Önemli olan bu tradutor Inglês
3,506 parallel translation
Bunu kafanıza sokun çünkü benim için en önemli olan bu.
Remember that very well because it's the most important thing in the world for me.
Asıl önemli olan bu.
That's what matters.
Önemli olan bu.
That's all that should matter.
Senin kim olduğun Tanrı'yla senin aranda sen ve ruhun. Önemli olan bu.
Who you are is who you are, between you and God, you and your soul.
Önemli olan bu değil.
That's irrelevant.
Ben birinci geldim, önemli olan bu.
I got here first, and that's what counts.
Önemli olan bu gece.
It's all about tonight.
Şimdi buradasın ya, Gerald, önemli olan bu.
Oh, well. You're here now, Gerald, that's all that matters.
- Önemli olan bu.
- That's the main thing.
Sen ve ben varız. Bizim için önemli olan bu.
It's you and me that matters to me and you.
Ayrıca kulağına mistik ve saçma geldiğini de biliyorum ama önemli olan bu değil.
And I know it sounds mystical and bullshitty to you, but that's not the fucking point.
Önemli olan bu.
That's what's important.
Önemli olan bu değil.
This is not important to you.
Önemli olan bu değil, tamam mı?
That's not the point, okay?
Önemli olan bu değil mi?
Th-that's the point, isn't it?
Önemli olan bu kızı kimin öldürdüğünü ve nerede öldürdüğünü bulmak.
What's important is finding out who killed that girl and where.
Şu anda olup bitene bakın. En zoru bu. Önemli olan tek şey bu.
See the here and now, that's the hardest thing, the only thing that accounts.
Saç ve makyaj varken bile, önemli olan yalnızca Blair'ın yapabileceği bir şekilde giyinmek, karaktere hayat veren bu.
Even with hair and makeup, It's the difference of putting on this outfit that Blair would only put together, and that brings the character to life even more.
Önemli olan ise katilin amacının artık bu dava olduğunu biliyoruz.
The important thing is... we now know for certain what the intent of the killer is with this case.
Sanırım bu sekansta benim için önemli olan farklı hissettiren bir biçimde halletmekti.
I think what was important to me in this sequence was to resolve it in a way that felt different.
Hepsinin de üstünde, bu teorinin içsel teorik anlam ifade etmesi için bile önemli olan bir tahmini var. Bu da ünlü Higgs parçacığı.
And on top of all of that, there is one prediction of this theory... absolutely crucial for it to even make internal theoretical sense... and this is the famous Higgs particle.
Önemli olan da bu.
And that's the important thing.
Önemli olan tek şey bu.
That's all there is to it.
Önemli olan da bu.
That's all that matters.
Önemli olan tek şey bu.
That's all that matters.
Ama ben ne yaptığını biliyorum Sen ne yaptığını biliyorsun Önemli olan da bu değil mi?
But I know what you did, you know what you did, and that's all that matters, isn't it?
Önemli olan da bu! - Hayır!
- That's all that matters.
Önemli değil. Şu an önemli olan şey bu değil. Başka birşey var mı?
It's okay That's not what's important right now ls there something else?
Bu kadar önemli olan ne?
What's the big deal?
Önemli olan tek şey bu.
Because that is all that matters.
Pekâlâ, bu kadar önemli olan ne?
All right, what's so important?
En önemli olan şey de şuan bu!
You know this, that this Dam is most important thing now!
Tek önemli olan şey bu.
That's all that matters.
Bu haftasonu önemli olan sen ve Missy ve mutluluğunuz.
This weekend should be about you and Missy, and your happiness.
Şu an tek önemli olan, bu küçük harflerdi.
All that mattered now were those tiny initials.
Sanırım iyisin. Tek önemli olan şey bu.
Reckon if you're OK, that's all it gots!
Kayda değer olan şu ki, Tobias Orange County'deki bu hastanede şov dünyasının önemli isimlerinin estetik ameliyat olmak için sıraya girdiğini duymuştu.
It's worth noting that Tobias had heard this hospital in Orange County was a favorite of show business big shots seeking plastic surgery.
Önemli olan da bu değil mi?
Isn't that the most important thing?
onemli olan tek sey bu.
It's all that matters.
- Önemli olan Avukat Bey bu insanların yapamayacağı şeyler olduğunu sanabilirsin.
The point, Counselor is that you may think there are things that these people are simply incapable of.
Ben sadece senin mutlu olmanı istiyorum. Ve eğer o oğlan seni mutlu ediyorsa, benim için önemli olan tek şey bu.
I just want you to be happy, and if that boy makes you happy, then that's all that matters to me.
Nedir bu kadar önemli olan?
Julia, what is it? What's so important?
Bu en önemli olan da bu.
That's what's most important.
Önemli olan da bu.
That's the point.
Afaaque... sabah olmasına bekleyemediğin bu kadar önemli olan şeyde ne?
Afaaque... what was so important that couldn't wait until morning?
Önemli olan tek şey bu.
This is all that matters.
Önemli olan da bu.
And that's what matters.
Aynı kanı taşıyorsunuz ve önemli olan da bu.
You have the same blood, and that's what counts.
Söylesene, bu kadar önemli olan ne?
So tell me, what's that all about? Hmm?
- Önemli olan da bu. - Amy...
That's all that matters.
O sadece bu akşam için, çünkü annemi incitmek istiyor annem için önemli olan görüntüsünü ve itibarını korumak, özellikle benim itibarımı.
He just bailed on her tonight because he wanted to hurt her, because nothing matters more to my mother... than keeping up appearances, especially mine.
önemli olan bu değil 23
önemli olan 207
önemli olan şey 19
önemli olan da bu 101
olan bu 81
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93
önemli olan 207
önemli olan şey 19
önemli olan da bu 101
olan bu 81
buddy 296
burger 17
butt 27
bu ne 1749
buster 93