Ölmedi tradutor Inglês
3,475 parallel translation
Sevgili Zack, sana öyle kötü sözleri söylediğim için üzgünüm, ama benim babam ölmedi.
" Dear Zack, sorry I called you those bad words, but my dad is not dead. Poor thing.
Ama ölmedi.
But he didn't die.
Hayır, o ölmedi.
No, he wasn't killed.
Hayır, o... Ölmedi!
No, he - - no, he isn't!
O ölmedi Frank.
She's not dead, Frank.
Bir tek, içinde tilki olan bir kutuda ölmedi.
The only place she hasn't died is in a box with a fox.
Leena sadece ölmedi, Myka. Onu Artie öldürdü.
Leena isn't just dead, Myka, Artie killed her.
O ölmedi, değil mi?
She isn't dead, is she?
Ölmedi!
He did not die!
Etta ölmedi Peter.
Etta's not gone, Peter.
Bu yüzden ölmedi ama hastalık onu değiştirdi.
I mean, that's not what he died from. It changed him.
Karım ölmedi ve ifadesi bunu yapmadığımı ispatlar.
My wife is not dead, and it proves I didn't do it.
Neden o kuduz köpek onu ısırınca ölmedi ki?
Why couldn't she have died when that rabid dog bit her?
Ölmedi o.
He's not dead.
''Geçen sefer iyi yönetilmediği için, insanlar ölmedi mi?
Only the government has to dig out ice? Didn't people die last time because it wasn't managed well?
O ölmedi.
He didn't pass away.
Tek bir İspanyol bile ölmedi.
Not a single Spaniard died.
Çin Şi Huang iyi bir şekilde ölmedi.
Ying Zheng didn't die well.
Yarıya indirilmediler, kimse ölmedi.
They're not at half-mast, nobody died.
Stan ölmedi.
Stan's not dead.
- Sana söz veriyorum, kimse ölmedi.
I promise you no one is dead.
- O ölmedi de.
He didn't die.
Bu adam uçak kazasında ölmedi... Cinayete kurban gitti.
This man didn't die in a plane crash... he was murdered.
Annem ölmedi bizimle kumsalda babamın evinde buluşacak. " lafına ne demeli?
She'll meet us at Dad's house at the beach "?
Koltukta ölmedi, Jethro.
He didn't die in that chair, Jethro.
Oğlunuz boşuna ölmedi.
Your son didn't die for nothing.
Ama Alucard ölmedi.
But Alucard is not death!
Senin baban sigaradan ölmedi mi?
Your dad died because of smoking, wasn't it?
Hayır, ölmedi.
No, he's not.
Dinle, o ölmedi.
Rory! Listen, she's not dead.
Ne yani, pazar sabahı ölmedi mi diyorsun.
What are you saying? She didn't die Sunday morning?
İnsana dönmüş, bıçaklanıyor... O yarası... Hem öldü hem ölmedi.
She's a human but... she got cut by a knife and... she died but she didn't die... then is that even human?
Alessa yangında ölmedi ama çok acı çekti.
Alessa didn't die in the fire, but she suffered so much.
Ama buradaki insanlar ölmedi.
But not the people in this place.
- Ölmedi, değil mi?
She's not dead, is she?
- Ölmedi.
- He's not dead.
Ölmedi Brick.
He's not dead, Brick.
- Hâlâ ölmedi.
- Not dead yet.
Hayır, ölmedi.
No, she didn't die.
Ölmedi.
Not dead.
Hayır, ölmedi.
- No, she's not.
Annenler ölmedi ki.
- Your parents aren't dead.
Ama o zaten gidiciydi, benim yüzümden ölmedi.
But he was sick on the boat, so that's not on me.
Tabiki zavallı Romeo çoktan ölmedi ise
Alas, poor Romeo, he's already dead.
Hayır, ölmedi.
No... not at all.
Henüz kimse ölmedi efendim, Ancak çok yakında olabilir.
It's not about who's dead, sir. It's about who soon might be.
Marvin ölmedi.
Marvin isn't dead.
O ölmedi.
He's not dead.
- O, ölmedi.
- He's not dead!
- Hayır, ölmedi.
- No, he isn't.
Ölmedi.
He's not dead.