Ölebilirim tradutor Inglês
707 parallel translation
Artık gönül huzuruyla ölebilirim.
I think I can die without regrets.
Şuraya kıvrılıp hemen ölebilirim.
I could curl up and die right now.
- Dans ederken ölebilirim.
- I could die dancing.
Ah Michael, birşey demeden gitmeme izin vermezsen ölebilirim.
Oh, Michael, I would've died if you'd let me go away without saying something.
Böyle bir yüzük için ölebilirim.
I'd just die for a ring like that.
Ölebilirim.
- Yes, I shall. Shut up!
Şimdi..... huzur içinde ölebilirim.
Now I can... die in peace.
Para kazanmayacağım Yüzbaşı Nelson, ve daktilomdan giren... bir kurşunla... ölebilirim.
I'm making no dough, Capt. Nelson, and I may wind up with... a bullet through my... typewriter.
Utancımdan ölebilirim!
I'm so ashamed I could die!
Öyle nefret ediyorum ki, bu yüzden ölebilirim.
I hate you so much, I think I'm going to die from it.
İnan bu yüzden ölebilirim.
I think I'm going to die from it.
Şimdi ölebilirim ve kimsenin kafası karışmaz.
I could die right now and nobody'd be confused.
Parçalara ayrılır, gözden kaybolur, hatta ölebilirim.
Break into pieces, disappear, perish.
Ama belki bir kral gibi ölebilirim ve hiç giymediğim tacın itibarını zedelememiş olurum.
But perhaps I can die like one and not disgrace the crown I never wore.
Ben de ölebilirim pekâlâ.
I might as well be dead.
Ölebilirim acımdan
I could honestly die
Çok utanıyorum Utancımdan ölebilirim.
I'm so ashamed I could die. Yes, so ashamed.
Utancımdan ölebilirim.
I'm so ashamed I could die.
Ayaklarım, ölebilirim.
My feet are killing me.
Utançtan ölebilirim.
I could die.
Yakında ölebilirim.
I shall die soon.
Zayıf bir durumdayım ve hatta ölebilirim.
I'm in a weakened condition. I might even arrange to die.
- Şimdi pişmanlık duymadan ölebilirim.
- I can now die without regret.
Ben ancak başıma yıldırım düşerse ölebilirim. O da ikinci sefere.
Nothing could kill me except lightning - and then it'd have to hit twice.
Artık, gönül rahatlığıyla ölebilirim.
Now I can die in peace.
Ölebilirim de. Bir şey yapmalısın.
well, should I thank you for that or accuse you of cheating?
Artık geri döndüğüne göre... rahatça ölebilirim.
I can let myself go now thay you're here :
Nasıl ölebilirim?
How can I?
Eve eli boş dönmektense ölebilirim de.
Might as well be dead as go home empty-handed.
Kangren olup ölebilirim, biliyormusun.
You know, I could get gangrene and die.
Mucizenle ölebilirim, ama sen benimkiyle kesin öleceksin.
While I may die of your miracle, you will surely die of mine.
Beni anladığını söyleyebilirsen, gerekince içim rahat ölebilirim.
If you can tell me that you understand, I might make a good death, if I have to.
Artık hükümdarlığa uygun olduğunuz için memnuniyetle ölebilirim.
I die content that you are now fit to rule.
Huzur içinde ölebilirim
I'll die in peace
Sadece kurban ölmekle kalmaz ben de ölebilirim.
Not only that the victim will die, so will I.
Açlıktan ölebilirim.
With newlyweds, I could starve to death.
Frank, senin için ölebilirim.
Frank, I would've died for you.
Genelde eğer ölmezsem orada olurum, ve soğuk algınlığım var ölebilirim de.
I'm usually here unless I'm dead by then, And I've got a cold and I may be.
Eğer istemiyorsan, kendimi vurabilirim ve ünlü biri olarak ölebilirim.
And if you don't, I can always shoot myself and die famous.
Artık huzur içinde ölebilirim, Kırlangıç
Now I'll die in peace, Swallow
Buracıkta ölebilirim.
I could die right here.
- Artık mutlu ölebilirim.
I could die a happy man right now.
Ölebilirim her an, mezarıma gelirsin, suratıma tükürür ve bana gerçeği söylersin.
I could be dead, you would walk up to my grave, spit in my face and tell me the truth.
Şimdi huzur içerisinde ölebilirim.
Now I can die in peace.
Kim bilir, önce ben de ölebilirim.
Who knows, I may die first.
Fırındayken de ölebilirim ya da karşıdan karşıya geçerken.
Oh, I could get killed at the bakery, too, or crossing the street.
Onun için ölebilirim.
I would die for him.
Stefan, bir içki için şu an ölebilirim.
Stefan, I'm just dying for another drink.
Ölebilirim.
I shall die.
# Ve ölebilirim # Bahçıvanın kızı Petunia'yı seviyorum
I love Petunia
Ben ölebilirim ama sayemde eğlenemeyeceksin.
I may die, but you won't get any entertainment out of it.