Önümüzde tradutor Inglês
2,446 parallel translation
Cidden, önümüzde uzun bir yol var, üstüm başım kusmuk annemi bir kenara bıraksak?
Seriously, we've got a long walk ahead of us, I'm covered in puke, can we just drop the mum stuff?
- Önümüzde Ted var.
Ted is in the way.
Tam önümüzde.
It's right in front of us.
Önümüzde yıllar var Asla yanından ayrılmayacağım ve her gün beraber olacağız
With all the years ahead of us I will never go away and we will be together every day
Önümüzde ki 5 günün hava tahminleri..
Standard forecast for the next 5 days.
Önümüzde yapılacak bir iş kaldı, niçin vazgeçelim?
Why stop when there's only one job left?
Önümüzde duruyor.
He's standing right in front of us.
Önümüzde durduğunun farkındayım, Danny ama sen bir polissin.
I see he's standing right here, Danny, but you're a cop.
# Bethlehem önümüzde #
Bethlehem's in sight
Önümüzde uzun bir yolculuk var.
We've got a long journey ahead of us.
Önümüzde dolu bir gün var.
Got a busy day ahead of us.
Cevaplar önümüzde duruyor.
The answer lies ahead of us.
Çok şaşırmıştık. Çünkü önümüzde, dürüst olmak gerekirse gerçek şeklin biçiminde ve işlevinde bir obje vardı.
We are intrigued, because we have here, frankly, a perversion of the real form and function of this object.
Sanki hâlâ önümüzde gibi.
I feel like he's right here.
Önümüzde de iki tane balık var.
There are two fish in front of us.
Önümüzde iki kapı var.
There are two gates.
Bırakın önümüzde diz çöksün.
Rather let him bend the knee to us.
İskele tarafına kır, iblisi önümüzde tutacağım.
Steer her to port. I'll keep it on the prow.
Önümüzde Erotik Kralın gladyatör dövüşleri var... Barış zamanı şerefine ölümüne dövüşler düzenlenecek.
King has some Erotik gladiator fights... during peacetime honor of dead-General how he hot weather.
Böylece istediğimiz herşeyi yapabilecektik. Önümüzde engeller olmayacaktı.
When we were doing Sgt Pepper, he presented us with a song which I thought was boring.
- 100 metre önümüzde.
- Hundred metres front.
Sadece önümüzde ki 30 gün için tamam mı?
It's just for the next 30 days, okay?
Önümüzde 30 saat sürecek bir yolculuk var.
We have 30 hours of travel before us,
Dolduralım, önümüzde uzun bir yol var.
So why don't we stop? We've got a long trip ahead of us.
Bina, tam önümüzde Aradaki boşluktan geçiyoruz.
Building dead ahead! Thread the needle!
- Ama İmparator Diyarı tam önümüzde.
- But Emperor Land is straight ahead.
Hemen önümüzde!
Just ahead!
Ama ikimiz birlikteyken, önümüzde hiçbir şey duramaz.
But together, there's no stopping us.
Alt kattaydık, önümüzde bir şişe tekila duruyordu, ki gösteriden önce neredeyse hiç tekila içmeyiz, ama o noktada çoktan kafamız güzel olmuştu.
And so we're downstairs, and there's a bottle of tequila sitting down there, which we hardly ever drank before the show, but by that point, we were already, like, fucking wasted.
Olay hemen önümüzde meydana geliyordu, ama yine de gerçek olmamasını diliyordum.
It was happening right in front of us, but I just didn't want it to be true.
- Ve son olarak, Önümüzde ki 50 yıl boyunca bile tuvalet kağıtlarını değiştirmeyi unutsam bile bana kızmayacağına söz veriyor musun?
- And finally, do you accept the fact that I'll probably never, ever in the next 50 years remember to put a new toilet roll on the dispenser?
Ve Anthony, unutma ki önümüzde eğilmeyen başları tek tek keseriz.
And, Anthony, remember - - we cut off the heads of those that don't bow.
Evet havuçlar, önümüzde büyük bir maç var.
Right, carrots, we've got a big game coming up.
Önümüzde sadece kırıntılar kaldı.
We down to breadcrumbs here.
Önümüzde koca bir yolculuk var.
We have a large journey ahead.
Önümüzde birkaç seçenek var gibi görünüyor.
There appears to be some choices.
Ciddi olmak için önümüzde uzun yıllar var.
We have all our lives to be serious.
Kros bitti ve tırtıl gibi kazağımı önümüzde ki yeni seçenekler için yeniden tasarlıyorum.
Well, cross-country is over, and like a caterpillar, I've shed my sweatshirt to emerge reborn for the next challenge that lies ahead.
Önümüzde duran davayla ilgilenmemiz yardımcı olur muydu?
Would it help if we turned to the case in front of us?
Önümüzde uzun bir gün var.
We've got a long day ahead of us.
Önümüzde sadece bir adım var.
One step ahead of you.
Peki, şimdi birkaç seçenek var önümüzde.
Okay, I have several options here.
Önümüzde uzun bir yol var. Bu yüzden çok da fazla kalamayacağız.
We have a long drive ahead of us, couldn't stay long anyways.
Burada Brooklyn Köprüsü var. Manhattan'ın merkezi... ve önümüzde de bir açık hava barı var.
Here we have Brooklyn Bridge, downtown Manhattan, and right in front of us, an outdoor bar.
Bizim önümüzde açman büyük bir olay olmaz o zaman.
What it is or who it's from. Then what's the big deal about opening it in front of us?
İlerlerken önümüzde hiçbirşeyin durmasını istemiyorum.
I don't want anything to stand in the way of us moving forward.
Ve bunca zaman cevap tam önümüzde duruyormuş. "Testislerinizi kontrol edin" mi?
And the answer's been right in front of us the whole time.
Önümüzde dönüşmese bari.
- He better not wolf out on us.
Devam et. Artık yol önümüzde.
Go on. that's the way ahead now.
- Hemen önümüzde!
She's right there!
Tofu Kardeşliği. Küçüğüm, önümüzde uzun bir yol var!
Junior, we're going to have a long road ahead of us.