Zayıflar tradutor Inglês
522 parallel translation
Zayıfları korumak.
Protect the weak.
Zayıflar elenir.
Survival of the fittest.
Pis demokrasiyi ve zayıfları yeniyoruz.
We've beaten these dirty democracies, these weaklings.
Zayıfların kendini korumak için güçlülere ihtiyacı vardır.
The weak always have the strong to protect them.
Oldukça zayıflar.
They've got the jitters, you see.
"Güçlüler hayatta kalır, zayıflar ölür."
"The strong survive, the weak die."
Güçlüler yaşasın diye zayıflar ölür.
The weak are destroyed so that the strong survive.
Birinin, zayıfları öldürecek cesareti olmalıdır.
One must have the courage to let the weak die.
Güçlüler zayıfların ihtiyaçlarını karşılar.
Strong conqueror provides for the weak.
Bir öğretmen zayıfların ihtiyaçlarını nasıl karşılar?
How does a schoolteacher provide for the weak?
Zayıflar, güçlüyü alt etmek için hep bir arada dururlar.
The weak always band together to pull down the strong.
Zayıfların kuvvetlilere göğüs germesi için onları kutsa tanrım. ... ve onlar da sana büyük bir tevazuyla kulluk etsin.
Praise and bless my Lord, and the weak things of the world to confound the things that are mighty... and serve him with great humility.
Senin gibi pek çok iyi adam, yani iyiler ama zayıflar.
You see a good many people like yourself well, they mean well, but they're well, they're weak.
Biz, zayıflarız.
And we'll get thinner.
Zayıflar, güçlülere hizmete zorlandı.
The weak were made to serve the strong.
Tuğlacıların ayaklarının çamur ve samanı, Firavun'un tuğlaları için karıştırdığı çamur bedenlerin oluşturduğu bir cehennem ve her yerde ustabaşıların kamçısı zayıfların sırtını haşlamaya hazır.
An inferno of mud-soaked bodies, where the treaders'feet churn clay and straw into the mixture for the Pharaoh's bricks. And everywhere the lash of watchful taskmasters ready to sting the backs of the weary.
Yardıma muhtaçlar, zayıflar için, evet.
For the helpless, the weak, yes.
Güçlüler zayıfları avlar.
Upon the weak the strong ones prey
Yine de hasta ve zayıflar için ilave araba temin edeceğim.
However I will provide additional wagons for the sick and feeble.
Bana göre bunlar tam ari ırk değil ve biraz zayıflar.
The population here is not quite pure racially, it is rather weak I should say.
Sağa sağlıklılar, gençler, güçlüler, sola yaşılar, zayıflar, hastalar.
Those who were healthier and younger than the rest - to the right. Old, weak and ailing people - to the left.
Kan incelir. Vücut zayıflar. Ve hafızanın unutkanlığa başlamasına insan sonunda minnettar kalır.
Blood thins, body fails, and one is finally grateful for a failing memory.
Senin gibi insanlar bile bizim gibi insanlar, burjuvalar, zayıflar...
Even people like you, people like us, bourgeois, weak...
Bence evlilik, zayıflar, benciller veya kendine güvenmeyenlere.. ... göre değil.
To my mind, marriage is no way of life for the weak the selfish or the insecure.
Zayıfları kollamak?
To save the weak?
Buraya etkilenmiş bir şekilde döndüm... Nadirdir güçlünün... karşısına dikilip, zayıfları koruyan birileri!
I returned here impressed... how rare it is to find someone who protects the weak and opposes the strong!
Sakinleştiricinin etkisi ne kadar süre sonra zayıflar?
How long will it take for this tranquilliser to wear off?
- Güç nezaketle zayıflar.
But your strength is cancelled by your gentleness.
Bir galaksideki zayıfların kaderi.
The fate of the inferior, in any galaxy.
Yeterli protein almaz, çok zayıflar kemikleri çıkmaya başlar ve yüzgeçleri kopmaya başlar.
If it doesn't get enough protein it gets very thin- - Its bones begin to stick out and its fins start to fall off. So once a week
Benim gibi insanlar her koşulda zayıfları korur, kim olurlarsa olsunlar.
Men like me defend the weak in any circumstance, whoever they are
Beni yenemeyecek kadar zayıflar.
They are too weak to defeat me.
Sıcak yemek olmazsa zayıflarız.
We'll get skinny without extra food.
O zayıfların şampiyonuydu.
He was a champion of the weak
Zayıflar güçlüleri böyle yener.
It is ho w the weak o vercome the s trong.
İsyancılar ise amatörler, ayrıca savunmada deneyimsiz ve zayıflar.
The rebels are amateurs, inexperienced and weak in defence.
Şu anda çok zayıflar, ve kurumuş göl, uçsuz bucaksız.
They are very weak now, and the dried-out lake is endless.
Muhammed kaldı, sadece zayıflar gitti.
Mohammad remained, only the weak ones left.
Yaratıkların en zayıflarından biri aracılığıyla hem de.
A miracle achieved by the weakest creatures.
Zayıfları mı dövüyorsunuz?
You beat the weaker?
Zayıflar için kaçacak yer yoktur.
There is no shelter for the weak.
Her ne derseniz güçlüler ve zayıflar olarak ayrılır.
Whatever you call them, there are the strong and there are the weak.
Deneyin bu evresinde itaat düşüncesi genellikle zayıflar.
in this phase the duty of obedience usually diminishes.
Erkeklerden daha zayıflar, daha dayanıksızlar.
They are weaker than man, less durable :
Sadece zayıflar ve kenardakiler fırtınaya dayanamıyor.
Only the weak and outer ones succumb.
Solan kol ve bacakların zayıflar.
Your withering arms and legs Grow weak
Ve bizden sonraki yaşam için bir o kadar da zayıflar.
And far too good for the kind of life that will come after us.
Zayıfların hayatı, güçlüler için!
The life of the weak, for that of the strong!
Zayıflar... Zayıflar oluruz.
We become... we become weak.
Zayıflar, kendilerini nasıl koruyacak?
The weak - how to protect themselves from evil.
Onca zamandır bir gece olsun uyumadın mı? Uyku zayıflar içindir.
The dream was really vivid the first night, not so much the last few.