Tâ tradutor Inglês
88 parallel translation
Ama fiyat arttı, ve sonra bir daha arttı, tâ ki Todday'da kimse bir bardak bile alamayana dek arttı.
But the price went up, and then it went up again, until nobody on Todday could afford even a dram.
Tâ ki patronlarınız karşılarında yük hayvanları değil de insanlar olduğunu fark edene dek!
Until your bosses realise they are dealing... with men and not beasts of burden!
Kuyruklu piyanoların üzerinde, tâ gök kubbenin en tepesine uçtum.
I soared on grand pianos to the highest spheres.
Tâ tepeden duyabiliyorduk onları.
We could hear them at the top of the hill.
Sesin tâ aşağıdan duyuluyor.
I could hear you all the way downstairs.
Vught'ta çok uzun süre kaldım. Tâ ki en son mahkûma kadar.
I was much time in Vught, until the last prisoners Jews to go even so.
Tâ ki kıyıya çıkıncaya dek.
You were scared until you hit the beach.
Cehennem diye bir yer varsa, tâ göbeğindeydim. Dolayısıyla oraya gitme gibi bir kaygım yok. Zaten oradaydım.
If there is a hell, I'm living through it now, so I don't have to worry about going to hell in the future. I've been there.
Sonra bir melek geldi yanlarına, tâ semadan indi aşağıya.
And then an angel came, it descended from up above...
Zaman geçtikçe, farkında olmadan bütün ıvır zıvırı biriktirmeye başlıyorsun, tâ ki...
As time goes by, we accumulate things without realizing, until the day...
Çölün tâ şurasında...
Way out there in the desert...
Tâ ki duygularınızı köreltene dek.
Until you dull your senses.
Dua edin, ruhani uygulamalarınızı sürdürün. Tâ ki Yargıç bütün sınırlamaları kaldırana kadar.
Pray, continue with your spiritual exercises, until the judge lifts all restrictions.
Tâ başından beri.
I knew it all along.
Evet haklısın, tâ başından beri biliyordun.
You knew it all along, that's right.
Sineğin teki süründükçe sürünmüş ve daha çok sürünmüş,... tâ ki saksının birine kapağı atana dek.
There's a fly that is crawling and crawling and crawling and it settles down in a flowerpot.
Tâ kalbine kadar çıkıyor, değil mi?
Goes to your heart, does it?
Görünüşe göre, ortada çok büyük bir başarı vardır... tâ ki Dr. Henry Mayerson masumâne bir şekilde... hava durumundan söz edip güzel bir gün olduğu yorumunu yapana kadar.
The encounter appears to be a resounding success... when Dr. Henry Mayerson comments innocently... about the weather, saying that it is a nice day.
Eminim kızınız tâ çocukluğundan beri... hep doktor olmak istemiştir.
I'm sure that your daughter always wanted to be a doctor... ever since she could remember.
Ve devam ediyorsun, tâ ki...
And you keep on going and going and going until
Kesim atölyelerine doğru ilerlersiniz tâ ki Coffer Barajı'na ulaşıncaya kadar.
We run up under the Saw Mill until you get up to the cofferdam.
O biraz lakayttır, tâ ki onu tanımaya başlayana dek.
She's just a little... aloof, till you get to know her
Ama bu tâ bir ay önceydi.
But that was one whole month ago.
Şunu fark ettim ki,... tâ biz silah kuşanmadan çok önce, Versay Hükümeti bizi ortadan kaldırmak istiyordu.
Our army has been disgraced by... the rabble in Montmartre. We, the army, as well as the Government, must explain the nature of our struggle.
Solda ise Belediye Binası'ndan kalanların olduğu yerde, Devrimci Altkomite tâ ki düne kadar sınırsız iktidarın keyfini sürüyordu.
In order for them to stock up on raw materials, the Commune allows requisitions from inactive workshops. I've also been told of a new craze concerning revolutionary taxes.
Picardy'den tâ buralara kadar gelen dostlarım yok benim.
Enough of that system, state-run or not.
"Çocuğum, hakiki saadeti dışarıda bulamazsın ; çünkü o ruhumuzun tâ derinlerinden,... vicdanımızdan gelir."
Why are you here, Mother? I told you I didn't want to see you here. lt's not for kids!
Komün, tâ en küçüğünden en büyüğüne dek bütün çocuklarla ilgilenmeli,... okula gitme yaşı gelmiş olsun ya da olmasın.
We must protect ourselves! We have to block the doors. We must do something!
Tâ doğudan batıya.
Kill them!
- Mesele... - Tâ gelene kadar.
- Until he comes.
Bir saat önce... aşağı yukarı tepemizde sabahın onundan beri... kızıl beyaz ışık sağanaklarını hiç azaltmadan... boşalttıktan sonra parlaklığını kaybedip... soluklaşmakta... solmakta... hep biraz daha... biraz daha solar tâ ki...
An hour ago roughly after having poured forth even since say ten o'clock in the morning tirelessly torrents of red and white light it begins to lose its effulgence,.. ... to grow pale... pale ever a little paler,.. a little paler until...
Bildiğiniz gibi biz Hristiyanlığa inananlar Hz. İsa'nın ölmediğine ama öldüm diye dünyayı kandırdığına inanırız. Tâ ki içindeki öfkeli ruhu kontrol etmeyi öğrenene dek.
As you know, we of the Christian faith believe that Jesus is not really dead, but that he must let the world think he is dead until he can find a way to control the raging spirit that dwells within him.
- Ayrıca tâ Seul'den geldik.
- And we came all the way from Seoul.
Saatlerce dolaşmış. Tâ ki onu kurtaracak olan vahşi hindiyi bulana kadar.
Yeah, he wandered around for hours, until he came upon a wild turkey who led him back to safety.
Önce küçük birşeyden vazgeçersin, taviz verirsin, verirsin tâ ki hiçbir işe yaramayan boş bir adama dönüşünceye kadar.
Well, you give in on one little thing, you compromise and compromise... until you're a shell of a man beaten down and you stand for nothing.
Gayda ve gitar tam kadro Başkanla birlikte koro halinde Grosvenar'daki komuta merkezinden yönlendirilerek hareket edecekler ; tâ ki Cowpuncher'daki ana üsten uçağı havalanıncaya kadar.
Bagpipe and the PRS will initiate a full complement of POTUS SA1s on CP from the Blacktop Unit at Grosvenor by the time we get a wheels-down from Cowpuncher at Basecamp LZ.
Buraya tâ Phoenix'den geldim. Buraya mı gelecekti?
And I drove all the way up from Phoenix.
Tâ ki karımla yatana kadar.
For 10 years... till he slept with my wife.
Babanızın tam 30 senedir beklediği bir çağ. Tâ dönemin Papası ve aynı zamanda amcam olan III. Calixtus'un beni Xativa'dan getirdiği günden beri beklediği bir çağ.
An era that your father has awaited for thirty years, since Calixtus III, my uncle and Pope at that time, brought me from Xativa.
Tâ, düşmanlarımızın zavallı kardeşim Pedro Jan'ı haince öldürdüğü günden beri beklediğim bir çağ.
Since our enemies treacherously killed my poor brother, Pedro Juan.
Tâ ki o uğursuz güne kadar.
Until one fateful day.
Bu arada, katilin tâ en başından beri burnumuzun dibinde dolaştığını öğrenmek sizi de şoke etti mi?
Hey, does it ever floor you guys that we had a killer right under our noses this whole time?
Nasılsa her yıl bir Şampiyona olacağını düşünüyordum tâ ki bir dahaki bahara kadar.
I thought there'd be a World Series every year until the next spring.
Bir hafta, iki hafta,... tâ ki karısı yalnız kalana kadar.
One week, two weeks, until finally, she was alone.
Asla da durmayacaklar. Tâ ki biz de onlar gibi plajlarda, parklarda "takılmaya" başlayana kadar. Herşeye takılıyoruz.
And they won't stop until we're all like them, on beaches, in parks, hanging out...
"... tâ ki misyoner grubumuza katılan askerlerden birisi...
" until one of the soldiers who'd come into our mission
William'ı tâ çocukluğumdan beri tanırım.
I knew William when I was a boy.
Seni yerin tâ dibine gömeceğim!
I'm going to bury you underground.
Tâ ki o tekrar içmeye başlayıncaya dek.
Till she started drinking again.
Bu toy savaş zamanı romantizmi tıkırında gitti tâ ki Bay Matzerath kaçınılmaz bir biçimde ortaya çıkana kadar.
Sister Agnes, is there too much paprika?
Kalp ve ruh gibi yakın olduklarını tâ ki ölüm onları ayırına kadar.
Until death do them part.