Olmadığını biliyorum tradutor Inglês
5,054 parallel translation
Tatlım, ideal bir durum olmadığını biliyorum.
Honey, I know it's not an ideal situation.
Adil olmadığını biliyorum Kevin.
"I know that's not fair, kevin."
Gerçeği kabul etmem 3 yılımı aldı ve artık geri dönüş ve düzelme olmadığını biliyorum.
"it took me 3 years to accept the truth, But now I know there's no going back, no fixing it."
Bir Reverti gibi geri dönmeye hazır olmadığını biliyorum.
I know you weren't prepared to return like the Reverti are.
Bak annemin harika olmadığını biliyorum ama o güvenilir,, emniyetli ve bedava.
Look, I know that my mom isn't perfect... but she is trustworthy and reliable and free.
Becky'nin kusursuz olmadığını biliyorum.
I know she wasn't perfect. I do know that.
Tamamının senin suçun olmadığını biliyorum. Ama gerçekten berbattı.
I know it's not completely your fault, but it was really fucked up.
İyi bir şey olmadığını biliyorum Claire.
I know it's not a good thing, Claire.
İkinizin fazla yakın olmadığını biliyorum. Al.
I know the two of you don't get along.
Benim için anlamı büyük ve çok doğru olmadığını biliyorum.
It means a lot, and I know it's not ideal.
Eva meselesine çok takıldım ve o tam bir bela çıktı ama bunun bir bahane olmadığını biliyorum.
I just got caught up in all that Eva mess, and she's really bad news, but I know that's no excuse.
Kimsin bilmiyorum ama Lina olmadığını biliyorum.
- I don't know who you are, but I know that you are not lina.
Dinle, Smitty, iş aramak için iyi bir zaman olmadığını biliyorum ama -
Listen, Smitty, I know this is not a good time to be lookin'for a job. But if...
Çavuş onun iyi bir baba olmadığını biliyorum ama gerçekten iyi bir adamdı.
And, Gunny, I know he wasn't much of a father, but he was a hell of a man.
Bunun doğru olmadığını biliyorum.
I know that isn't true.
Bunun ideal seçenek olmadığını biliyorum ama yakınlarda hastane var mı?
I know this isn't an ideal option, but is there a hospital nearby?
Bu şeyin gözleri olmadığını biliyorum ama gözlerini diktiğine yemin edebilirim.
Well, I know it doesn't have eyes, but I swear it's staring at me.
Moz, kolay olmadığını biliyorum,... ama bir başkasına aşıksa gitmesine izin vermelisin.
Moz, I know this isn't easy, but if she's in love with somebody else, you got to let her go.
Bunun gerçek olmadığını biliyorum.
I know that thing is not real.
Kolay olmadığını biliyorum.
I know this wasn't easy.
Gözlerin bağlı arabadan atlarken olmadığını biliyorum.
I know it's not from you being blindfolded and jumping out of a car.
O olmadığını biliyorum.
I know you're not her.
Ihab'ın mükemmel olmadığını biliyorum. Ama iktidarı ele geçirince Kardeşler'in değişeceğini söylüyor.
I know that Ihab's way isn't perfect, but he says the brotherhood will change once they're in power.
Hazır olmadığını biliyorum ve bunu sözleşme gereğince söylemeni de istemiyor...
I know you're not ready, and I don't want you to say it just because social convention dictates...
- Olmadığını biliyorum.
- I know it isn't.
Yeme beni, aptal olmadığını biliyorum.
Come on, I know you're not dumb.
Sende olmadığını biliyorum.
I know you don't.
Olmadığını biliyorum.
I know you're not.
Olmadığını biliyorum, Ross.
I know you're not, Ross.
Pek mantıklı olmadığını biliyorum ama günlerimizi şu dağı patlatarak parçaları toplayarak ve vagonlara yükleyerek geçiriyoruz.
I know it don't make no sense, but we spend our days blowin'up this mountain in pieces... pick up the pieces, put'em in wagons.
- Olmadığını biliyorum ama şu anda buradan uzaklaşman gerek.
I know you will. But right now, you just need to walk away.
Senin istediğin sonun bu olmadığını biliyorum.
I know that this isn't how you wanted it to end.
Dinle, bunun her zaman hayallerini süsleyen düğün olmadığını biliyorum ama tören için sana küçük bir sürprizim var.
Listen, I-I know this isn't the wedding that you've always dreamed of, but I-I got a little surprise for you for the ceremony.
Ee, Missourili olmadığını biliyorum.
So, I know you're not from missouri.
Bu aldığımı alma hakkım olmadığını biliyorum.
I know I have no right to take what I'm taking.
Artık boş verilecek bir şey olmadığını biliyorum ama.
Now I know it's something.
Aptal olmadığını biliyorum Chucky. Ben...
I know you're not an idiot, Chucky.
Bunun çok iyi bir an olmadığını biliyorum ama söylemem gereken bir şey var.
I know this isn't a great time, but there's something I have to say.
Bu kararın kolay olmadığını biliyorum.
I know that choice didn't come easy.
Bir bilim insanı olarak, bir şeylere veya birilerine karşı hissettiklerimizde gerçek dışı bir şey olmadığını biliyorum.
As a scientist, I know there's nothing magical about what makes us feel something for someone else...
Neyse işte, güzel değil tabii. Biliyorum güzel olmadığını ama yapmayı seviyor ben. Pek iyi değilim.
Anyway, it's no good, I know it's no good, but I likes doing it.
- Biliyorum olmadığını.
I know you're not.
Üvey kızınızla çok yakın olmadığınızı biliyorum ama,... başınız sağolsun.
I know you and your stepdaughter weren't close, but I'm still very sorry for your loss.
Onun Audrey olmadığını oradan biliyorum işte.
That's how I knew that it wasn't Audrey.
Biliyorum ama güvenli olup olmadığını bilmiyoruz.
I know, but we don't know if it's safe.
Sam, biliyorum bu iş riskli. Ama Chester's Mill'e dönüş yolu olup olmadığını öğrenmem gerekiyor.
Sam, I know it's a risk, but I have to find out if he knows a way back into Chester's Mill.
Alison olmadığını artık biliyorum.
Now I know it wasn't Alison.
- İnançlı olmadığınızı biliyorum...
- I know you're not a believer...
Bakın, şu anda pek güzel olmadığımı biliyorum ama temizlenince güzelleşirim.
Look, I know I ain't so pretty right now, but I clean up good.
Jonathan, ne yaptığını biliyorum ama başka seçeneği olmadığını düşünüyordu.
Jonathan, I know what he did, but he thought he had no choice.
Erkek olmadığınızı biliyorum.
I know you're not a man.