Tanıyorsun tradutor Inglês
13,388 parallel translation
Yeğenlerimi tanıyorsun.
Of course you know my nieces.
Karen'ı tanıyorsun, harika biri yahu!
You know Karen, she's wonderful!
Peter Baldwin'i nereden tanıyorsun?
How do you know Peter Baldwin?
Onu nereden tanıyorsun?
How well did you know her?
Onu ne zamandır tanıyorsun?
How long have you known him?
- Ayrıca Hood'u tanıyorsun.
And also you know Hood.
Beni tanıyorsun, Brock.
Come on, you know me, Brock.
Coniff ve Espinosa'yı tanıyorsun.
You know Coniff and Espinosa.
Yani, kendini kıyaslayacak kadar iyi tanıyorsun beni.
So, you know me well enough to compare yourself.
Beni bu şekilde davranacağımı düşündüğün için sen de iğrenç bir şekilde beni yanlış tanıyorsun ve daha önemlisi bu bana senin cinsel taciz hakkında öğrenmen gereken çok şeyin olduğunu gösteriyor.
And for you to imply that it might be means that you are grossly mistaken about me personally and more importantly tells me that you need to learn the damn truth about sexual harassment.
Francisco'yu nasıl tanıyorsun?
So, how do you know Francisco?
Ramona, bu insanları tanıyorsun değil mi?
Ramona, you know these people, right?
Sanırım kızı tanıyorsun.
Girl I think you know.
Gary'i ne zamandır tanıyorsun?
How long have you known Gary?
Beni tanıyorsun dostum.
You know me, dude.
Mickey'i ne zamandan beri tanıyorsun?
So, how long have you known Mickey for?
- Onu tanıyorsun.
- You know him. His name's Slade.
Max'i tanıyorsun.
You know Max.
Sanki Macy Gray'i tanıyorsun.
Oh. Like you know Macy Gray!
Beni herkesten iyi tanıyorsun.
You may know me better than anyone.
- Beni tanıyorsun.
- You know me.
Yuka Tabata, onu tanıyorsun değil mi?
Yuka Tabata, you know her don't you?
Ve o oğlu. Joe'yu tanıyorsun.
You know about Joe.
Beni ne kadar zamandır tanıyorsun?
How long have you known me for?
Sanırım onu tanıyorsun.
Think you know.
Logan Pierce'ı ne zamandır tanıyorsun?
How long have you known Logan Pierce?
Demek benim gibi insanlar tanıyorsun.
So you know people like me.
Sen beni tanımıyorsun.
You do not know me.
Beni tanımıyorsun.
You don't know me.
Beni tanıdığını mı sanıyorsun?
You think you know me?
Beni hiç tanımıyorsun.
You know nothing of me.
Mahalleye geliyorsun, kokain satmaya başlıyorsun ama kendini tanıtma zahmetine bile girmiyor musun?
You moved to this neighborhood, started selling, and never thought to introduce yourself?
Becky Cavatappi'yi tanımıyorsun.
What?
- Adamı tanımıyorsun bile anlatmamın amacı ne?
What's the point of telling if you don't even know who he is?
Clary. Bu herifi tanımıyorsun, tamam mı?
Clary... you don't know this guy, all right?
Ailesini tanımıyorsun bile.
You don't even know who his family is.
Beni hiç tanımıyorsun.
Boy, you don't know me yet.
Zeke, seni tanıyorum ve üzüntünü saklamak için öfkeli bakıyorsun.
Zeke, I know you, and you've got those mad eyes on to hide your sad eyes.
Bir erkekle tanışmış genç bir kız gibi davranıyorsun. Ama değilsin.
You're acting like a girl who met a boy, but you're not.
Üstünü çıkar. Buradaki kimseyi tanımıyorsun zaten.
_
- Oradaki kızı tanımıyorsun.
You don't know the girl in there.
- Ve sen de beni tanımıyorsun.
And you don't know me.
Yine de bunu normal değişkenler kapsamında gibi tanımlıyorsun.
Yet you're describing it as within normal parameters.
- Birini tanıdığını sanıyorsun.
You think you know someone.
- Beni hiç tanımıyorsun.
You don't know me at all.
Büyük ihtimalle onu tanımıyorsun. Çünkü televizyona filan çıkmıyor.
You probably don't know him because he's not on TV or anything.
- Louis, Catherine'i tanımıyorsun.
Louis, you don't know Catherine.
Aaa, evet, oğlunu çok da iyi tanımıyorsun o zaman.
Yeah, well, you don't know your son too well, then.
Richie sen beni tanımıyorsun bile.
Richie, you don't even know anything about me.
Onları benim kadar tanımıyorsun.
You don't know them the way I do.
Beni hiç tanımıyorsun.
You don't know me at all.