Oralarda bir yerde tradutor Inglês
331 parallel translation
Honolulu oralarda bir yerde.
Honolulu's out there.
Oralarda bir yerde
- Back in there.
Sonra, oralarda bir yerde, zamanın bir anında, hiç bir insanın hayal edemeyeceği, bütün yaratılışın başlangıcı oldu,
Somewhere far, far away, in times man cannot imagine, the beginning lay.
Oralarda bir yerde.
Over there somewhere.
Kuş saldırısı, salgın - ne istersen söyle, oralarda bir yerde toplanıyorlar, ve geri dönecekler.
The bird attack, plague - Call it what you like, they're massing out there someplace, and they'll be back.
Oralarda bir yerde bir nehir olabilir.
It might be a river somewhere.
Harika. Şimdi farklı yönlere gitmeyi ve şu köşeyi dönünce, muhtemelen oralarda bir yerde olan en uç noktada tekrar buluşmayı öneriyorum. - Evet.
Excellent, now I suggest we go different ways and meet back at the furthermost point which is probably round the corner there somewhere, off you go, off you go now.
Sanırım, oralarda bir yerde asılı duruyorlardır, evladım.
I expect child, they're hanging up where they're... s... supposed to be.
Sayfa altı oralarda bir yerde.
Somewhere out there is page six.
Oralarda bir yerde.
- Down there somewhere.
Oralarda bir yerde olduğunuzu biliyorum!
I know you're there somewhere boy!
Oralarda bir yerde 1.000 küp parsek büyüklüğündeki uzay alanında.
He's out there, doctor. Out there somewhere in 1,000 cubic parsecs of space.
Oralarda bir yerde, acı içinde olma olasılığı var.
Probably in pain somewhere back there.
Avın Ringerman'ın, oralarda bir yerde olduğunu düşünüyorsun.
Thinking "He's out there somewhere" - Ringerman, your prey?
Sanırım samanlığın oralarda bir yerde, tam yerini öğrenmemiz gerek.
I think he's around that livery, and that's all I need to know.
Oralarda bir yerde gizlendiğini biliyorum.
I know you're out there, sneaking around.
- Oralarda bir yerde.
- It's there some place.
- Oralarda bir yerde.
- Somewhere over here.
Evet, oralarda bir yerde.
Yes, somewhere there.
Oralarda bir yerde kocanın seni aradığını düşünüyorsun.
You're thinking that somewhere out there, your husband's looking for you.
Ve o, oralarda bir yerde, sadece yanlış kadınlarla beraber.
And he's out there. He's just with all the wrong women.
Oralarda bir yerde, Vulnavia cevabımız yatıyor.
Somewhere through there, Vulnavia, awaits our answer.
Atı oralarda bir yerde.
His horse is out in there somewhere.
Oralarda bir yerde, gelip de beni kurtaracak olan- -
I knew that somewhere out there, there must be someone who- -
Oralarda bir yerde düştü!
She's fallen somewhere down there!
Yani gece gökyüzüne baktığında,... oralarda bir yerde bir Tanrı olması gerektiğini hissetmiyor musun?
I mean, when you look out at the sky at night... don't you feel that somewhere out there... there's gotta be a god?
- Mike oralarda bir yerde.
- Mike is out there.
Bir çocuk öldü ve oğlumla kocam hala oralarda bir yerde.
A boy is dead and my son and husband are still out there.
Oralarda bir yerde olmalı.
It's got to be around there.
Oralarda bir yerde olmalı.
It's gotta be around there.
Oralarda bir yerde bir çeşit araç merkezi var gibi görünüyor.
Looks like some kind of vehicle center over there.
Oralarda bir yerde, bir açıklama, bir ipucu olmalı...
Somewhere in that there must be explanations, clues...
Tijuana'nın oralarda bir yerde bulabilirsiniz onu.
You should find him somewhere over Tijuana.
- Oralarda bir yerde.
- She's out there somewhere.
Oralarda bir yerde bir savaş var, Hop.
There's a war out there somewhere, Hop.
Gerçek suikastçının neye benzediğini ve oralarda bir yerde olduğunu biliyorum.
I know what the real assassin looks like and I know he's still out there somewhere.
Pete, seni yaşlı kurt, oralarda bir yerde olduğunu biliyordum.
Pete, you old son-of-a-gun, I knew you were out there somewhere!
Arkadaşım Muffy'nin sahip olduğu ada oralarda bir yerde.
Somewhere out there is the island my friend Muffy owns.
Oralarda bir yerde.
somewhere up there.
Oralarda bir yerde. Tanrım.
He's in there. by God.
Saatler alabilir ama oralarda bir yerde... olması lazım.
It will take hours, but it will be there. Somewhere.
O, oralarda bir yerde.
She's out there somewhere. I just...
Tüm bu işlerin arkasındaki puştun kim olduğunu biliyorum oralarda bir yerde canı yanıyor, bu da hoşuma gidiyor.
Now, I happen to know of a prick that's responsible for the whole fucking operation and that son of bitch is hurting out there, and I'm fucking liking it.
- Oralarda bir yerde.
- He's in there somewhere.
Sanırım oralarda bir yerde yüksek kalite bir kız var.
I think there's a high quality girl in there.
Bob'un oralarda bir yerde vücut bulduğunu düşünün.
Try to imagine him out there incarnate.
Oralarda bir yerde olmalı.
He's out there.
Oralarda bir yerde olmalı.
He's out there somewhere.
May oralarda bir yerde olmalı.
May, it is up there somewhere!
Ama oralarda bir yerde, sensörlerimiz o kadarını gösteriyor.
Our sensors show that much.
Bilirsiniz, erken bir saatte tiyatroda idim, fakat sizi oralarda hiçbir yerde bulamadım.
You see, I was at the theater earlier, but I couldn't find you around anyplace.