Acayip tradutor Espanhol
8,950 parallel translation
Burada her şey bir acayip.
Las cosas aquí son todas psicodélicas.
Burası acayip komik.
Este sitio es superdivertido.
Fordham Hukuk Fakültesi'ndekiler acayip ot içiyor Allahtan.
Gracias a Dios los estudiantes de derecho fuman mucha hierba.
Buraya gelirken acayip sohbet ettik.
Sí, sí, tuvimos una agradable charla de camino hacia aquí.
- Acayip karanlık.
- Oscuro de demonios.
Bovling kupasıydı o, acayip bovling oynar.
Un trofeo de bolos. Ella juega de maravilla.
Sekiz saat boyunca acayip rahatsızlanacaksın o yüzden yüzde bin emin olman gerek.
Te sentirás como la mierda por unas ocho horas, así que debes estar 1000 por ciento segura.
Bağımlılar işte, acayip sinsisiniz.
¡ Adictos! Son muy taimados.
Acayip bir temizleme oranın var.
Ha resuelto muchos casos.
Acayip beğeneceğin iki çıtır var elimde.
Ya ves, tengo dos chicas atractivas que te van a encantar.
- Bu işler bir acayip.
- Es una locura.
O ölene kadar her şeyin acayip romantik olduğuna eminim.
Estoy seguro que fue todo muy romántico... hasta que ella acabó muerta.
Birlikte tuhaf, ölümcül ve acayip olan şeylerle mücadele ediyoruz.
Y juntos, exploramos lo extraño y lo mortal.
Ne acayip bir yer burası?
¿ Qué tipo de lugar maníaco es este?
Birazı bile acayip kafa yapar.
Un poco de depresivo y mucho de enervante.
Ayrıca Bay Bighetti'nin acayip buluşuna siz hariç şehirdeki hiçbir yatırımcı aldırmadı çünkü sapıkça bir şeydi.
Y como tal creación grotesco, del Sr. Bighetti fue pasado por alto por todos los inversores en esta ciudad, excepto usted, porque era pervertida.
Acayip iyi.
Eso es demasiado bueno.
Onu yakaladığımda bu acayip kostümü giyiyordu.
Vestía este extraño atuendo cuando lo atrapé.
Şu an acayip derecede azdım... Affedersiniz.
Estoy tan caliente ahor... Lo...
- Acayip garip bir rüya.
- Un sueño muy, muy extraño.
- Acayip ciddiyim.
- ¿ Hablas en serio? - ¡ Hablo muy en serio!
Bu konuların uzmanı değilim ama çok acayip bir şeyler olduğu aşikar... Bir gelişme var mı John?
No soy experto en materia legal, pero pienso que está bastante claro que algo ridículo...
Bakın, olay şu aslında, bu küçük şeyler sadece şu bölgede yaşıyorlar. Bir tanesini bile karada görmek acayip nadir bir durum.
La cosa es... a estos pequeños solo se los encuentra... en este área aquí, ver uno en tierra... es increíblemente raro.
Hem de acayip.
Estoy tan caliente.
- Acayip güzelmiş.
Ella es astuta hella.
Acayip korkunçtu millet.
Era tan temible, chicos.
Dostum, acayip şahane görünüyorsun.
Luces malditamente fantástica.
Ayrıca acayip kazançlı.
Además, es muy lucrativo.
Acayip doydum! Gece boyu dans ederiz. Sonra tahmin et ne var?
Bailaremos toda la noche, y luego, bing, adivinen que...
Senin şu korkutma yöntemi acayip işine yarıyor olmalı.
Esta rutina intimidatoria que efectúas casi siempre funciona de maravilla.
Acayip iyidir.
Está brutalmente bueno.
Acayip sıradışı bir şey yok ama önemsiz de olsa bir durum var.
Ahora bien, no hay nada que llame mucho la atención, pero sí hay algo. Aunque podría no ser nada.
Biliyor musun, acayip bir tesadüf ama ben de Simon Poole cinayetini araştırıyorum.
¿ Sabe qué? Es una coincidencia increíble, pero resulta que yo también... busco al asesino de Simon Poole.
- Acayip gerginlik dışında mı?
- ¿ Aparte de la tensión?
İçtiğini öğrenmiş. Acayip hem de.
Bebió Maldito
- O kadar içkiden sonra acayip zeki olmalıydın oysaki.
Y pensar que la bebida permitirá más nítida
Acayip güçlülerdi ve o gözleri kabuslarımda görüyorum hâlâ. Kırmızıydı, parlak kırmızı.
Ellos eran muy fuertes todavía soñar con los ojos Rojo, brillante
- Hava acayip sıcak.
Hace calor aquí afuera.
Parti acayip şatafatlı olacak.
Esta fiesta es superelegante.
Çünkü düşündüm de Rosa Parks'ın bir zamanlar otobüste istediği yerde oturamaması çok acayip değil mi?
Pensaba qué loco es que en una época Rosa Parks no se pudiera sentar en un autobús en el lugar que quería. Y un día me dijo : " No.
Annem acayip batıl inançlı.
Mamá es muy supersticiosa.
Ben acayip batıl inançlı falan değilim.
No soy muy supersticiosa.
Kim acayip batıl inançlı biliyor musunuz?
¿ Saben quién es muy supersticiosa?
Çünkü acayip batıl inançlı.
Porque es muy supersticiosa.
Acayip bir ışık vardı, sarımsı gibi.
Una luz peculiar, muy amarillenta.
Şef Boyardee dünyanın acayip gey bir İranlı olduğunu öğrenmesine nasıl izin veremiyorsa, aynı şekilde işte.
Al igual que el Chef Boyardee no puede dejar que el mundo sepa que en realidad es un persa muy gay.
Niye böyle acayip davranıyorsun?
¿ Por qué actúas tan raro?
Biliyorum, çok acayip.
Lo sé, es una locura.
Çok acayip bir gün geçirdim.
He tenido un día de locos.
Jess acayip ateşli. O çok etkileyici. Seni dinliyor.
Jess es calentorra, ella está super buena, te escucha, no te aparta la mirada y parece como si genuinamente le gustaras, quiero decir, eso es...
Çok acayip.
Es una locura.