English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ P ] / Polise

Polise tradutor Inglês

11,507 parallel translation
Kimse adını polise vermedi, Roy?
How were the vol-au-vents, by the way?
- Onu polise götür. - Polise gideriz ama yine kaçacak.
- We go to the police, she'll run away again.
Kerry veya polise bunu anlatmalısın.
You and that copper can't do that.
Burada polise bir itiraf var, inci kaçakçılığı için Maui'yi aklayacak.
It's a confession to the police, for pearl smuggling, exonerating Maui.
Sonra da polise adamın çükünün fotoğrafını yolladım.
And then I sent a cop a photo of the guy's dick.
Prensesin onurunu korumak için değil gerçeği gizlemek için. Gizli aşkı ile aceleyle kaçıyordu. Bu polise araştırmak için bir sebep verir.
Not to protect the princess's dignity, but to hide the fact that she was riding in that car with her lover, which would give the police motive and implicate the prince in her murder.
Ne... Bir oda dolusu bizi federal ajanını öldürmekten arayan polise mi?
What... to a roomful of cops who want to try us for murdering a federal agent?
Polise ne yaptın?
What'd you do with the cop?
Onu polise ihbar etmeliydim.
I should have reported him to the police.
Kirli bir polise niye ihtiyacı var?
What does he need a dirty cop for?
FBI'a, Ulusal Güvenlik'e, yerel polise bildirildi.
FBI, homeland security, local police... all notified.
- Eğer bu adamın dediklerini yapmazsak ve polise gidersek bilgilerimizi en yüksek fiyatı verene satacak. Ben ve babam ayvayı yiyeceğiz.
If we don't do what this guy says and we go to the cops, then he's just going to sell our information to the highest bidder, and me and my dad are completely screwed.
Bu polise bir şey olmuş.
Something happened to that cop.
- Polis polise.
[Chuckling] Cops on cops.
Çocuğun polise kaydolması gerekiyor.
The boy has to register with the police first.
Ben polise danışmanlık yaparken sen ne yapacaksın?
What are you gonna do while I consult with the police?
Ne cüretle polise dokunur?
How dare he stab a police officer.
Dava artık "polise cinayete teşebbüs" olarak değişti.
Now case has been changed to one of violence against an officer.
Jo Tae Ho, şayet suçu üstlenirsen ailene bakacağını mı söyledi? Saldırı üstüne polise cinayete teşebbüs davası. Kaç yıl yatacağını biliyor musun?
Did Jo Tae Ho tell you he would take care of your family and future for taking responsibility for his crimes?
Polise cinayete teşebbüs davası da ne demek?
Isn't this assault from a police officer?
Polise ilk ihbar da olay günü saat 11 : 39'da gelmiş.
When the police received the call, it was 11 : 39.
Saldırı davası artı polise cinayete teşebbüs davası.
For both Driver Bae's assault case and the attempted murder of a police officer?
Polise cinayete teşebbüsten 5 yıldan fazla.
Abetting in the murder of a police officer is five years more.
... ayrıca polise cinayete teşebbüsten tutuklusun.
You are under arrest.
Annemin eşyalarını atıyor, polise yalan söylüyor. Çekilmez biri!
He throws out mother's things, lie to the police, he's impossible!
Daha sonra cinayeti polise bildirdim.
Where do I report the murder to the police.
Marcus polise anlatmalıyız.
Marcus we must tell the Police.
- Polise.
- To the police..
O zaman neden kaçıp bir polise karı gibi yumruk salladın.
Then why run and take a ladylike swing at a cop?
Ya Arthur para vererek onu susturacaktı ya da o polise gidip uyuşturucu işini ispiyonlayacaktı.
Arthur could buy her silence, or she rats his drug business out to the cops.
Eşiniz polise, adamı gri bir kamyonetle giderken gördüğünü söylemiş.
Your husband told the police he saw the man leave in a gray pickup.
Bayan Palmer, kocanızı polise ihbar etmemenizin bir sebebi var mı? - Ve neden bir sığınma evine gitmediniz?
Mrs. Palmer, is there a reason why you didn't report your husband to the police and why you didn't go to a shelter?
Tom'ı daha önce polise ihbar etseydim asla bir terfi söz konusu olmazdı.
If I had reported Tom to the police before, there never would've been a promotion.
Ve Cory'nin suç ortağını polise vermesine engel olmak için.
And to keep Cory from giving up his accomplice to the police.
Doktorlar hemen polise haber verir.
The doctors will tell the police.
Polise gitmeliyiz.
We've gotta get to the police.
Polise mi?
Police?
Hatta polise bile.
Even to the police.
- Polise ne oldu?
- What happened to the copper?
Kardeşlerime ihanet edip onları polise bildiremem.
I can't betray my brothers to the police.
Onu fedaral polise mi teslim edelim?
We turn him back over to the Federal Police?
Bay Brown, polise soruşturmayı yeniden açtırmaya çalıştığınızı duydum.
Now, Mr. Brown, I understand you're trying to get the police to reopen the investigation.
Onu polise, dekana, herhangi birine gitmesi için ikna etmeye çalıştım ama çok korkmuştu.
I tried to get her to go to the police, the Dean, anybody, but she was too scared.
- Polise tehdit mektubunu gönderen sendin, değil mi?
You're the one who sent the threat to the police, right? Yeah!
Bunu yaz ve polise gönder.
Write that down and send it to the police.
Gerçek KİRA'nı ikinci KİRA'ya mesajından sonra ikinci KİRA polise bir mesaj gönderdi.
New revelation There are two Kiras! A message from the second Kira to the real Kira Having received the message from the person calling themselves the "real Kira" the other day, a person calling themselves the "second Kira" has sent a message to police.
Belki de baştaki adam bu iki polise kızdan kurtulmasını söylemiştir.
Maybe the head man told these two cops to get rid of her. Huh.
Çaldıklarını geri vermezse onu polise gideceğimi söyleyerek tehdit ettim.
I went to her house, to threaten her with the police if she didn't return the items.
Polise beni öldürmekle tehdit ettiğini falan söyle.
Make a phone call. Tell cops he threatened to kill me or...
Olaylar gerçekleşmeden polise haber vermen lazım.
You should let the cops know before it happens.
Ve eğer 50.000 yen veremezsek, onu polise teslim edecekler ve ölecek Frank.
And if they don't get 50,000 yen, they're going to turn him in and they're gonna kill him, Frank.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]