English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ I ] / Istıyoruz

Istıyoruz tradutor Inglês

918 parallel translation
Seni şaşırtmak için biraz karıştırıyoruz.
Now we'll shuffle them just a little bit, just to confuse you.
St. Cloud Otelinde kalıyoruz.
We're staying at the St. Cloud Hotel.
Üç yıl. Şimdi 30 dakikaya sıkıştırmaya çalışıyoruz.
Three years to crowd now into 30 short minutes.
Şaraba karıştırıyoruz, o zaman fark edilmiyor.
We put it in wine because it's less noticeable.
Her müşterimize yaptığımız gibi sigortayı 30 gün uzatmıştık ama maalesef daha fazla uzatamıyoruz.
As I was saying, we'd hate to see the policies lapse. Of course, we give them 30 days. That's all we're allowed to give.
O ofisi Willi ile üç yıldır çalıştırıyoruz.
Willi and I have run that office for three years.
Yeni St Mary's'in burada inşa edilmesini planlıyoruz.
That's where we intended our new St. Mary's.
Bir şeyler atıştırıyoruz.
We're going to have supper.
En sonunda resmi olarak tanıştırılıyoruz.
This must be, at long last, our formal introduction.
Neden her şeyi karıştırmıyoruz
Why don't we get the stuff together
Birbirimizden sıkılmıştık ama şimdi her şeye yeniden başlıyoruz... yeniden!
We grew tired ofeach other, andyet everything is new... newI
Umarım proğramınızı karıştırmıyoruz...
I hope we're not disrupting your schedule...
Bunu nasıl çalıştırıyoruz?
How'd we get on to this?
Ön cama St. Christopher madalyası asıyoruz.
We hang a St. Christopher medal on the windshield.
Onu çalıştırmıyoruz, bize yardımcı oluyor.
She's not employed. She helps me.
Will, sen ve ben, kısa süredir iş yapıyoruz sıcak bir yaz boyunca. At eti oyunuyla başlamıştık, hatırlıyor musun?
Will, you and me, we been in business only a little while... just one hot summer.
Bir şeyler atıştırmaya çalışıyoruz.
We're trying to eat.
Biz kız çalıştırıyoruz.
It's our job.
Uzun zamandır bir şeyler atıştırmıyoruz.
No snacks for a long time now
Aslında beraber çalıştırıyoruz.
We run it together, though.
Çocuğa bakan teyzeyi arıyoruz sanmıştım.
I thought we were looking for the aunt who's taking care of the child.
Ben ve karım, yanımızda çalıştıracağımız yeni bir kız arıyoruz.
I'll tell you what, the wife and I are looking for a new girl.
Ve artık çürük elma ile sağlamını karıştırmıyoruz.
And we won't confuse a rotten apple with a good one.
Şey, küçük kız şimdi yatakta uyuyakalmıştır. - Neden bu konuyu tartışıyoruz anlamıyorum.
Well, the little girl is probably asleep already in the bed and I don't know why we're discussing...
- Tamam, çocuklar, alıştırmalar için geç kalıyoruz.
Let's rehearse.
İçiyoruz. Ve bir şeyler atıştırıyoruz.
Picabo a bit.
Bizler bunu şımartıldığımız için mi yapıyoruz? Rahat ve iyi çalışan bir çarka alıştığımız için mi?
Are we going to do this because we're spoiled and used to a comfortable, well-oiled machine?
Biz hayatlarımızı karıştırıyoruz Maily.
We're mixing our lives together, Maily.
Biz yalnızca alıştırma yapıyoruz.
Martha and I are merely exercising.
Sizinle ilgili bulabildiğimiz her şeyi kesip yapıştırıyoruz.
We've been cutting and pasting everything we could find about you.
Artık çalıştıracak daha fazla Alman bulamıyoruz.
We can't get Germans any more, not for real work.
Biz Fransızlar gittikçe daha çok kız çalıştırıyoruz.
And we French are using more and more girls in our work.
Sonra karıştırıcıyı başlatıyoruz.
Then we start up our agitator.
Evet. Madagaskar ve Antiller'den gelen beş değişik tütünle de karıştırıyoruz.
It's mixed with five other tobaccos... which come from Madagascar and the West Indies.
St. Pooves'da biz A.N.T'ye inanıyoruz.
Here at st. pooves, we believe in a.r.t.- -
Siyah militanlarla birlikte mücadele etmek için hukumeti devirmeye çalıştığımız iddialarına karşı biz insanları korumaya calışıyoruz cunku hukumet kendi kendini deviriyor
To deal with the thing of what you call black militants trying to overthrow the government we're trying to save people because the government is overthrowing itself
İkimiz de para kazanıyoruz ama siz benimkine de göz koymuşsunuz, bu işleri biraz karıştırıyor gibi.
We've each got a job to do. You want to do both. That makes complications.
Kafanın karıştığını anlayışla karşılıyoruz, evladım.
We understand your confusion, my child.
Ah, bence nedeni şu, bilirsiniz, karımla ben dün ve dünden önceki gün ne olduğunu anımsamağa çalıştığımızda, şey, hiçbir şeye katılmıyoruz.
Uh, the reason I say that is because, you know, when my wife and I try to remember what happened yesterday or the day before, well, we don't agree on anything.
Dört yüzden fazla kişi çalıştırıyoruz burada ve durumu bize bağlı olan birçok aile var.
We employ over four hundred people, here and as many families depend on us...
Akü ve marş motorunu çalıştırıyoruz.
Hit your battery and your starter.
Neden onu, St-Germain'de yakalıyoruz?
Colonel we can't snatch him in Saint Germain de Pres!
Alfa'dan bazı şeyler öğrenmeye çalıştığımız birtakım deneyler yapıyoruz.
Well we are concentrating on certain experiments, Trying to learn certain things from Alpha,
Tehlikeli bir düşmanla uğraşıyoruz, St. Clare.
We`re dealing with a dangerous adversary, St. Clare.
Çalıştığımız işyerlerinde, endüstrilerde, okullarda erkeklerle aynı işi yaparak, onların aldıklarının üçte biri maaş alıyoruz.
In the workplaces where we're admitted, industries and schools, we get one-third of the wages men get for the same work.
Eskiden 100 metre arkaya koşup geri geliyorduk... ama şimdi kapıyı açıyoruz ve... genelde çalıştığı gibi çalışmıyor.
Used to have to do the 100 yards through there and back again, but now we can just sort of open it and... it isn't working as well as it usually does. Ha!
Polisin yaptığı açıklamaya göre yabancı yapımı olan bu silahların çeteler tarafından yaygın olarak kullanıldığı ortaya çıkmıştır. Şimdi muhabirimiz Seymour Scoop'a bağlanıyoruz.
Police now officially state that the new weapon of devious foreign manufacture, known as the splurge gun, is now being widely used by the mobster gangs.
Ortalık sakin bugün, neden gidip biraz atıştırmıyoruz?
Things are kind of slow. What would you say to a burger and fries?
Yani çalıştırıyoruz.
That's a yes.
Houston, kamerayı çalıştırıyoruz.
Houston, we're activating the camera.
Ve karşılığında onun işletmelerini çalıştırıyoruz.
And in return, we run his businesses.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]