Zorundadirlar tradutor Inglês
8 parallel translation
Yönetimdeki bürokrat sinifinin üyelerinin toplum üzerinde, tipki önemli bir yalanin ortaklari gibi, yalnizca müsterek mülkiyet hakki bulunmaktadir : sosyalist bir toplumu yöneten proletarya rolünü oynamak zorundadirlar ;
The members of the bureaucratic class in power... have no right of possession over society, except collectively, as participants in a fundamental lie :
ideolojik bir ihanet senaryosuna aktörler olmak zorundadirlar.
they must play the role of the proletariat... directing a socialist society ; they must be actors faithful to the text of ideological infidelity.
Anneleri yiyecek bulmak icin denize dönmek zorundadirlar.
Their mothers must return to the sea to find food for themselves.
Er ya da gec, yiyecek bulmak zorundadirlar ve bu da cok asagilarinda, denizin dibinde yatmaktadir.
Sooner or later, they have to find food and that lies on the seabed a long way below them.
Bazilari iyi bir yasam için mücadele etmek zorundadirlar.
Some people need to struggle for a good life.
Müttefiklerden yana taraf degistirmekle kazanacak hiçbir seyin olmadigini anlamak zorundadirlar.
They have to understand that they have nothing to gain, from turning themselves in to the Allies.
Birini bir sey yapmasi için tutarsin, ona ödeme yapacagini da söylersin... onlar da tamam der ve yapmak zorundadirlar.
You hire somebody to do something, you tell them you're willing to pay for it... they say they'll do it and they have to.
Her cagin basinda insanlar Tanri'nin affediciligini hakettiklerini ispatlamak zorundadirlar.
At the dawn of every era, man must prove it is worthy of God's forgiveness.