Olmadï tradutor Inglês
289 parallel translation
Pek olmadï.
- Not very long, no.
- Sana soran olmadï.
- Nobody asked you.
Tüm maceralarïnïzda baylar, bayanlar bir cinayeti çözemeyeniniz olmadï.
In all your adventures, monsieurs and madames none of you has ever had an unsolved murder.
Tibbi deneyimlerim hiç heyecanli olmadi.
Well, medically, my experiences have been most unexciting.
Bendeniz Curro diyorum ki senin hiç kilica bile ihtiyacin olmadi.
I, Curro, tell you you didn't need your sword.
Ona bir sey olmadi.
Nothing happened to Mr GIennister.
- Gülecek pek bir ºey olmadi.
- There hasn't been much to laugh about.
Sana karºi bir garezim hiç olmadi Merritt. Bilsen iyi olur.
I ain't never had nothing against you, Merritt, so I got to tell you.
Daha önce bu adamlarla hiç iºin olmadi Jed.
You never tangled with men like these before, Jed.
- Hayir, öyle olmadi.
- No. That's not the way it happened.
Dogdugumuz günden beri hiç degerimiz olmadi.
We haven't mattered since the day we were born.
Bizim hiç çocugumuz olmadi.
We never had any children.
- Ne zaman olmadi ki?
- When you ain't been?
Tokyoya is bulmak icin gitmesine engel olmadi.
This, however, did not prevent him from going to Tokyo to look for a job with the other graduates that year.
OLMADI!
NO!
Mary'ninki gibi güzel olmadi.
Not like Mary's.
Bana pek bir yarari olmadi gibi
I tried that. Didn't seem to help me any.
Claire e veda etme firsatim olmadi.
I'm sorry I didn't get to say goodbye to her.
Sanirim olmadi, Bayan Mac soylerdi.
No, I don't think so. Mrs. Mac would know.
Hayir, sizin disinizda olmadi.
Not until you got here. Phyl!
Olmadi, kusura bakmayin.
Oh no, sorry.
Benim hiç gümüsüm olmadi.
I wouldn't have any other kind!
Orta batililarin pek sansi olmadi. Karlari yeni küremislerdi ki... pesinden bir firtinaya yakalandilar. Batidan yeni bir dalga da gelebilir.
They have not been lucky in the Midwest, as soon as they dig out another storm hits and there's one out west that might be in soon.
Vakit biraz geç olmadi mi?
It's a little too late now, isn't it?
Anlasilan yeterince düz olmadi!
Straight doesn't seem to be good enough!
Çok zor olmadi.
That wasn't too hard.
Andrew Donovan, giysi odasindan bekleniyorsun. Olmadi.
Andrew Donovan, report to Wardrobe, please.
Ama saçim iyi olmadi.
Nice. But the hair's not right.
Bu sefer içinden gelen fena olmadi.
It happened to be a good instinct, toots.
- gömlek giymis. - Anne, benim hiç öyle bir gömlegim olmadi, unutma bunu.
I never had a shirt like that, OK?
- Sadece arkadasi Laura'dan söz etmesi bizim için yeterli simdilik. Bu isimde beni görmeye gelen biri olmadi.
No one with that name has come to see me.
Tanismaya firsat olmadi.
I haven't really had a chance to introduce myself.
Ondan hikaye anlatmasini isteyen olmadi.
We didn't ask him here to tell us stories.
Olmadi mi?
No luck?
- Ne mi, bir sey olmadi.
What? Nothing.
ikna etmek pek zor olmadi. Özür kalacagina dair ufak bir söz yetti. Hayatimi mahvettin!
This had to be sooner or later.
Peki nasil biri? Sonuçta, onu tanima sansim olmadi.
I didn't really get a chance to meet him.
Size Diane'i öptükten bes dakika sonra kosarak kollarima atladigini ve sonsuza dek asik oldugumuzu söylemek isterdim. Ama öyle olmadi.
Well, I'd like to tell you that five minutes after I kissed Diane, she came running out into my arms and that we fell in love forever, but that's not what happened.
- Aramizda hiçbirsey olmadi.
- Nothin'really happened between us...
- Evet sorun olmadi.
- No problem.
Biz bir trende yer bulacaktik ama olmadi.
We're not to catch a train or something.
ölüme çagri yaptim ama olmadi Gözlerime bakin.
Death did call, but didn't see me in the eyes.
Hep böyle olmadi mi?
Ain't it always the way?
Iyi ama daha... oglen olmadi.
But it's not even...
Hic imtiyazim olmadi.
I never had one.
Pek verimli bir sohbet olmadi.
It wasn't exactly a sequential conversation.
- Gel, Saat daha 8,00 Bile olmadi,
- Come on. It's not even 8 : 00 yet.
O geçe o BÖlgede soyuldugunu Bildiren olmadi,
No robberies were reported in that area that night.
Hayir, Senatör, olmadi.
No, Senator, I have not.
Atlantis diye bir yer, hiç olmadi.
Well, it did, and that's the way we'll progress.
- Yok, zira hiçbir zaman var olmadi.
It isn't, because it never existed.