Politika tradutor Inglês
2,024 parallel translation
Yani, sanat, iş dünyası ve politika.
I mean art and business, politics.
Avrupa'da karşılıklı kafeler ve salonlarda gruplar bir araya gelerek birlikte politika, felsefe...
In cafes and salons across Europe, groups huddled together discussing politics, philosophy,
Bunun ulusal bir politika olarak kabul edildiğini ve sadece ; gelecek yıl, bu yıldan çok daha az insanın hastaneye gitmesini sağlamak bile çok büyük bir başarı sayılmaz mıydı?
Imagine what it would be if, as a national policy, we said we would be only successful if we had fewer people going to the hospital next year than last year.
Buraya politika tartışmaya gelmedim.
I didn't come to discuss politics.
Üç adet yapılacak iki saatlik tartışma programlarımızdan ilkini sunuyoruz tartışma canlı olarak ekranlarınıza gelecek ve politika, diplomasi ve birleşme konularına odaklanacağız.
For the first of our three two-hour-long debates, we will broadcast them live, focusing on policy, diplomacy, and unification.
Time Dergisi'nde yılın adamı olarak gösterildi. Ancak... ortaya attığı şeylerden biri, yabancı petrol şirketlerinin aldıkları petrol için İran halkına daha fazla para ödemesi gerektiği, ve İran halkının kendi petrollerinden daha fazla yararlanması gerektiği fikri idi. Garip bir politika.
But... one of the things that he brought on and began to implement was the idea that foreign oil companies needed to pay the Iranian people a lot more for the oil that they were taking out of Iran and the Iranian people should benefit from their own oil.
Gerçekte neyin önemli olduğuna gelecek olursak, politika kurumunun, ve buna bağlı olarak politikacıların, dünyamızın ve toplumumuzun işleyişi ile hiç bir kayda değer alakası yoktur.
For when it really comes down to what is actually important, the institution of politics and thus politicians themselves, have absolutely no true relevance as to what makes our world and society function.
Problemleri çözen kuvvet teknolojidir, politika değil.
It's technology that solves problems, not politics.
Politika mı?
Is it politics?
... düşmanlarımızı tahrik etmeye hizmet eden başarısız bir dış politika.
A failed foreign policy which has only served to galvanize our enemies.
Politika.
Politics.
Bunun hep aptalca bir politika olduğunu düşünmüşümdür.
I always thought that was a stupid ass policy.
Onun işine politika karıştırmadığım sürece kalabileceğini söylemişti.
And he said he would, provided I kept my politics out of his office.
Politika değişti mi?
Has the political climate changed?
Şimdi olup bitenle karşılaştırıldığında bizim uyguladığımız politika çok daha ölçülüydü.
Whatever happens, it's not our doing. Our policies are far more measured.
Politika ve tarih hakkında, ama asıl sevdiği şiirleriydi.
"Tales from the crypt", but he really loves is poetry.
- Politika.
- It's political.
Futbol ve politika.
Football and politics.
Bir mücadelenin gururu,... sebebi spor ya da politika olsun fark etmez.
The pride of facing a challenge, whether it be in sports or politics.
Milli politika kimin umurunda!
Who cares? !
Film, müzik, politika, popüler olaylar, bunun gibi şeyler hakkında konuşmuşlar.
They talked about movies, music, politics, current events, stuff like that.
İç meseleler, dış politika ve "Adamımız Nixon".
Domestic Affairs, Foreign Policy and Nixon the Man.
Dış politika üzerinde tüm gün durabilirsiniz, efendim.
You could do all day on foreign policy, sir.
Ve bu röportaj serisi gelecek nesil için, akademisyen ve politika tarihçileri için baş ucu kaynağı olacaktır.
And these interviews are always gonna be around for future generations of academics and political historians.
Ama bu gece konu sadece politika değil.
But tonight is not just about politics.
Konu politika oldu mu hep böyle oluyor.
This is what happens when they talk politics.
Politika.
Money.
Taylor McKessie, Yale Üniversitesi. Gururla, Politika Bilimi.
Taylor McKessie, Yale University, with honors, Political Science.
Bu tohumu kökünden sökmek için başka bir dış politika olmalı.
There has to be another foreign policy to uproot this seed.
Mübarek'e yardım paketi vermeyi içeren bir politika, Diğer taraftan, onun yaptığı gibi ayaklanma ve kiralık katiller ile Sopalarla, silahlarla, kılıçlar ve molotof kokteyleri ile silahlanarak.
Policy that includes giving Mubarak an aid package, while looking the other way as he uses riot police and hired thugs armed with sticks, knives, swords and Molotov cocktails to keep the opposition from voting on election day.
Fakat bu ülkede, politika hakkında konuşanlar fısıldayarak gizliden gizliye konuşurlar.
But in this country, those who talk about politics speak in whispers, almost secretly.
Beyler, bu kadar politika yeter.
Gentlemen, no more politics.
Mor saçlı biriyle gerçekten politika konuşmak mı istiyorsun?
You really wanna talk politics to a guy with purple hair?
NASA'da çok politika dönüyor.
And NASA's a real political place.
- Yeni politika.
New policy.
Babam geldiğinde politika konusunda onun tuzağına düşme sakın.
Do not bait Father about politics when he comes.
Politika ve din.
Politics and religion.
Politika ile ilgili değilim.
I don't have a polical view.
Politika ile ilgilenmiyorum. İlgilenmelisin.
I'm not interested in politics.
Ahlak, bilim, din, politika, spor, aşk.
Morality, science, religion, politics, sports, love.
O, ailesiyle arasına politika sokan ve oğlunun haksız esaretini onaylayan birisi olduğundan şaşırmadım.
I'm not surprised that he who sanctioned his own son's unjust bondage would put politics above family.
Utançlarından politika değişikliğine gidecekler.
They'll be shamed into policy changes.
Kimse durup da aptal politika yüzünden Dillon Panthers'ın dağılmasını izlemeyecek.
No one is gonna stand by and let the Dillon Panthers get dismantled because of some dang politics!
Rhode ailesi, politika başarısız olduğunda market gücünün galip geleceğini biliyor.
Rhodes knew that market forces can succeed where politicians fail.
Biri, Hedefler ve Politika Düzenleme Komitesi ".
One is the "Aims and Policy Alignment Committee".
Fakat aynı zamanda dünyanın en güçlü politika evinde 48 saatliğine de olsa bir politikacıyım. Ayrıca odamda oturup köpek balığı belgeseli izleyip asılmak yerine dışarı çıkmak çok daha güzel olur diye düşündüm.
But I'm also a career politician, Toby, in the political powerhouse of the world for 48 hours, and I thought it might be nice to go out rather than just sitting in my room trying to spank one out over a shark documentary,
Telgrafta, Çin Seddi'nin üzerinde sendelerken çekilmiş bir karikatürün var senin ancak lanet olası uzayda politika yapmanı öneririm.
The Telegraph has a cartoon of you teetering on the Great Wall of China, suggesting you are the only political fuck-up visible from space.
Babam çok yetenekliydi, politika onun kariyeri ile oynadı.
Though dad had immense talent, politics played havoc with his career.
Politika, dostum...
Politics, man.
Yine Fianna Fail Partisi ile Kuzey İrlanda'yla ilgili politika değişiklikleri hakkında konuşma yaptık.
"Also, as we talk to The Fianna Fail Party " about their changed policy to Northern Ireland,
Politika ile ilgilenmiyor.
No interest in politics.