Ölebilirsin tradutor Inglês
554 parallel translation
Hemen gitmelisin, gerçekten ölebilirsin.
You have to go back to your body, or you really could lose your life.
Sakin ol Schmitz, sadece bir kez ölebilirsin.
Relax, Schmitz, you can only die once.
Şimdi hak ettiğin gibi yanarak ölebilirsin, seni Şeytan'ın lanet metresi. "
"Now you can have a scalding death, just what you deserve, you damned mistress of the Devil!"
Ölebilirsin, sanki umurumdaydı.
Well, you can die for all I care.
Sadece bir kez ölebilirsin.
You can only die once, son. - No.
Bildiklerinden dolayı, şu anda ölebilirsin.
For all you knew, you might just as well be dead now.
Ama aptal olursan, ölebilirsin.
If you're dumb, you can be dead.
Her an ölebilirsin.
You could die at any time.
Açlıktan ölebilirsin ama asla susamazsın.
You may go hungry, but never thirsty.
Bir gün bir at tekmesi ile de ölebilirsin.
Why, you could get kicked in the head by a horse in your own backyard.
Ölebilirsin.
Boy, you can get yourself killed that way.
Böylece yalnız ve huzur içinde ölebilirsin.
So you may die alone and in peace.
Uykuya dalarsan, kavrulup ölebilirsin.
If you fall asleep, you could be bubbled to death.
Ölebilirsin.
You'll die
Bu gece ölebilirsin.
You may die tonight.
Ölebilirsin.
You could get killed.
Ama ölebilirsin.
But you might be killed.
Ve ölebilirsin.
And be killed.
Bir saat içinde kaza olabilir ve ölebilirsin.
There's time to have an accident and die in one hour.
Evimden çık, ve çölde korumasız ölebilirsin.
Get thee from my house, and may ye die in the desert untended.
Disiplinsizlik yüzünden ölebilirsin.
You can die from lack of discipline.
Bu adada, susuzluktan kuruyup ölebilirsin de!
You might as well dry up on this island and drop dead!
Ölebilirsin.
You can die.
Baba artık huzur içinde ölebilirsin.
Dad... now you can die peacefully on a tatami mat...
Vurulabilir, ölebilirsin ; ama onlarla savaşacaksın.
You may get shot, you may get killed, but you're going up to the fighting.
- Yaşayabilirsin veya ölebilirsin.
- You can live or you can die.
Şimdi yemelisin yoksa ölebilirsin.
Now you must eat, or you might die.
Her an ölebilirsin.
You'll be stone dead in a moment.
Hasta olup ölebilirsin.
You'll get pneumonia and - farewell...
Bir kamyon çarpabilir veya kalp krizi geçirebilirsin. Ve yarın ölebilirsin, sahip olduğum tek canlı kanıt sensin.
You can get hit by a truck tonight or have a heart attack and die tomorrow, you are the only living proof I have.
Savaşta ölebilirsin.
You could be killed in battle.
- Ya da hasta düşüp ölebilirsin.
- Or you could fall sick and die.
- Hastalanıp ölebilirsin.
- You might fall ill and die.
Ölebilirsin, utanmaz kadın!
May you die, shameless woman!
Fa Konağı çok üstün savaşçılarca korunuyor Pisi pisine ölebilirsin!
The Fa mansion is manned by highly skilled fighters you'll die for nothing
Ben ölebilirsin diyene kadar ölemezsin.
You don't die until I tell you you can die.
Görünüşe göre sen ölebilirsin
Looks like you should die, not him
Durumun ciddi. Bu hastalık yüzünden ölebilirsin.
This is a serious condition.
İşte o zaman erkek gibi ölebilirsin.Bir Ar rahibinin kölesi olarak değil..
With them, you can die like a man. Not so with the priests of ar.
Barda ölebilirsin.
You can die in a bar.
Ölebilirsin ya da delirebilirsin ya da...
You could die or go insane or...
Farkında mısın? Orada ölebilirsin.
You know you could get yourself killed up there.
Lou, ölebilirsin!
Lou, you can drop dead!
Anladın mı? Ölebilirsin!
You got that?
Şimdi, iki şekilde ölebilirsin, Angel.
Now, you can die two ways, angel.
Bunun için ölebilirsin Teddy.
You'd kill for that, Teddy.
Bunun için ölebilirsin.
You'd kill for that.
onlara katılabilirsin ve onlarla ölebilirsin, ancak önce ona yapmak zorunda olduğu işi yaptıracaksın.
You may join them and die with them, but first you will force him to do what he has to do.
- Ölebilirsin.
- You could get killed.
Cephede sen de ölebilirsin.
Tomorrow they will cut off an arm or a leg, and you will say : "Yes Sir".
Yakında ölebilirsin
You could be dead soon