Zorundayiz tradutor Inglês
129 parallel translation
Bir suerue korkunc seyi izlemek zorundayiz.
You have to watch a lot of terrible things.
Ben de. Ama parti bitene dek katlanmak zorundayiz.
I can't stand them either but we'll have to put up with them until the party's over.
Ne yazik k ¡ s ¡ ze esl ¡ k etmek zevk ¡ n ¡ baskalarina birakmak zorundayiz.
Regretfully, we shall yield the pleasure of your company to others.
Hayatlarimizi anlatmak zorundayiz.
We gotta tell them about our lives.
Neden biz yasamak zorunda zorundayiz?
Why do we have to live?
Yasal yollara basvurmak zorundayiz.
We'll have to get into it legally.
Ancak bunu yapmak zorundayiz.
But we must prevail.
Ona elbette gerçegi, bütün gerçegi, yalnizca gerçegi söylemek zorundayiz. Aribau'nun haberini nasil çaldigini da söylemeliyiz.
Of course, we will have to tell him the truth, the whole truth, and nothing but the truth... including your pilfering of the Aribau story.
- Zorundayiz!
- We have to!
Kapatmak zorundayiz.
I'm gonna have to shut this door Mark.
Fransa'dan gitmek zorundayiz.
We have to get out of France, too.
Partide her zaman ve her yerde gerçekleri söyemek zorundayiz.
You always need to be truthful with the party.
Kalmak zorundayiz.
We should not go off our exile path.
Biz Mingsin emirlerine uymak zorundayiz.
Let's follow what MING ordered.
Gecmek zorundayiz. Ozaman 10 günde yolu almaliyiz.
To that place we will cross within ten days.
Yeesol uda kurtarmak zorundayiz.
We have to save Yeesol man as well.
Prenses bizim basimiza bela oldu... ayrica, bütün bu insanlarida götürmek zorundayiz.
In fact, the princess brings us all problems. Besides, now it seems we have to take all those people along as well.
- Onu öldürmek zorundayiz simdi!
- We have to kill her now!
Yani oraya gitmeyi denemek zorundayiz.
So we have to try and get there.
- Gitmek zorundayiz.
- We have to go.
Gitmek zorundayiz!
We have to!
Beklemek zorundayiz.
We have to wait.
Uzgunum, gitmek zorundayiz.
Sorry, we have to go.
Kutuyu açmak zorundayiz.
We have to open it.
Ideal bi beden yapmak zorundayiz, dunyanin bugune kadar gordugu en insani topluluk.
We must build the ideal, the most humane society the world has ever seen.
Söylemek istedigim, hayatta kalmak zorundayiz.
What I have to say is, we must survive.
hepimiz birseyler yapmak zorundayiz.
I have things to do.
Simran, geçmişte kapılarını sonsuza kadar kapatmak zorundayiz.
Simran, you will have to shut the doors on the past forever
- Bunu yapmak zorundayiz, özür dilerim.
he has to do this. i'm sorry.
ustesinden gelmek zorundayiz bunun. diger tarafdan, bu cocuklar sizin avantajlarinizdan faydalancak anladiniz mi?
Have to overcome that, otherwise, these children will benefit advantage of you.
Bize ne yaptiklarini ve bizi nasil düzelteceklerini bulmak zorundayiz.
We've got to find out what they did and make them fix it.
Hemen birakmiyoruz fakat, tedricen yapmak için bir zaman planlamasi olusturmak zorundayiz.
We're not stopping yet, but in order to do it gradually, we have to create what we call a timeline.
Tamam, şimdi cümlelerimizi ayarlamak zorundayiz.
Ok, now we have to make the statements.
Gitmek zorundayiz.
We got to go.
Hayir, bunu yok etmek zorundayiz.
No, no, we've got to destroy it.
Biz sürekli mücadele etmek zorundayiz Islam düsmanlarina karsi.
We have to continuously fight against the enemies of Islam.
İyi. Bundan sonra birbirimize dürüst olmak zorundayiz ama.
But we have to be honest with each other from now on.
Acikcasi, Silver`i oldurmek zorundayiz.
Obviously, we have to kill Ssilver.
Şu anda cevaplanması gereken "başka bir küresel bilinç kaybı olacak mı?" sorusu. SORUMLULUĞU ÜSTLENMEK ZORUNDAYIZ.
What we need to have answered right now is the question, is there going to be another world blackout?
Adamlarimiz lojistik destek alamiyor,... o nedenle yenildiler diye açiklamak zorundayiz.
We must explain that all men were unable to receive supplies and that is why they were beaten. We have to use the word :
Feda olmak kelimesini kullanmak zorundayiz ".
"Sacrifice"
bunu sonuçlandirabilmek için önce çipi bulmak zorundayiz.
I still need that chip before we can finish this.
Daha fazla Yahudi tutuklamak için, Aryan evlerini de aramak zorundayiz.
To arrest more Jews, we'll have to search Aryan homes.
Simdi bütün bunlara katlanmak zorundayiz.
Now suffer.
Bu ülkedeki pozisyonumuzu onlara göstermek zorundayiz.
We have to show them what our position in this country is.
.. bu bir emir ve biz buna itaat etmek zorundayiz.
.. this is masjid's committee order we must obey it.
.. itaat etmek zorundayiz.
.. of r eligion as well as of the community.
Cinayete tesebbusten yargilamak zorundayiz.
Got to charge her with attempted murder.
Paramizi geri almak zorundayiz, degil mi?
We must let go to return to the
"Bombalamak zorundayiz" der Churchill.
"We have to bomb it", says Churchill.
Sonunda büyümek zorundayiz.
We have to grow up eventually.