's not too much you could've messed up yet.
Aileme bulaşmayacaktın.
You shouldn't have messed with my family.
Yıldırımdan dolayı çok kötü olmamıştır umarım.
Not too messed up from getting hit by that lightning, I hope.
İşi batırdığımızı biliyorum ama ilk önce korunmaya ihtiyacım var deyip...
I know we messed up but how can you say you need protecting
Zihninle oynamış.
He messed with your mind.
Barınma işini batıran sensin o değil.
You're the one who messed up about the housing, not her.
Wells hayatlarımızı yeterince mahvetti.
Wells has messed with our lives long enough.
Herşeyi batırdığında intikam için kaplumbağa dostlarını mı arıyorsun?
- [growls ] - [ grunts] You lookin'for payback'cause I messed up your turtle pals?
Tamam, onu perişan ettim.
Okay, I messed him up.
Pillerin eğitimini alt üst ettiğini sanıyordum.
- I thought that messed with your training.
Amma pataklamışlar seni.
They really messed you up.
Ama asla benim için bu demek değildin tamam mı?
Okay, look, Nina's, Nina's challenge was messed up, no doubt, okay? But that's never what you were to me, okay?