Oyun başladı tradutor Inglês
324 parallel translation
Yeni bir oyun başladığında kendi kendime şöyle diyeceğim "İyi ki o buralarda değil."
I'll think of you whenever a show opens and say to myself : "She's well out of it."
Oyun başladı.
The play has started.
Oyun başladı.
Game on.
Oyun başladığında yine ihtiyar Shooter dağıtacak.
Old Shooter's gonna be dealing again when the game starts.
- Oyun başladı mı?
- Has the game started?
Oyun başladı.
The game commences
Ve oyun başladığında, aksanlı küçük toparlak adam tuzu uzattı, ve sonra sen biberle ona cevap verdin.
And when the game started, the little, round fellow with the accent pushed out the salt, and then you responded with the pepper.
Öyleyse oyun başladı mı?
Well, then, I guess the game is up, hmm?
Oyun başladı Bay Lablache. Artık oyuna katılamazsınız.
The die is cast :
Oyun başladı.
The game has begun.
Sovyetler Birliği'ne oynanan oyun başladı...
The game against the Soviet Union has begun...
Oyun başladı, devam etmeliyiz, Yoldaş Juliette.
The play has started, we must carry on, Citizen Juliette.
Oyun başladı!
Game on!
- Oyun başladı!
- Game on!
- Evet, oyun başladı!
- Yeah, game on!
Ben oturuyorum, oyun başladı!
Where have you trapped me?
- Jim, oyun başladı.
Jim, the game is on.
Burada olanlar ve olmayanlar için artık oyun başladı.
The game starts now. Whoever's here is here, whoever's not is not.
Oyun başladığı zaman, O onun kızı.
When the game's on, it's her daughter.
Oyun başladı dikkat et.
Let's start.
Mühendis oynamaya bayılır. Ve sanırım oyun başladı.
The Engineer likes games, and it appears that you're playing one of his games right now.
Hayır, oyun daha yeni başladı.
No. Game has just begun.
Oyun hakkında konuşmaya başladım.
I start talking about the play.
Bitirecektim, ama oyun yazmaya başladım ve devamı gelmedi.
I meant to finish it, then I got started on my plays and I never painted again.
Yağmur durdu. " " Oyun yeniden başladı ve yaklaşık 50.000 kişilik kalabalık yağmurluklarını ve şemsiyelerini kaldırıp, kendilerini, bütün dünyanın İngiltere ile özdeşleştirdiği bu güzel oyunun zevkine verdiler. "
"Play has been resumed and the crowd of about 50,000 people have discarded their macs and umbrellas and settled down to enjoy the game which to people all over the world more truly represents all that's English than anything else."
Bu hayalcilik ve oyun, hayatımda giderek daha çok yer tutmaya başladı.
But, somehow, acting and make-believe began to fill up my life more and more.
Cinayet oyununuza başladığınızda aklınıza gelmeyen tek şey benim de oyun oynadığımdı.
It's a pity you didn't know when started your game of murder that I was playing too.
Bütün bunlar o oyun yüzünden başladı.
That's what started this whole row.
Patronlara bilgi sızdırmaya başladığınızda kocanızla siz... nasıl bir oyun oynadığınızı düşünüyordunuz?
Well, what kind of games did you and your husband think you were playing when you started to feed the bosses?
Oyun ilginç bir hâl almaya başladı.
The game starts to get interesting.
Tekrar oyun oynamaya başladın, Lois... Durmadan bana söylüyorsun ya :
No, it started playing back to me, Lois... when you kept saying :
Bu oyun, bun inanamıyorum, çok erken başladı.
This game, I cannot believe it, is starting this early.
Aynı bir oyun gibi dönüp dolaşıp başladığımız yere geri geldik.
It's like a game, and we've gone all the way around the board.
Perez'in arkadaşları gelip ona gazinolarda ve kumarhanelerde oyun oynayarak para toplamayı teklif etmişler. Ben de prensip olarak ufak bir rapor hazırlayıp meseleyi uzaktan izlemeye başladım.
They came to offer him a job associated with winning money in casinos and gaming halls.
Şimdi, bu sezon iyi başladı bir kaç oyun kazandık.
Now, this season started out fine - we won some big ball games.
Oyun başladı.
The game's afoot, Toby.
Oyun... artık başladı.
Come, Watson.
Bu oyun iyice sinir bozucu olmaya başladı.
This game is wearing very thin.
Tabii ki ve ne yazık ki, o kazanmaya devam etti hem de koca bir Haziran ve Temmuz boyunca... Durham Bulls sonunda beyzbol oynamaya başladı. Hem de eğlenceli, enerjik ve şiirsel bir oyun.
Unfortunately, however, he kept on winning... and for one extraordinary June and July... the Durham Bulls began playing baseball... with joy and verve and poetry.
Ben de oyun oynamaya başladım... olayları ilginç kılabilmek için.
So I started playing games, just to keep it interesting.
Oyun yeni başladı.
Game's just starting.
Oyun düzenini değiştirmeye başladı.
He is changing the pattern of the game board.
Çünkü oyun çoktan başladı ve sen bunu biliyorsun.
Because the game has already started and you know it.
Tamam, oyun bitti. Görev başladı.
No more playing ; our mission starts now
26 yıl önce, bir oyun oynamaya başladık.
26 years ago, we started playing a little game.
Oyun başladı, yaşlı kadın.
It will be great fun!
Ben de oyun oynadıklarını düşünüyordum. Ama yerine birisini aramaya başladılar.
I thought they'd play games, too, but they're auditioning replacements.
Hayal et, hayatımı bu kasabaya kapatarak geçirdim, ve hatta oyun sezonunun başladığını bile bilmiyordum.
Imagine, I've spent my life shut away in this town... and I don't even know when the gaming season begins.
Oyun ilgimi çekmeye başladı.
The game is starting to interest me.
İstediğiniz gibi oyununuzu oynayın..... ama Maurey'nin regl belirtisi başladığı an oyun bitmeli.
Go ahead and play your little boy-girl games but the first sign of a period in Maurey, and the game stops.
Bu oyun sıkıcı olmaya başladı, zaten yeni bir şey de çıkmıyor.
This is boring, nothing new comes up.
başladı 99
başladı mı 16
oyun bitti 163
oyun oynama 28
oyun yok 20
oyun mu 56
oyun zamanı 18
oyun başlasın 17
oyun oynamayı bırak 24
oyun oynamıyorum 21
başladı mı 16
oyun bitti 163
oyun oynama 28
oyun yok 20
oyun mu 56
oyun zamanı 18
oyun başlasın 17
oyun oynamayı bırak 24
oyun oynamıyorum 21