Veda etmeye geldim tradutor Inglês
192 parallel translation
Baba, bunu komik buluyorsan üzgünüm, buraya veda etmeye geldim.
Dad, if you think it's funny, I'm sorry. I came in here to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
I've come to say good-bye.
Veda etmeye geldim!
I've come to say goodbye!
Sana veda etmeye geldim.
I've come to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
- I just came to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
I came to say goodbye.
Sana veda etmeye geldim.
I came to say good-bye.
Veda etmeye geldim.
I've just come to say goodbye.
- Veda etmeye geldim.
- I've come to say goodbye.
Çariçeye veda etmeye geldim.
I come to take leave of the tsarina.
Veda etmeye geldim.
I came to say good-bye.
Evet, veda etmeye geldim.
Yes, I've come to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
I've come to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
I came to say farewell.
Veda etmeye geldim, fakat...
I came to say farewell, but...
- Veda etmeye geldim.
- I came to say goodbye.
Evet, sana veda etmeye geldim.
Yeah, I thought I`d say good-bye to you.
Ayrıca buraya veda etmeye geldim.
Besides, I came here to say hello to you.
- Veda etmeye geldim.
I've come to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
I was coming to say goodbye.
Melinda, veda etmeye geldim.
Melinda, I came to say goodbye.
Size veda etmeye geldim.
I've come to say goodbye, you see.
Kusura bakma. Veda etmeye geldim.
I'm sorry, I came to say goodbye.
Teyzeme veda etmeye geldim.
I just came by to say goodbye to my aunt.
Size veda etmeye geldim.
- Who do you look for?
Veda etmeye geldim. Rahat bir yolculuk olduğunu umarım.
Just to say good-bye to you and have a happy trip.
Ben gidiyorum Veda etmeye geldim.
I'm going away. I've come to say goodbye.
Sam, kardeşin benden onunla beraber Avrupa'ya gitmemi istedi ben de veda etmeye geldim.
Sam, your brother Derek has asked me to go to Europe with him, so I've come to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
I came to say goodbye
Ben size veda etmeye geldim ve Jenny'ye.
I came to say goodbye to you, and to Jenny.
Bu "pes ediyorum" demek. Veda etmeye geldim.
This is "I give up." I came to say good-bye.
Buraya veda etmeye geldim.
I just came to say good-bye.
Endişelenmene gerek yok, veda etmeye geldim.
Uh, you don't have to worry. I just came to say good-bye.
Buraya veda etmeye geldim.
I'm here to say goodbye.
Sana veda etmeye geldim.
I just had to say good-bye!
Sadece... veda etmeye geldim.
I just came to say good-bye.
Veda etmeye geldim.
To say good-bye.
Anne sana veda etmeye geldim.
Mother... I came to say goodbye.
Size veda etmeye geldim.
I've come to say farewell.
Onu bir daha göremeyebilirim, bu yüzden veda etmeye geldim.
I may never see her again, so I came to say good-bye.
Veda etmeye geldim.
I just came to say goodbye.
Sadece... veda etmeye geldim. ve... şans dilemeye.
I just wanted to say goodbye... and... good luck.
Sadece veda etmeye geldim.
I was just... saying goodbye.
Daha da önemlisi, kendimle sürekli savaş verdiğim kısmıma veda etmeye geldim
More importantly, goodbye to a part of myself that I've always struggled with.
Sana bıraktığımı söylemeye ve veda etmeye geldim.
I came over here to tell you I'm going straight and to say goodbye.
Veda etmeye geldim.
I wanted to say goodbye.
Ben veda etmeye geldim.
I really came to say goodbye.
Veda etmeye geldim Brunhild.
I come to take leave, Brunhild.
Sana veda etmeye geldim, baba.
- I'm saying good-bye to you, Pop.
Sana veda etmeye geldim.
I just came to say good-bye.
Sana veda etmeye geldim.
I've come to bid you goodbye.