Yaklaşıyorsun tradutor Inglês
417 parallel translation
- Gittikçe yaklaşıyorsun.
- You're getting hot.
Ne diye bir adama bu şekilde sessizce yaklaşıyorsun ki?
What you wanna sneak up behind a man like that for?
- Olaya bir dul gözüyle yaklaşıyorsun.
- You take like a widow.
Durmadan sinsice yaklaşıyorsun.
Everlastingly creeping about.
Sorunlara kafanda bir buz torbasıyla yaklaşıyorsun.
You approach all your problems with an ice pack on your head.
Bir diğerinin yanına yaklaşıyorsun.
You approach each other.
- Biraz fazla hızlı yaklaşıyorsun ama.
- You're taking it a little too fast.
Tanrıya gittikçe yaklaşıyorsun tek kelime etmen yeter.
You are drawing nearer to God, it will cost you but one word.
Yanlış yaklaşıyorsun Martha.
Wrong approach, Martha. Watch.
Bütün bu olan bitene çok şahsi yaklaşıyorsun.
You treat this whole thing as a personal issue.
Mesajını aldım. Yaklaşıyorsun.
I get your message, you're coming across.
Hayır, ama yaklaşıyorsun.
- No, but you're getting warm.
Yaklaşıyorsun.
- You're getting warm.
Yaklaşıyorsun.
You're getting warm.
İşte bu, hmmm, yaklaşıyorsun
That's it, mmm, you're getting hot
Gittikçe yaklaşıyorsun.
Oh, very warm. Very warm.
Gezegen katiline tehlikeli bir şekilde yaklaşıyorsun.
You're getting dangerously close to the planet killer.
Yaklaşıyorsun.
You're getting warm
Yaklaşıyorsun, yaklaşıyorsun, yaklaşıyorsun.
You get nearer, and nearer, and nearer.
Çünkü bana aşırı hızlı derecede yaklaşıyorsun.
Because you're moving toward me a little bit too fast.
Söylemiştim sana. Yanlış şekilde yaklaşıyorsun.
You use the wrong approach!
Yaklaşıyorsun.
You're getting there.
- Yaklaşıyorsun.
- You're getting warm.
Kızgınsın biraz ve olaylara en kötü yanından yaklaşıyorsun.
Some nerve you have... Even in bad faith you couldn't have said it better.
Sinsice yaklaşıyorsun, dostum.
ELVIS : Sneaking up on me, man.
Kurtarıcına niçin sinsice yaklaşıyorsun?
Why are you sneaking behind your savior?
Giderek yaklaşıyorsun.
You're getting warmer.
Gittikçe yaklaşıyorsun.
You are getting closer.
- Yaklaşıyorsun.
You will soon.
Yaklaşıyorsun kardeşim.
You're getting closer, brother.
Yaklaşıyorsun ama içkiden fazlasını da ikram edecekler, değil mi?
You're getting closer, but... they're going to be sharing more than just bottles, ain't they?
- Delikanlı. Her an kırbaca yaklaşıyorsun!
Young man, you are close to be whipped
Baksana sen! Bu ne bencillik ki terapimi kaçırmama bile seni sinir etmesi açısından yaklaşıyorsun!
You're so egocentric that... if I miss my therapy you can only think of it in terms of how it affects you!
Olaya bilimsel olarak mı yaklaşıyorsun, yoksa yine duygularına mı kapılıyorsun?
Are you being scientific about this, or are you letting your emotions run away with you again?
Evet, yaklaşıyorsun.
Yeah, that's getting closer.
Bir konvoya yaklaşıyorsun.
You're about to come up on a convoy. Keep your rubber band stretched real tight.
Probleme eski kafayla yaklaşıyorsun.
You have just described a problem as old as Man.
Yaklaşıyorsun ama biliyorsun ki Candice hafta sonu Summer Free'ye gitmezse karın hemen yasal işlemlere başvurabilir.
You're getting warmer. But, you know, when Candy doesn't show up at Somafree next weekend... your wife can take legal action immediately.
- Ona ılımlı yaklaşıyorsun.
I suspect you're rather smitten with Miss Bookbinder.
- Yanlış açıdan yaklaşıyorsun.
You proceed from a false assumption.
Yaklaşıyorsun.
You're close.
On adımdan fazla yaklaşamadığım bir atın yanına yaklaşıyorsun... ve bunu nasıl yaptığın konusunda en ufak bir fikrin bile yok.
You walk right up to a horse I can't get within ten feet of... and you haven't got the slightest idea how you do it.
Hayır, ama yaklaşıyorsun.
No, but you're getting warm.
Zemine yaklaşıyorsun!
Here comes the ground!
Yaklaşıyorsun Data.
You're getting close, Data.
Kötü sona yaklaşıyorsun, eminim.
You'll come to a bad end, I'm sure.
Yaklaşık bir saattir burada sadece bakıyorsun.
You've been here half an hour just looking.
Yaklaşık 18-19 saniye kazanıyorsun Giulio.
You gain about 18 or 19 seconds, Giulio.
Söylesene Dennis, bir haftada yaklaşık kaç ayağa bakıyorsun?
Tell me, Dennis, approximately how many feet do you see in a week?
Yaklaşık 20 yıl önce oynadığım bir adamı hatırlatıyorsun.
You remind me a lot... of a guy I played about 20 years ago.
Yaklaşık 6000 dolar... Ve onu kaybediyorsun, Ve açığı kapatamıyorsun.
let's say, uh, $ 6,000... and he loses it, and he can't cover his losses.
yaklaşık 83
yaklaşıyor 99
yaklaşın 139
yaklaş 303
yaklaşma 142
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorum 20
yaklaşıyorlar 62
yaklaşmayın 75
yaklaşıyor 99
yaklaşın 139
yaklaş 303
yaklaşma 142
yaklaşıyoruz 63
yaklaştık 32
yaklaşıyorum 20
yaklaşıyorlar 62
yaklaşmayın 75