Uykuya tradutor Inglês
3,224 parallel translation
Biraz uykuya ihtiyacınız var.
You need a little bit of sleep.
Uykuya daldım.
I went to sleep.
Uykuya dönün!
Back to sleep!
Uykuya hadi!
Back to sleep!
Evet, uykuya ihtiyacım vardı!
Yeah, I needed to sleep!
Şimdi bile uykuya dalıyordum.
I almost fell asleep just listening to that.
ls uykuya henüz?
Is he asleep yet?
Ben sadece bir kısa uykuya ihtiyaç.
I just need a nap.
Gerçekten sen, tekrar uykuya dalmak istiyorum mi düşünmediniz?
You didn't actually think I'd fall asleep again, did you?
- Yakında ilelebet uykuya dalacaklar.
Very soon they will be sleeping permanently.
Baban uykuya dalana kadar onları yastığımın altında saklıyordum böylelikle eleştirilmeden rahatça yiyebiliyordum.
I would hide them under my pillow until he fell asleep so I could eat them without being criticized.
- Sanırım uykuya daldı.
- I think she fell asleep.
Birkaç saniyede gelip uykuya dalarlar.
They come in a few seconds and fall asleep.
Uykuya ihtiyacım var ve başka nereye gideceğimi bilemedim.
I just needed some help and I didn't know where else to go.
Eğer senin soyundan olsaydım seni uykuya kendim yatırırdım.
IF I WAS DESCENT, I'D JUST PUT YOU TO SLEEP.
Uykuya ihtiyacım vardı.
I just needed to sleep.
Uykuya dalmak yerine, senin fotoğraflarına bakmak varken.
Instead of falling asleep while watching your photos.
Biraz daha uykuya ihtiyacın var mı?
Need more sleep?
Gözlerimi kapatıp bir nevi uykuya dalardım, sanki bir mağaradaymışım gibi.
I'd close my eyes and kind of go to sleep, like I was in a cave.
Böyle derin uykuya dalmak sağlığa zararlı olabilir.
Falling into such deep sleep can be injurious to health.
Dün gece uykuya dalamadım.
I slept soundly last night
Uykuya daldı.
She's sleeping.
Benim de uykuya ihtiyacım var.
I need to sleep too.
Hayır, uykuya değil.
No, to sleep.
Onu tutmazsam uykuya dalamıyorum.
I can't fall asleep unless I'm holding him.
Anesteziyle uykuya daldıktan sonra garip bir rüya gördüm.
I had a strange dream after I was put to sleep under general anaesthetic.
Uykuya daldığında buradasın, uyandığında orada.
WHEN YOU FALL ASLEEP HERE AND WAKE UP OVER THERE.
Ve şimdi uykuya daldık.
And now we're asleep.
Sonra uykuya dalar gibi yavaşça komaya girerler.
Then they sink slowly into a coma, like they're falling asleep.
Tanrım, tam da uykuya dalmak üzereydim.
God, I'm about to crash.
Genellikle ben uykuya daldıktan sonra olur.
Usually happens after I've already fallen asleep.
Paulie'nin uykuya dalmasını beklemeliyim, ve...
I just have to wait till Paulie falls asleep, and...
Bedenin uykuya dalmaya başlar.
You feel your body start to fall asleep.
Uykuya mı dalıyorsun?
You're falling asleep?
Seni bilmiyorum ama, O adamın gemide olmadığını bildiğim için, derin bir uykuya dalacağım.
I don't know about you, but I'm gonna sleep a whole lot easier knowing that guy ain't on board.
Film dergileri uykuya dalmama yardımcı oluyor.
Film magazines help me fall asleep.
Sadece iyi bir uykuya ihtiyacın var.
You just need a good night's sleep.
Yanıbaşımdaki sıcaklığınla uykuya dalabilirdim.
I could fall asleep... With the warmth of you near me.
Sadece daha iyi bir uykuya ihtiyacım var.
I just need to sleep better.
Senin fabrikan açılana kadar makinalar orada uykuya dalacak.
Every machine's turning in there before your factory's re-opened.
Uykuya daldı mı sütannesi?
Is he sleeping, Nurse?
Uykuya dalmış bu et yığınının arasında gözüme çarpan nedir?
And what do I spy between those mounds of sleeping flesh?
İtibarımın güvencede olduğunu bilirsem uykuya çekilirim.
I will sleep with the knowledge that my estate is secure.
Yapman gereken o olduğunda uykuya dalmak ne kadar zor oluyor biliyor musun?
Do you know how hard it is to fall asleep when that's what you're supposed to do?
Başta uykuya dalacak.
He'll fall asleep first.
Son damla da aktığında sadece uykuya dalacaksın.
As the last drop is drawn, you'll simply fall asleep.
Kendi başına uykuya dalmasına izin vermezsen nasıl öğrenecek?
If you don't let her fall asleep by herself, how will she ever learn?
Çabucak uykuya dalmış.
Fast asleep.
Otuz saniye içinde herkes uykuya dalıveriyor.
In 30 seconds, everyone's asleep.
Daha yeni uykuya daldı.
He just fell asleep.
Sasha, uykuya dalmak yok.
Sasha, don't fall asleep.