Pençe tradutor Inglês
1,114 parallel translation
- Bunlar nedir, pençe mi?
- What are these, claws?
Ayakkabılarıma daha yeni pençe vurdum.
I just had my feet resoled.
Pençe kalkanımı kullanmalıyım.
I only use my klosköld.
( Çavuş Dedektif Ricardo Tubbs ) O zaman neden biz Morales'e, Merida ile birlikte götürmek için pençe takmıyoruz?
Yeah. Why don't we just nail Morales, get him to roll?
Deri çok kalın değil, saçlar az, pençe veya sivri dişler yok.
The skin's not thick enough. Too little hair, no claws or fangs.
Emin değilim ama, pençe işaretli ve savaş boyalı, bir şeyler giymek.
I'm not sure wearing claw marks and war paint is one of them.
El pençe divan bana hizmet ediyorlar.
They wait on me hand and foot.
Binlerce pençeydi! Uzun, vücudu saran ve onu durdurmaya çalışan binlerce pençe.
It was thousands of claws, long claws, grasping at him, trying to stop him and hold him for the thing.
Demir pençe!
An iron claw too!
Aniden, Jesse arkamızda bitiverdi ve ben kaçarken bir pençe hareketiyle iki köpeğin de boğazını kesti.
Suddenly, Jesse sprung up behind us and, while I ran, took both the dogs throats out with one swipe.
Laura'nın boynunda ve omzunda bulunan farklı yaralar pençe izlerine ve bir şeyin ısırığına benziyor.
Distinctive wounds found on Laura's neck and shoulder appear to be claw marks, bites of some kind.
Pençe.
The paw.
Amerikalıların attığı bombanın gücüyle, yüz ve pençe yapısı değişime uğramış olmalı.
The strength of the American bomb might have changed its face and paws.
Demir Pençe.
The Iron Claw.
Onları öldüren adamın göğsünde Demir Pençe dövmesi vardı.
The man who killed them wore the tattoo of the Iron Claw.
Bugün büyük diş ve pençe izleri bulundu mu hiç?
Were there any large tooth or claw marks found here today?
Tren çekiyor ve ellerim pençe gibi!
The train drags and my hands are claws!
Ne olduğunu bilmiyorum... .. filmi pençe gibi tutması lazım.
I don't know what... help tighten the claw tears the film
El pençe sana hizmet ediyorum.
I'm waiting on you hand and foot.
Biraz gaga ve pençe de koyabilir misiniz?
Anyway, could you throw in some beaks and claws?
- Kızıl Pençe mi?
- Red Claw?
Kızıl Pençe, dikkat et!
Red Claw, watch out!
Kızıl Pençe bir kadın mı?
Red Claw, a woman?
İçgüdülerinizi sorguladığımı düşünmeyin efendim, ama neden Kızıl Pençe Bayan Kyle'a zarar vermek istesin ki?
It's not that I question your instincts, sir but why would Red Claw wish to harm Ms. Kyle?
Ama bir şekilde Selina'yla Kızıl Pençe'nin yolu kesişti.
But somehow, Selina has crossed Red Claw's path.
Kızıl Pençe senin ve Kedi Kadın'ın peşinde.
Red Claw is after you and Catwoman.
Kızıl Pençe'den neden herkesin korktuğunu öğreneceksin.
You will learn why everyone fears Red Claw.
Kızıl Pençe'nin geleceğiyle birlikte duman oldu.
It went up in smoke, with Red Claw's future.
Jesse pençe attı ve sırtımda boyunca yara açtı.
Jesse gave me a swipe. He opened up a two-inch gash all the way down my back.
Bir çocuğu haftalık üç şilin altı peniye işe başlatmak.
To start a boy at three and six pence a week.
Dokuz peni verirsen tüm elbiselerimi çıkarırım.
She grabs nine pence, but I'll take off all my clothes.
Bu daha çok 7 Peni eder.
More like seven pence.
Bir gün yirmi altı şilin ve dört sent aldım.
In one day I took twenty-six shillings and four pence.
7 pound 49 pens.
Seven pounds, 49 pence.
İki pens.
Two pence.
6 metre Macar kadife perde kumaşı siparişimiz, dört kaya somonu ve yarım penilik cips, Arnost Koruluğu 14 numaradan alınacak Bay Redgrave için bir taksi talebimiz var.
We have orders for six meters of Hungarian crushed velvet curtain material, four rock salmon and a ha'pence of chips, and a cab for a Mr. Redgrave, picking up from 14 Arnost Grove, Raintop Bell.
İyi muhbire benziyorsun işte al altı peni.
It prays well. It seems to you to be a good informer. Here you have six pence.
Göz yuvalarımın için peni sıkıştırdım... o kadın........... bana aptalmışım gibi bakmadan önce.
I'd stick pence in my eyeballs before I'd look that... that........... woman fool with me.
Bir peni vererek yeniyorum.
I'm beating a pence afford.
İki sterlin ve çeyrek şilin, efendim.
They are two pounds and three pence, please.
240 peniye halledebilirsiniz sanırım.
You should be able to get them for about 240 pence.
Koca bir pence de ona salladı.
He took a big swipe out of him too.
Pound, şilin ve peni!
Pounds, shillings and pence!
- 50 peni.
- Fifty pence.
- Sana on sent vereyim.
I'll give you the ten pence.
- Kıçımın on senti!
Ten pence my ass!
Yarım şilin bana çıktı!
I caught a coin for six pence!
Dokuz peni.
They are nine pence, please.
11 peni verirsen bir şilinim olacak.
Well, if you give me eleven pence, I'd have a shilling.
Çorap 25 santim, ucuz ipek, fiyatı da muhtemelen 2 şilin ve 11 sent.
Stockings... 25 cm, cheap silk, price probably 2 shillings and 11 pence.
Kızıl Pençe'yi duydun mu?
Have you heard from Red Claw?