English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ T ] / Tanımazsın

Tanımazsın tradutor Inglês

508 parallel translation
Onu tanımazsınız.
You won't recognise her.
- Onu tanımazsın.
Oh, you don't know him.
Denning denilen adamı tanımazsın.
You don't know this guy Denning. That's his name.
Sen babalığı tanımazsın.
You don't know my father.
Beni tanımazsın.
You don't remember me.
Curley'i tanımazsın sen.
You don't know about Curley
Şayet beni tanımazsan ne yapacağını da bilemezsin ve beni tanımazsın.
Well, if you don't recognize me, you won't know what to do. And you won't recognize me!
Beni tanımazsınız.
You don't know me.
Tabii tanımazsınız.
Naturally you don't recognize me.
Tanımazsın tabii.
You wouldn't know.
Beni tanımazsınız.
Doubt you've heard of me.
Siz tanımazsınız.
You wouldn't know him.
Sen bu adamları tanımazsın Malo, tipleri kastediyorum.
You don't know these fellows, Malo. The type, I mean.
Mary'i tanımazsınız.
You don't know Mary.
Sen benim Frank'ımı tanımazsın.
You don't know my Frank.
Sen onu benim tanıdığım şekilde tanımazsın.
You don't know him the way I do.
Sen albayı tanımazsın, doktor.
You don't know my Colonel, Doc.
Beni tanımazsın ama ben seni tanıyorum.
You don't recognise me, but I recognise you.
Onu tanımazsın.
You don't know him
Ama sen onu tanımazsın. Evin soyulmadıysa tabi!
But you wouldn't know him unless your house was robbed!
İyi akşamlar. Beni tanımazsınız.
You don't know me.
- O zaman beni tanımazsın.
- Then you don't know me from anywhere.
Onu tanımazsın.
You don't know her.
Ben sizi tanımam, siz beni tanımazsınız.
I don't know you, you don't know me.
Sen Apaçileri tanımazsın.
You don't know the Apache.
Benim amirimim tanımazsın.
You don't know my lieutenant.
Beni tanımazsınız, ama sanırım sizinle görüşmek istiyorum.
You don't know me, but I think I want to see you.
- Sen benim Alma'mı tanımazsın.
- You don't know my Alma.
Onu tanımazsınız.
You don't know him.
- Tabi ki tanımazsın.
- Of course not.
Babamı tanımazsın.
You didn't know my father.
Tanımazsın tabii, o başka tabakanın insanı.
What do you think? She's in another class.
Beni tanımazsınız ama ben sizi daha evvel bir kez gördüm.
You don't know me, but I've seen you once before.
- Sen tanımazsın.
Talking about our affairs.
Siz beni tanımazsınız.
You don't know me.
"Beyler, beni tanımazsınız ve umurunuzda değil..."
'Boys, says he, you don't know me and none of you care a darn...'
Kayınbiraderimi tanımazsın sen!
You don't know my brother-in-law!
Ama onları tanımazsınız, göremezsiniz, onlara dokunamazsınız.
But you don't know them, you don't affect them, you don't see them.
Sen tanımazsın!
Nobody you know.
Tanımazsın.
You don't know him.
- Kiminle? - Tanımazsın.
- You don't know him.
Onu tanımazsın canım.
You wouldn't know him, dear.
Gerçi sen bu konuda engel tanımazsın.
But that's never stopped you before.
Önemli olan da bu. Sen beni tanımazsın bile, Johnny, çevreden sor beni.
You hardly know me, Johnny, so I beg you to believe my reputation.
Tanımazsın. Lakin para koyarsın başıma.
You don't know me, but you put money on my head.
Nasıl tanımazsın?
Don't you know him?
Ülkemi gayet iyi tanırım, ve sen tanımazsın.
I know my country, and you don't!
Açıkçası, onu tanımazsın.
Clearly, you don't know him.
Sen tanımazsın.
You don't know him.
Sen Keyes'i benim kadar tanımazsın.
You don't know Keyes.
Tanımazsın.
Nobody you know.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]