Seviyorsun tradutor Inglês
8,125 parallel translation
Hızlı arabaları seviyorsun, ha?
You like fast cars?
- Evet, demek kıyak olmayı seviyorsun.
- Yeah, you got to love the zip.
Tabi, bu ceketi sevdiğin kadar seviyorsun.
Uh-huh, about as much as you like that jacket.
Madem hikâye yazmayı bu kadar seviyorsun seni buraya getiren hikâyeyi de anlatır mısın?
Well you like writing stories so much, why don't you tell me the story that brings you here?
# Ve başkasını seviyorsun #
And you love someone else
Onu ne kadar çok seviyorsun?
How much do you love her?
Belli ki okumayı seviyorsun.
You're clearly a reader.
Karnını kim doyuruyorsa onu seviyorsun.
You love whoever feeds you.
İkimiz de hareketler yapmayı seviyoruz, şuna baksana! Ve insanları öldürmeyi çok seviyorum, belli ki sen de seviyorsun!
We both like doing moves, check it out! And killing people, I love it, you clearly do, too!
Tanrım o cadıyı gerçekten seviyorsun.
By Christ, ye actually love the bitch.
Tehlikeli yaşamayı seviyorsun.
You like to live dangerously.
Ben de, "Bunu söylemeyi kes anne, Bobby'i seviyorsun." Sonra o, "Hayır" dedi.
and I'm like, "stop saying that, mom, you like Bobby." She goes, "no I don't".
Sen de beni çok seviyorsun.
You love me too.
En çok neyini seviyorsun?
What do you like most about it?
Benim bu huyumu seviyorsun!
Yes, you love me because I am mad!
- Neden Suman'ı seviyorsun?
Why do you love Suman?
- Suman'ı seviyorsun, değil mi?
You love Suman, right?
Beni seviyorsun, değil mi?
- You do love me, don't you?
Beni seviyorsun, değil mi?
You do love me, don't you?
Bir kadını şöyle bir şey söylemesiyle ilgili ne düşünürsün " Beni seviyorsun, değil mi?
What do you think about... What do you think about a woman who says to you :
- Hala o şarkıyı seviyorsun.
- You still like that song.
Sen seviyorsun, belli.
You're into it.
Onu seviyorsun.
I mean, you love this girl.
Sen onu seviyorsun. Ben görebiliyorum.
You love her no more than I and I can watch it, so why not you?
Demek okumayı seviyorsun.
Oh, you like to read.
Bunu seviyorsun zaten.
You enjoy it.
Ama sen bir gangstersin ve böyle olmayı seviyorsun.
But you're a gangster and you love being one.
Fakat, bu ülkeyi seviyorsun.
But you love this country.
- Hugo amcayı seviyorsun değil mi?
You like Uncle Hugo, don't you?
- Hugo amcayı seviyorsun değil mi?
You like Uncle Hugo, don't you? I do.
Onu seviyorsun, değil mi?
Because you love her, right?
İnsanların ve çocukların hayatını mahveden bu bitik kadını neden seviyorsun?
Why would you love a ruined person who ruins other people, kids?
Beni ne kadar çok seviyorsun?
How much do you love me?
Neden beni seviyorsun?
I mean, why bother loving me?
Askerleri hakikaten seviyorsun.
You really like your military men.
GK'yı seviyorsun.
You a SC fan now, ain't you?
- Demek filmi seviyorsun.
- So like the movie?
Demek genç rahibimizi seviyorsun, öyle mi?
So you love our young monk, do you?
- Gıptayı seviyorsun.
- You do like the envy. - Mm-hmm.
Hikâyeleri seviyorsun değil mi?
And you like stories, don't you?
- Ama onu izlemeyi seviyorsun.
But you like to watch her.
Sanatı, mimariyi seviyorsun. Tac Mahal'ı sfenskleri, Sistin Şapel'ini görebilirdin.
You like art, architecture, to see the Taj Mahal, the sphinx, the Sistine Chapel.
Pekala Nate, sen süprizleri seviyorsun, öyle değil mi?
So Nate, you, uh, you like surprises, do you?
Kimi seviyorsun sen?
Who did you say that you love?
Kumarı seviyorsun.
You like to gamble.
Onu gerçekten seviyorsun, değil mi?
You really do love her, don't you.
Yeni bir şeyler almayı mı yoksa sokaktan bir şeyler bulmayı mı seviyorsun?
Do you like to buy things new or do you find things on the street?
Sen... yani, insanlara yardım etmeyi seviyorsun, sanırım.
You're just... you know, you like helping people, I think.
İnsan öldürmeyi seviyorsun.
You like killing people.
Evet ama sen seviyorsun.
Yes. But you like them.
Yani bunu seviyorsun?
So you like that?