Patlayıcılar tradutor Inglês
1,484 parallel translation
Peki, patlayıcılarla ilgili her yeri araştıralım, yani... bina inşaat alanları, askeri üsler, gübre toptancıları.
Well, we should be checking with any places that deal with high explosives, so... construction sites, military bases, fertilizer wholesalers.
Eğer kamyonu çalanlarla aynı kişilerse, nükleer madde ellerinde, patlayıcılar, ve işte kirli bomba.
All right, run it down. If it's the same people who stole the truck, they got nuclear material, high explosive, and that is a dirty bomb.
Patlayıcılar Donanma Silah Merkezinden çalınmıştı.
The explosives were stolen from the Naval Weapons Center.
Filistinli intihar bombacıları, onlar Cordex kullanır patlayıcılarla karıştırırlar.
Palestinian suicide terrorists they use Cordex to mix with explosives.
Silahları, kullandıkları patlayıcılar, sahte ihbarlar bize oldukça deneyimli bir ekiple karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyor.
From the firearms, use of explosives, the false 911 calls, we're assuming it's a team with extensive training and experience.
- Patlayıcılar?
Explosives?
- Malcolm? - Patlayıcılar için sağlam gösterge değerleri var, fakat...
There's strong readings for explosives but I can't see...
Patlayıcıları zemin kata yerleştirmiş olmalılar.
They must have put the explosives on the ground floor.
- Patlayıcılar satın alındı, saklanıyor.
The explosives have been purchased and are being stored.
Prens sana patlayıcıların nerede olduğunu söyledi mi?
The prince has told you where the explosives are?
- Ya patlayıcılar?
How do you feel about explosives?
Bu arada asıl soru, elinize patlayıcılar nereden geçti?
Which of course begs the question, how the hell did you get your hands on explosives?
Patlayıcılar ha.
Ah explosives.
DTM kulerinin ve 7. binanın saldırıdan önce binaya yerleştirilmiş patlayıcılar ile tahrip edildiğini gösteren kanıtlar sunuyordu.
It provides evidence that both WTC towers and Building 7 were demolished with explosives that were placed in the buildings before the attack.
Çelik kirişleri bir arada tutan eklemleri yıkmak için patlayıcılar kullanırlar.
They use explosives to shatter the joints holding the steel beams together.
Bu patlayıcılar binanın dikey olarak aşağıya düşerek küçük bir moloz yığını oluşturmasına yol açacak bir sıra içinde patlatılırlar.
The explosives are detonated in a sequence that causes the building to fall vertically downward into a tiny pile of rubble.
Ayrıca, bina yüksekse, patlayıcılar, dış duvarlar yıkılmadan önce binanın içini yıkacak şekilde zamanlanırlar. Böylece ilk önce iç taraf yıkılır.
Also, when the building is tall, the explosives are often timed to destroy the interior of the building before the exterior walls are broken, thereby causing the interior section to fall first.
Bu inanılmaz sıcaklıklar patlayıcıların kullanıldığının başka bir kanıtı.
These incredible temperatures are more evidence that explosives were used.
Bodrum katlardaki patlayıcıların yekpare çelik kirişleri parçalaması için kuvvetli olması gerekliydi.
The explosives in the basements had to be powerful to break apart the massive steel beams.
Patlayıcılar çok yüksek ısı meydana getirirler, ve bu ısının yerin altında olduğu için gidecek hiçbir yeri yoktu.
Explosives create very high temperatures, and the heat had nowhere to go since it was deep underground.
Kitabımda da açıkladığım gibi, patlayıcılar, kuleleri enkazın düşüşünden biraz daha hızlı parçalıyorlardı. Kuleler hükümet tarafından yapıldı, dolayısıyla her ikisinin de sahibi vergi ödeyenlerdi.
As I explain in my book, explosives were shattering the towers slightly faster than the rubble was falling.
Patlayıcılar içeride insanlar çalıştığı halde nasıl kulelerin içine yerleştirildi?
How could explosives be put inside the towers while people were working there?
Bir bilgisayar da paketlere uygun sinyaller göndererek, bu patlayıcıları istenilen sırada patlatabilir.
A computer would be able to detonate the explosives in any sequence by sending the appropriate signals to the packages.
Patlayıcılar betonu tozlaştırabilecek ve çelik kirişleri koparabilecek kadar yüksek basınçlar meydana getirirler.
Explosives create incredible pressures that can pulverize concrete and rip apart steel beams.
Daha ötesi, McVeigh'in patlayıcısı gübre ve akaryakıt karışımıydı, ve bu çeşit patlayıcılar RDX kadar yüksek basınçlar açığa çıkaramazlar.
Furthermore, McVeigh's bomb was a mixture of fuel oil and fertilizer, and that type of bomb does not create pressures as high as RDX.
Mantıklı tek açıklama patlayıcıların binanın bu bölgesini destekleyen kolona yerleştirildiği. Ve bu patlayıcılar infilak ettiğinde, kolon kırıldı, ve bu bölge yıkıldı.
The only sensible explanation is that explosives had been placed on the column that supported this section of the building, and when those explosives were detonated, the column was shattered, and this section collapsed.
Partin'in ulaştığı sonuç, yıkıcı patlayıcıların binanın içerisine koyulduğu ve McVeigh'in bomba yüklü kamyonununun insanları McVeigh sorumlu olduğuna kandırmak için olduğu.
Partin's conclusion is that demolition explosives were placed in the building, and McVeigh's truck bomb was merely to fool people into believing that McVeigh was responsible.
Mesela, Oklahoma'da, aptal kurban Tim McVeigh idi ; bomba yüklü kamyon halkın dikkatini topladı ; ve saldırıdan önce binaya yerleştirilen patlayıcılar insanlar içerideyken patlatıldı.
For example, in Oklahoma, Tim McVeigh was the foolish patsy ; a truck bomb grabbed the attention of the public ; and demolition explosives that had been placed in the building before the attack were detonated while people were inside.
11 Eylül'de, aptal kurban Muhammed Atta'yadı ; çarpan uçaklar halkın dikkatini topladı ; ve saldırıdan önce binaya yerleştirilen patlayıcılar insanlar içerideyken patlatıldı.
On September 11th, Mohammed Atta was the foolish patsy ; airplane crashes grabbed the attention of the public ; and demolition explosives that had been placed in the buildings before the attack were detonated while people were inside.
Sanırım eğer bütün patlayıcılar infilak etseydi, binadaki hasar simetrik olmuş olurdu.
I suppose that if all explosives had detonated, the damage to the building would have been symmetrical.
... güvenlik kameraları Tim McVeigh'in bir kurban olduğunu görüntüledi ; ve bazı patlayıcılar patlamayı başaramadılar.
security cameras saw that Tim McVeigh was a patsy ; and some explosives failed to detonate.
Patlayıcıların bıraktığı hiç bir normal artık yok.
There are no traces of any gunpowder or chemical residue.
Patlayıcılar.
Explosives.
Sabah ilk iş olarak... yıkım şirketinden bir tır geldi... ve iki adam patlayıcılar için yeri kazmaya başladı.
First thing in the morning... a truck from the demolition company pulls up... and two guys started drilling for the explosives.
Saldırı tüfekleri ve ev yapımı patlayıcıları var.
They've got assault rifles and improvised explosives.
- Hotdog, sigara, patlayıcılar mı?
Uh, hot dogs? Cigarettes?
Johannesburg ve Port Elizabeth'de komünist yapımı silah, mühimmat ve patlayıcılar ele geçirildi.
Communist manufactured guns, ammunition and explosives have been seized in Johannesburg, Port Elizabeth.
Jack arayıp gedik noktasını değiştirince, patlayıcılar dahil, her şeyi değiştirmek zorunda kaldım.
When Jack changed breach point, I modified everything, including explosives.
Adamlarım yerlerinde, giriş için patlayıcıları yerleştiriyoruz.
- My men are in place and setting the charges.
Neler oluyor? Giriş patlayıcılarında bir bozukluk oldu.
There was a malfunction on the entry charges.
Patlayıcıları yeniden ayarlıyorlar.
We're resetting the detonators.
Adamlarım yerlerinde, giriş için patlayıcıları yerleştiriyoruz.
My men are in place, and we're setting the entry charges.
Evet, yani, liderleri, içlerinden birinin korkaklık etme ihtimaline karşı patlayıcıları ayrı ayrı hareteke geçirebiliyor.
Yeah, so the leader can set off the charges individually in case anybody gets cold feet.
Daha fazla kalırsak patlamadan önce patlayıcıları bulmalarını riske atarız.
Any longer and we risk them finding the charges before they go off.
Yardımın içeriye girmesinin tek yolu yüksek etkili patlayıcılar kullanmak olur.
The only way help's getting in is with a raft of high explosives.
- Patlayıcılar mı?
- Explosives?
- Patlayıcılar.
- Explosives.
Güderileri patlayıcıların bulunduğu dolapta tutuyormuş.
He keeps his chamois in the same cabinet where the explosives were found.
Evet. Boksa başlamış, ilk sevgilisini burada bulmuş. Gelişmiş patlayıcıları etkisiz hale getirmekte çok yetenekliymiş.
He got into boxing, got his first girlfriend, and get this, turns out he had a knack for disarming IEDs.
- Park'ın gizlice ülkeye soktuğu Endonezyalıların üçü, patlayıcı uzmanıymış. El Kaide'nin kamplarında eğitilmişler.
Our intelligence indicates that the three indonesians that park helped smuggle into the U.S. Were experts in explosives.
Özel bir patlayıcı ve bunu çelik yapıları yıkmakta kullanmak için bir teknik geliştirdiler.
They developed a special explosive and technique of using it for demolishing steel structures.