English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ U ] / Uydur

Uydur tradutor Inglês

604 parallel translation
- Kendi hikayeni kendin uydur ; benim var, zaten.
- You think up your story, I've got mine.
Uzaklara falan gittiğimizi söyle, bir şeyler uydur işte.
Say : we've gone abroad, anything you like.
Uydur bir şey.
Fake something.
Sen sadece ona ayak uydur.
You just follow him for tempo.
Uydur adımlarını!
Hup, two, three, four.
Boogie ritmiyle bana ayak uydur Joe.
Swing me with that boogie beat, Joe!
Ya da uydur bir şeyler. Teneke ya da karton kes.
Cut up some tin or maybe cardboard.
Haydi, müziğe ayak uydur, dostum.
Go ahead and make with the music, friend.
Kahvaltıdan sonra bir şeyler uydur da bir şeyler konuşmak için ufak bir gezintiye çıkalım.
After breakfast, make up some excuse so that we can take a walk together. And talk things over.
Kahvaltın bittiğinde bir bahane uydur ve benimle surların orada buluş.
When you're done with breakfast... come up with an excuse so that you can meet me on the city wall. What for?
Uydur işte... ne olursa!
Make something up- - anything!
Hiçbir şey yoksa, uydur!
If there's nothing, make it up.
N e istersen onu uydur!
Well, make of it what you will!
Adımlarını uydur!
Get in step!
Prewitt, talim bu, piknik değil! Adımlarını uydur!
Prewitt, this is a drill, not a picnic!
- Durma, uydur bir suçlama.
- Go on, drum up a charge.
Bir hikaye uydur.
Make up a story.
Bir şey uydur. Ama yap bir şeyler.
But do something.
Bana söylemek istemiyorsan, bir ad uydur.
If you don't want to tell me, just make one up.
Başka hikaye uydur.
You better think of another story, Manny.
Onu kendine uydur.
Make it fit you.
"Onu kendine uydur."
Make it fit you.
Güzel, acıklı bir şanssızlık öyküsü uydur.
Make it a nice, pathetic, hard-luck story.
Bir şeyler uydur!
Make it up!
Uydur gitsin, üstesinden gel, hallet.
Gotta improvise, overcome, adapt.
Ayak uydur bana.
Pick up the pace.
İstiyorsan bir suçlama uydur.
I mean, trump up some charge if you like.
Bir şeyler uydur, ertele şunu.
Say what you want, make something up, delay it!
- Uydur.
- Invent.
Adımını uydur yoksa takılıp arabanın altına gireriz.
Keep in step or we'll get tangled and go down.
Uydur bir şeyler.
Make it up.
- Güzel küçük yalan uydur.
Make up some clever little lie.
Bir hikâye uydur.
Make up a story.
Uydur gitsin.
Just improvise then.
Bir hikaye uydur ve kurtul ondan.
You make up some story and get rid of him.
- Onlara bir bahane uydur.
Cruchot, send the nuns away.
Bana bir iyilik yap ve bir bahane uydur.
Do me a favour and make up some excuse.
Devam et, uydur bakalım bahaneni.
You go on, make up your story, man.
Gerekirse kendin uydur.
If necessary make'em up yourself.
Birşey uydur.
Invent anything.
Ayak uydur.
Get into it.
Vücudunu müziğin ritmine uydur.
Move your body with the rhythm of the music.
Bir şey uydur, işte. Yeter ki inansınlar.
Tell them anything, just make believers out of them.
- Uydur bir şeyler.
Tell them anything.
Ortama ayak uydur, değil mi?
You get used to things, you know.
Kendine uydur.
Suit yourself.
Ona ayak uydur sadece.
You just go on with him.
Eğer hikâye peşindeysen, kendin uydur bir tane.
You just want a story... any story. Why don't you make one up?
Haydi, uydur bir tane.
You don't need me to tell you no story!
Uydur bir şey!
Invent something!
İyi bir hikaye uydur. Al.
Here.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]