Çıkmaz sokak tradutor Inglês
544 parallel translation
- Ama heykelin kafası da çıkmaz sokak.
- But the statue's a dead end.
Burası çıkmaz sokak.
It's a dead-end alley.
Burası çıkmaz sokak!
This is a dead-end street...
Bir çıkmaz sokak.
Street's a dead end.
Çıkmaz sokak ve adam evi izliyorsa...
It's a dead-end street, and if he's watching the house, then...
Artık bütün yollar çıkmaz sokak.
Now that all the leads are dead ends.
Hayır, çıkmaz sokak olmayan bir yol var.
No, there's one which is going somewhere.
Aşkımız çıkmaz sokak gibi, ama utanmamız gereken bir şey değil.
Our love is a dead end, but it's not shameful.
Bu bir çıkmaz sokak.
This is a dead end alley
Çıkmaz sokak.
Dead end.
- Çıkmaz sokak.
- Dead end.
- Çıkmaz sokak olabilirdi.
- It could have been a dead end.
Çıkmaz sokak dostum!
It's a dead-end, my friend!
Başka çıkmaz sokak yok.
No more blind alleys.
Gene bir çıkmaz sokak olacağını düşünmezdim
I never thought it'd again be a dead-end
Burası çıkmaz sokak ve hiçbir şey yok.
It's a dead end and there's no cover.
- Kesinlikle, çıkmaz sokak.
- Precisely, it's a dead end.
- Bu çıkmaz sokak!
It's a dead end!
Çıkmaz sokak.
This is a dead end.
İşte çıkmaz sokak.
A blind.
Burası çıkmaz sokak.
It's a blind alley.
- Çıkmaz sokak.
- It's a dead end.
Unutma, çıkmaz sokak büyük kuzey duvarının orada.
Remember, the cul-de-sac is by the great north wall.
Bir başka çıkmaz sokak.
Another dead end.
- Hayır, çıkmaz sokak tam arkanda.
- No, that's the dead end behind you.
Bunu çıkmaz sokak olduğunu biliyorsun, ve hala gitmek istiyorsun.
You know it's a dead end, yet you still want to go You want to escape?
Çıkmaz sokak galiba.
Looks like a dead end.
Çıkmaz sokak!
Dead end!
Nereden bakarsan bak burası çıkmaz sokak.
It's a dead end, any way you look at it.
Şimdi yakaladık! Buradakiler hep çıkmaz sokak!
We got him now All these streets dead end here
Çıkmaz sokak, Oscar.
It's a dead end, Oscar.
Morg çıkmaz sokak olmuş.
The morgue proved to be a dead end.
Orada işte orada duruyor, sanki bir çıkmaz sokak gibi.
It's just sitting there like this big dead end.
Evet, ama çıkmaz sokak.
Yes, but it's a dead end.
Bu yolun sonu çıkmaz sokak, bilmiyor musun?
Don't you know this line doesn't go anywhere?
- Şey, galiba burası çıkmaz sokak.
- Well, this looks like a dead end.
Tam yaklaştığımda, hep çıkmaz sokak.
It's always a dead end.
Çıkmaz sokak
Dead end.
Bu bir çıkmaz sokak, gördün mü?
It's a dead end, see?
# Burası çıkmaz sokak
It's a path without end
Çıkmaz sokak, büyükelçi.
Deadlock, Ambassador.
Hayır, burası çıkmaz sokak.
No, that's a dead end.
Kahretsin, çıkmaz sokak.
Damn it, it's a dead end.
Bu kız bir çıkmaz sokak.
The girl's a dead end.
- Jimmy, çıkmaz sokak.
Stop!
Orada çıkmaz bir sokak var!
It's a dead end down there!
Çıkmaz bir sokak gibi!
This is really a cliff
Bir yamaca bakan çıkmaz bir sokak, ve tuhaf görünüşlü Fransızlar... - Tipik bereli Fransızlardan değil -... bir kamyonu boşaltıyorlar. Savaş zamanı elbette.
Dead end, sort of - - sort of looking up a hill, and these really weird-looking Frenchmen - - not the typical ones with the berets - - are unloading a truck - - It's wartime of course - -
Çıkmaz sokak, bok çuvalı.
Dead end, dirtbag.
Burası çıkmaz sokak.
It's a dead end.
Çıkmaz sokak serseri.
Dead end, arsehole.
sokak 96
sokakta 53
sokaklarda 17
çıkmak 16
çıkmadı 21
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18
sokakta 53
sokaklarda 17
çıkmak 16
çıkmadı 21
çıkmak istiyorum 39
çıkmalıyım 20
çıkmayacağım 22
çıkmak mı 17
çıkmama izin ver 18