English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ N ] / Nasty

Nasty tradutor Inglês

6,798 parallel translation
Pis bir ölüm makinesi nakavt olmak üzere!
One nasty killing machine down for the count!
Olamaz dostum, bu şey gerçekten de pis bir iş.
Ah, man. It's so loose and nasty in there.
O çirkin dedikodu senin hakkında duyduğum ilk ilginç şeydi.
That nasty gossip is the first interesting thing I've ever heard about you.
- Alayınız edepsiz.
- Y'all nasty.
O'nun çocuklarıyla geçmişi var.
He's got a history with kids, Some pretty nasty stuff.
Trent McNamara çok pis bir adamdı,.. ... bu da kız kardeşi Stephanie.
Trent McNamara was a nasty piece of work, and that's his sister Stephanie.
Trent McNamara çok pis biriydi. O da kız kardeşi Stephanie.
Trent McNamara was a nasty piece of work, and that's his sister Stephanie.
Savaş pis iştir Stephen. En iyisi bir an önce bunu sonlandırmaktır.
War is a nasty business, Stephen, and the quicker we put an end to it, the better.
Bu köyde edepsizlik içinde bazı insanlar var.
There are some people in this village in for a nasty shock.
♪ And then I wrote a nasty letter
♪ And then I wrote a nasty letter
Sadece kötü biriz kalacaktı.
Left a nasty scar. That's all.
Oh, adamım o... o gerçekten iğrenç.
Oh, man, that's... that's really nasty.
Ah. Tavşan yahnisi iğrençti.
That rabbit stew's nasty.
Bu ayıptı.
Whoa! That's nasty.
Neden her şeyi bu kadar çirkin gösteriyorsunuz?
Why do you have to make everything sound so nasty?
Bayan Baxter konusunda çirkinim çünkü buraya bana yardıma geldi ama sözünden caydı.
I'm nasty about Miss Baxter because she came here to help me and she's broken her word.
Geri vardı orada Oldukça kötü dökülme.
Pretty nasty spill you had back there.
- Çevrilmemiş altyazı -
Which one was tougher? Yeah, I hear Chi-town's pretty nasty.
- Çevrilmemiş altyazı -
Yeah, Chi-town is pretty nasty, but the border's worse.
Sadece pis bir parmak arası terlik.
- Jenna, no! What? It's just a nasty old flip-flop.
Berbat bir boşanma sonrası beni New Hampshire'da yatılı okula gönderdi. ... sırf damarına basmış olmak için.
After a nasty divorce, she sent me to boarding school, to New Hampshire, just to piss him off.
Onların da sonu çok çirkin oldu.
That ended pretty nasty as well, too.
Sen iyi bir adam olup sana söyleneni yapıyorsun Nevison ve kızının başına kötü bir şey gelmiyor.
You do just like you're told, Nevison, like a good little lad, - and nothing nasty will happen to her.
Acilen yapmamız lâzım, toplamamız lâzım o parayı çünkü bu puştun hiç şakası yok!
We've just got to do it, we've got to raise it, because this nasty bastard means business.
onların pis düşüncelerinde ol. #
♪ dial 1-900-mix-a-lot and kick them nasty thoughts ♪
Sizi yaramaz veletler.
You nasty little brats.
Kötü biriydi.
He was nasty.
Beni de kötü yaptı ve bunu benimsedim.
And he made me nasty. And I embraced it.
Kötü yaralanmışsın.
That's a nasty wound.
İğrenç!
So nasty!
Kötü bir sürprizle karşılaşmak üzeredir.
He's about get a nasty surprise.
"Elimden geleni yapacağım Nev, ama bu adamlar fena" dedi sanki onlarla hiçbir ilgisi yokmuş gibi.
"I'll do what I can, Nev, but these people, they're nasty", like he's got nowt to do with'em. He calls you Nev.
Evet, çok kötü görünüyor.
Yeah. That thing's nasty.
Kavga, koyu renkli erkeğin burnunda ciddi bir kesiğe mal oldu.
The fight has cost the dark male a nasty cut on his nose.
Beni bir daha ararsan, Tanrı şahidimdir ki kendi çatısı altında sana yaptığım tüm kirli şeyleri kocana anlatacağım.
You call me again, and I swear to God I'll tell your husband every dirty, nasty thing I did to you under his own roof.
Üstünde gömlek olmayan rahat bir adam açık saçık şeyler hakkında oğluyla konuşuyor.
Just a comfortable man with no shirt on, talking to his son about nasty stuff.
Sadece kafasının arkasında bir yara var.
Just a nasty bruise on the back of the head.
Demin, Bayan Peterson'ın Port Francis'ten gelen bir taşralı olduğuyla ilgili...
- Earlier, you made a nasty crack about Miss Peterson being a hick from Port Francis.
Bağırmayı kes ve iğrenç şeyini ört, Hamilçöp.
[Screams] Stop screaming and hide your nasty junk yard, Hamiltrash.
Bunu ödeyeceksin pis Truvalı!
You will pay, nasty Trojan!
Pis bir ölüm şekli.
Nasty way to go.
- Ne kadar pis!
It's so nasty!
Oldukça kötü biliyorum.
That was pretty nasty, I know.
Dün gece çok kötü düşmüştün.
That was a nasty spill you took last night.
Onu öldürdügüm zaman baska bir bedene geçiyor. Eger bu duruma bir sekilde engel olmayi basarabilirsem onu cadi atalarinin yanina öteki tarafa gönderecegim.
If I kill her, she'll just jump into another body, and if I somehow manage to thwart that nasty little inconvenience, she'll rejoin the bloody witch ancestors and haunt me from beyond.
Bir defasında, babanla kötü bir kavga ettikten sonra beni bir çölün ortasına götürdü.
Once, after a nasty fight, your dad drove me out into the middle of the desert.
Kimsin bilmiyorum ama ben belalı bir adamımdır!
Whoever it is, I'm a pretty nasty guy!
Şu anda işi pişiriyorlardır, ne dersin?
They got to be doing the nasty by now, right?
İmzalarsın ya da seni o geldiğin pis, geri kalmış, nehir bataklığına geri döndüreceğimi garanti ederim, seni inatçı orospu.
You sign, or I will make sure that you go back to that nasty, backwood, bayou swamp you came from, you stubborn bitch!
Hepsi çok iğrenç.
All of them pretty nasty.
Ne pis kızsın be!
Nasty!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]