Sevmiyorsun tradutor Inglês
2,146 parallel translation
Niçin sevmiyorsun beni Giorgi?
Why don't you love me, Giorgi?
Fakat seni sen olduğun..... için sevmiyorsun.
But you don't love you the way you are.
O halde sen beni sevmiyorsun.
So you don't love me. - No.
Bu kısmı sevmiyorsun ama beyin bükülmesi yok.
You don't like this part, but no brain bending.
Sen beni sevmiyorsun.
You don't love me.
Demek istediğim beni pek sevmiyorsun.
I mean, you are so disapproving of me.
- Hayır sevmiyorsun!
- No, you don't!
Sen, bunu yapmayı sevmiyorsun.
You, ahem... You hate doing this.
- Hayır. Çünkü beni sevmiyorsun.
Because you don't love me.
Gece kulüplerini sevmiyorsun. Arkadaş çevren ya da hobin yok. Ayrıca dönmekle de aran yok.
Okay, so you don't like clubs, you don't really have any friends or hobbies, and you're not very good with spinning.
Koruma yastığının nesini sevmiyorsun?
What is it about the cushion of protection you don't like?
Kendinden bahsetmeyi pek sevmiyorsun, belli.
You strike me as a very private person.
Kalıcı değilsin ve işini sevmiyorsun.
Not here for long, not really committed.
Yani beysbolu hiç sevmiyorsun, öyle mi?
So you never liked baseball?
- Sylvia'yı sevmiyorsun... - Evet.
You don't like Sylvia...
Ama onları sevmiyorsun da.
Oh, but you don't love them either.
- Beni sevmiyorsun.
You don't love me.
Vücudumu sevmiyorsun.
You don't like my body.
Paten kayarken kask takmasını sağlayacak kadar sevmiyorsun demek ki.
Not enough to make sure he's wearing a helmet when he's skating.
Biliyorum, onları sevmiyorsun.
I know you don't like them.
Beni sevmiyorsun.
Oh, you don't love me.
Belki de artık onu sevmiyorsun, bunu ona anlatamıyorsun.
Perhaps you don't love her any more, you don't want to tell her.
Deepak'ı sevmiyorsun ki.
But you don't love Deepak.
Hallederim. Ama yine de BMX'leri neden sevmiyorsun anlamıyorum.
I just don't know why you don't like my BMX.
Beni neden sevmiyorsun?
How come you don't like me?
Senden daha güzel söylüyorum, bu nedenle sevmiyorsun.
I can sing better than you and that's why you don't like it.
Priest'i sevmiyorsun o zaman?
You don't like Priest?
Onu sevmiyorsun.
You don't love him.
Onu sevmiyorsun, biliyorum.
I know you don't like her.
Lafı gevelemeyi sevmiyorsun değil mi?
I'm not going to bed. You take no leaf for your mouth, do you?
Hayır sevmiyorsun.
No, you don't.
- Hayır! Onu sevmiyorsun Ian.
No, you don't love her, Ian.
Cep telefonlarını da sevmiyorsun o zaman.
So, you don't like mobiles, either.
Onu sevmiyorsun.
You don't love her.
- Hayır, sevmiyorsun. - Evet, seviyorum.
Yes, I do.
Onu sevmiyorsun!
You don't like him!
Yani beni sevmiyorsun.
That means you don't like me.
Beni sevmiyorsun!
You don't love me!
Beni neden sevmiyorsun?
- WHY DON'T YOU LOVE ME?
Futbolu bile sevmiyorsun.
You don't even play football.
Beni sevmiyorsun.
You don't love me.
Sevmiyorsun yani
There's more to you than that, right? - Yeah, I like to spend my...
- Neden sevmiyorsun daha doğru.
Too many to mention here.
Kuzenini pek sevmiyorsun, değil mi?
You don't really like your cousin, do you?
Demek, kahve sevmiyorsun?
- So, you don't like coffee.
Beni artık niye sevmiyorsun?
Why don't you love me anymore?
- Kes sesini, çocukları sevmiyorsun.
- Shut up, you don't have kids.
- Hayır sevmiyorsun.
- No, you don't.
- Beni artık sevmiyorsun.
- You don't love me anymore.
- Hayır, sevmiyorsun.
No, you don't.
- Neden sevmiyorsun?
- Not much.