Yeşil tradutor Inglês
13,525 parallel translation
Ona yarım ton kızgın yeşil bir kas ve acıya aç biri olmadığını kanıtlaması için ona bir şans veriyorum.
I'm giving him a chance to prove he's more than a half-ton of angry, green muscle and hunger pains.
Yeşil toz yığınından fazlası değil.
No more, a pile o'green dust.
O yeşil bulanıklık Hulk'muş gibi görünüyor fakat bu çok saçma olurdu.
It would seem that green blur was Hulk, but that would be preposterous.
Beni yenemeyeceğini biliyordun bu yüzden sersem yeşil uşağını mı çağırdın?
You knew you could not defeat me, so you called to your oafish green lackey for help?
- Düşünme tarzını seviyorum seni yeşil uşak.
Why don't we? I like the way you think, you oafish green lackey.
Çimenler niye yeşil?
Why is grass green?
Daha önce menü tuşları yeşil olanını hiç görmemiştim.
Never saw a menu button colored green before.
Çimenler niye yeşil?
Why is the grass green?
Takım elbise, kravat, saç tıraşı, yeşil pabuçlar.
Suit, tie, haircut, mint kicks.
Artık yeşil olmadığına göre güneş sana da zarar veriyordur.
I guess the sun's a problem for you now that you're not green.
Grimsi yeşil Chrysler 300, tepesinde ve kaportasında mat siyah cila var.
It's a grayish-green Chrysler 300 with a matte-black finish on the roof and the hood.
Mike mat siyah aksanlı, grimsi yeşil Chrysler diyorsa bu konuda bir ilan verelim.
Okay, look, look, look... If Mike says it's a grayish-green Chrysler with black matte accents, then let's put out a broadcast to that effect.
Mahalleyi baştan sona tarayarak tepesi ve kaportası mat siyah, grimsi yeşil Chrysler 300 arayın.
Comb that neighborhood completely for a grayish-green Chrysler 300 with a black matte roof and hood.
Babası ona içindeki yeşil bezelyeleri öğretmesi için bir öğretmen tutmuştu...
He bought for his daughter a tutor who taught her to balance green peas on her... Ouch!
Yeşil Partisinin üyesi olduğumu tam olarak bir kaç insan biliyor.
You know, few people actually know I'm a member of the Green Party.
Soyun daha yeşil otlaklara geçti.
Your sire has moved on to greener pastures.
Yeşil biberlerle evde yaptığım gibi.
Like at home, with green chillies.
- Bayağı bir yeşil biber lazım bana.
I need lots of green chillies.
Sadece yeşil biberden daha güçlü bir şeye ihtiyacımız var.
We just need something stronger than green chilies.
Siyah, kırmızı, mavi ve nedense yeşil.
Black, red, blue and for some reason, green.
Yeşil araçlar gidin.
Green means go.
Yeşil naneli olsun.
Make it spearmint- - he's Moroccan.
Neredeyse bütün Saiyajin'ler 4032 Yeşil Gezegen 887 kodlu Dünya adında bir gezegendeler.
The Space Sayains survivors currently reside 877 in 4032, a fantastic planet. A planet called "Earth".
Yeşil İngiliz bezelyeleri. Denesenize.
Green English peas.
Yeşil olanı öldürün.
Kill the green one.
Yeşil olanın.
The green one.
Seni öldürmeden önce yeşil kankanı öldürmemi izlemene izin vereceğim.
I'm gonna let you live long enough to watch me kill your little green buddy.
Ortalıkta ten rengi pantolonun, yeşil gömleğin ve rahatlatıcı ses tonunla kıvırtarak dolaşmalar. - Benim hatam mı oluyormuş?
Traipsin'around in your tan pants and your green shirt and your soothing voice.
Yağ, yeşil çözelti içerisinde on binde bir oranında seyreltilmiş.
The oil is diluted in the green solution to one part in ten thousand.
Jekyll için yeşil.
Green for Jekyll.
Jack Edward Soloff'un korsan sakalından tut da yanında Linus'un battaniyesi gibi taşıdığı aptal kalemine kadar Tanrı'nın yeşil dünyasındaki her şey var.
It contains everything on god's green earth there is to know about Jack Edward Soloff from his pirate beard to his stupid pen that he carries around like linus's blanket.
Birinci dosyanın rengi yeşil.
Tier one is color-coded green.
Sen hala en küçüksün Ve bu takımın en yeşil üyesidir.
You're still the youngest and greenest member of this team.
Evet, yeşil muzlar alabilirsin.
Well, you can have the green bananas.
Telepatik yeşil kafa için endişelenme hakkında.
Don't you worry your telepathic green head about it.
Biliyordum olamazdı Kırmızı iç çamaşir rastgele yeşil adam.
I knew it couldn't have been some random green guy in red underwear.
Tüm lig değil, yeşil dostum.
Not the entire league, my green friend.
Hey, burada yeşil bir şey buldum.
Hey, I found something green on here.
- Sophie, onun yeşil olduğuna- -
Sophie, I'm not sure I...
- Yeşil bir şeyler getir işte sürtük.
Just bring me something green, bitch.
Evet, her şeyim sağlıklı ve yeşil.
Yep, and everything about me is healthy and green.
Hey Sophie, yeşillenmeye çalıştığın için sana spor salonumuzdan yeşil cin getirdik.
Hey, Sophie, since you're being green, we brought you a Green Genie from our gym.
Yeşil olmak o kadar da kolay değil.
It ain't easy being green.
Ultra yeşil V10 parlaması.
Ultra green V10 glow-in-the-dark paint.
Yeşil bölgeye park edip sıraya girmelisin. Ya da sarı bölgede bekleyip posteri...
You need to park in the green zone and walk to the line-up, or you need to idle in the yellow zone and put the placard in the...
Yani bir sürü, bir sürü yeşil, ve yalnızca protein ve baklagil yok.
So it's lots and lots of greens and lean proteins and no legumes.
Cam göbeği, turuncu, mavi, yeşil.
Teal, orange, red, blue, green.
Yesil bir tisort?
A green T-shirt?
Haydi, seni biraz yesil yapalim.
Come on, let's make you green now.
- Yesil mi?
- Green?
Diyelim ki öyle, tüm yesil isiklari yakmak gerekirdi, ama... Evet, ise yarayabilir.
Granted, you'd have to hit all green lights, but... yeah, we could make it work.