Olmek tradutor Inglês
12,817 parallel translation
Bir kadın ölmek üzere, Arthur.
A woman is about to die, Arthur.
Bu kıyafet içinde ölmek istemiyorum.
I don't want to die in this outfit.
Ölmek mi?
Die?
- Ölmek istediğimi mi söyleyeceğim?
That I don't want to die?
Tüm kadınlar kendilerini odaya kapatıp ölmek istediklerini iddia etmezler mi zaten?
Don't all wives lock themselves alone in their room for weeks at a time, claiming they want to die?
" Ölmek için uyuyabilirsin...
" To die, to sleep...
Ölmek mi istiyorsun?
You wanna die?
Ölmek istemedi.
She didn't want to die.
Ölmek mi istiyorsunuz?
Hey, do you wanna die? !
İlk kim ölmek ister?
Who wants to die first, huh?
Kim ölmek ister dedim?
Who wants to die? !
Ben ölmek istemiyorum! Kapa çeneni!
I don't want to die!
Ş eker şurubu ile ölmek istemez miydin?
And it's very humane. Wouldn't you want to die by syrup?
Kanamadan ölmek üzere olan bir çocuk var.
I've got a kid that's gonna bleed out.
Sırf onunla gömüleyim diye ölmek istiyorum resmen!
I literally want to die, just so that I can be buried in it. Start a tab.
"İçten içe ölmek."
- "Dead inside." - Mm-hmm.
Bir adam ölmek üzere
A man's dying on a cross.
Ve ölmek için beş dakikam var.
I have five minutes to die.
Kendisinin ölmek üzere olduğunu varsayalım.
And he's just been fatally startled.
Bu şekilde ölmek istemiyorum.
I don't wanna die this way.
Ölmek istedi zaten.
He wanted to die.
Ben de herkes gibi ölmek istiyorum.
I just want to crawl off and die like everybody else.
Kanamayı bulamadığınız için hastanın ölmek üzere olduğu doğru.
It's true that the patient almost died because you couldn't find the bleeder.
- Ölmek üzere olan birinin dileğini yerine getir.
Make a dying person's wish come true. What?
Zaten bu şekilde ölmek kaderinde vardı.
Her fate is to die like this anyway.
Young Ae bu gece ameliyathanede ölmek zorunda.
Tonight in the operations room, Young Ae has to die.
Young Ae ameliyathanede ölmek zorunda mı?
Young Ae has to die, and on top of that, in the Operation Room?
Sonra kendi kendime, iyi yaşamak ve genç ölmek istemiyorsam bırakmam gerektiğini söyledim.
Then, on my own, I told myself it was enough if I wanted to have a decent life and if I didn't want to die young.
- Kafanız almıyor değil mi sevdiğiniz biri ölmek için yalvarırken yavaş yavaş ölümünü izlemek?
- You don't understand, do you, what's it's like to watch someone you love dying when they're begging you to kill them?
Ölmek için korkunç bir yol.
That's a terrible way to die.
Bu yüzden ölmek istemiyor musun?
Isn't that why... you want to be killed?
"Utancın için ölmek çok hafif bir ceza olur."
"Death is too light of a punishment for your shame."
Aniden bayılıp ölmek de yaygın bir durum.
Even though she said she called you here because no one looked for Kim Hye Jin after she went missing,
Gidip anne babalarına yeni doğan bebeklerinin ikisinin de ölmek üzere olduğunu söylemeleri gerekiyor.
What happened is they have to go tell a mother and a father that both of their newborn babies are dying.
Siz burada oturup güzel hissetmeye çalışırken sizin bütün boklarınızı çeken çocuk bu yüzden ölmek üzere!
While you've been sitting here trying to feel good, the little boy who sucked all your shit is about to die from it!
Evinden uzakta ölmek istemiyor.
He's sick, and he doesn't want to die away from home.
İlk başta ölmek isteyeceksiniz.
you'll wish you were dead.
Ölmek için sürüne sürüne küçük deliğine giriyorsun.
You are crawling into your little hole and dying.
Ölmek istemiyorum, dostum, ölmek istemiyorum.
I don't want to die, man. I don't want to die.
Ölmek üzere, o zaman.
Almost dead, then.
Boğularak ölmek dışında.
Except for the choking to death.
Çocuklar, eğer öleceksem, sarılarak ölmek istiyorum.
Guys, if I die, I wanna die hugging.
Hiç kimsem yok ve zaten ölmek istiyorum.
I've have no one and I already want to die.
Yoksa ben ölmek isteyen birini mi kurtardım?
By any chance, did I save someone who wanted to die?
Ölmek isteyen biri kilo vermek için bileşenleri belli olmayan hapları içer mi?
If I'd wanted to die, would I have taken some mysterious diet pills?
- Milo, ölmeden önce söylesene nasıldı? Ölmek?
Milo, before you go, tell me, what was it like?
- Ölmek istemiyorum.
- I don't want to die.
- Burada ölmek istemiyorum!
- I don't want to die in here!
Lütfen açın, ölmek istemiyorum.
Please open, I don't want to die.
Lütfen yardım edin! Ölmek istemiyorum.
Please, help me, I don't want to die.
Hasta daha ölmedi ama ölmek üzere.
The patient's not dead, but he's dying.