Reddettim tradutor Inglês
755 parallel translation
Reddettim, Dük Red'e veya başkasına söylemememi istedi.
I refused. He asked me without telling Duke Red or anyone.
Reddettim.
I refused.
"Halkın Partisi Birliğine" inanmayı reddettim.
I refused to believe the Citizens'Nonpartisan outfit.
Seni bugüne kadar hiç reddettim mi?
I've never refused you before, have I?
- Doğal olarak reddettim.
- I turned them down, naturally.
Şahsen, onun akıldışılıkları ve de saldırıya uğrama korkusu yüzünden onun avukatlığını yapma fırsatını reddettim.
I, myself, unable to keep pace with his mental quirks and fearful of assault, turned down an opportunity to represent him as his attorney.
Sağlığı elverişli olmayan ve gitmesini istemeyen birileri olan kim varsa reddettim.
We've rejected everyone of imperfect health... or anyone who had friends who objected.
Ama onlarý reddettim. Hayatýmý düzene sokmaya çalýţýyorum.
But I turned them down, I'm trying to go straight.
Korkmayı reddettim.
I refused to be discouraged.
Bay Collins, siz teklifinizi yaptınız... ben de reddettim!
Mr. Collins, you have made your offer, I have refused it!
Kıskanç ve bencilce konuşuyorsun çünkü seni reddettim.
You're just jealous and mean'cause I don't want you.
Perakendeciler buna bir soru işareti eklememi istediler ama ben reddettim.
The retailers wanted me to add a question mark. But I refused. It was too crass.
Oldukça sert bir şekilde reddettim.
I refused rather too vehemently.
Alec, Stephen'ın geç geleceğini söyledi ama yine de reddettim.
Alec reminded me that Stephen wasn't coming back till late, but I still refused.
Nahilzay'i bir kez reddettim.
I refused Nahilzay once.
Sana yardım etmek için her şeyi yaptım, hatta bir teklifi bile reddettim ama hâlâ 5 parasız bir şekilde yerimde sayıyorum.
I've done everything to help you, even rejected a proposal, and I'm still at the same point without a penny
Bu sabah reddettim
I declined this morning.
Beni teskin edip evime götürmeyi teklif ettiler... ama ben reddettim.
They warmed me and offered to take me home... but I refused.
Ona yardım etmeyi reddettim, ona buradan defolmasını söyledim.
I refused to help him, told him to get out of here.
Geri dönmemi istedi. Reddettim.
He pestered me to go back, but I always refused.
Onu reddettim.
I refused him.
1905 yılında Çar için oynamayı reddettim.
I refused to perform for the Czar in 1905!
Ben de reddettim.
I refused.
İnanmayı reddettim ta ki geçen yaz aniden, oğlumun haklı olduğunu öğrenene kadar.
I refused to believe until suddenly, last summer, I learned my son was right.
Philip'in yanılıyor olmasını o kadar istedim ki. Ona inanmayı hep reddettim.
How I've wished Philip were wrong, how I've refused to believe him
Susmam için para teklif etti ama reddettim.
He tried to buy my silence and I refused
Bir daveti reddettim.
I turned down an invitation
Henüz hiç bir şey bilmediğim için her şeyi reddettim.
As I didn't know anything yet, I denied everything.
Neler olup bittiğini görmeyi reddettim.
I refused to see what was going on.
Gerçekleri kabullenmeyi reddettim.
I refused to accept reality.
Onun yalvarışlarını dinlemeyi reddettim.
I refused to listen to her entreaties.
Evet, yeniden bir araya gelmek için yalvaran mektuplar yazdı bana ama reddettim.
Yes, when he wrote begging me to rejoin him, I refused
Etti bile efendim, ancak kendisini reddettim.
He already has, sir, but I turned him down.
Hepsini reddettim.
I refused them all.
Özeleştiri yapmayı reddettim de ondan.
I refused to criticize myself.
- Ben onu reddettim! sana neden izin vereyim?
- I shall not give you what I refused him!
Hapishane papazını üç kez görmeyi reddettim.
I refused to see the prison chaplain three times.
Sağ ol. Ben senin rolünü çoktan reddettim zaten.
I've already turned down the part you're playing.
Şimdiye dek bütün teklifleri reddettim.
So far, I've turned down all offers.
Tahmin et bu akşam kimin akşam yemeği davetini reddettim.
Oh, guess who invited me for supper tonight and I said no.
Ama ben reddettim ve bana parayı tekrar verdi.
I didn't want to and he gave me money. - This is not true.
Ama reddettim.
But I refused.
Önce reddettim ama sonra dayanamadım.
At first I refused, but then I couldn't help myself.
- Onu imzalamayı reddettim!
- I refused to sign that!
Bir süreliğine sessiz kaldım, sonra reddettim.
I was silent for a while, then declined.
Ben resmen reddettim.
I formally denied it.
- Onu reddettim.
- I renounced him.
Birçok teklifi reddettim.
I've turned down several people already.
Bana üç kez rahip gönderdiler, aşırı seçenekleri hep reddettim.
They sent me the priest three times already and I refused extreme unction.
Seninle kalmak için reddettim tekliflerini.
I turned them down to stay with you.
Phil, efendim... ben de onu reddettim!
Phil, sir... I reject him, too!