English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ A ] / Alış

Alış tradutor Espanhol

117,356 parallel translation
Alışmaya başlamış, laflara bak.
Supongo que solo me estoy acostumbrando.
Alıntı yapıyorum mucizelerin sebebini aramak isteyen, filozof olarak doğa olaylarını sebebini anlamaya çalışan ve onlara ahmaklar gibi baka kalmak istemeyenler kısa sürede dine saygısız ve kafir olarak görülür.
Y cito, "Aquellos que desean buscar la causa de los milagros y entender las cosas de la naturaleza como filósofos, y no mirarlos con asombro como tontos, pronto se consideran heréticos e impíos..."
Genliklerini artırmaya çalışırken şeyin yanıcı doğasını telafi etmeyi ihmal etmişim... "Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyorum."
Y al intentar magnificar su amplitud, descuide compensar la inflamable naturaleza de...
"Sonuç olarak burada ele alınan sorun üstünde çalışırken arkadaşım ve meslektaşım M. Besso'nun sadık yardımını aldım ve çok sayıda değerli önerisi için ona borçluyum."
"En conclusión, quiero decir que al trabajar en el problema aquí tratado, he tenido la leal ayuda de mi amigo y colega, M. Besso, y que estoy en deuda con él por varias sugerencias valiosas".
Ama biliyor musunuz galiba iyice alışıyorum.
¿ Pero sabéis qué? Creo que ya le estoy pillando el truco.
Bir an dünyaya öfkeli bir çocukken bir baktım parmaklıkların arasından geçmeye çalışıp bana yardım edecek bir Dışlanmış yok diye beni tehdit eden biri hâline geldi.
Un minuto es un chico enojado con el mundo y, al siguiente, está empujando su cuerpo contra las rejas, amenazando con que no hay ningún marginado para ayudarme.
O sırada alınmadım çünkü kafam bayağı iyiydi. Beynim düzgün çalışmıyordu, bilmem anlatabildim mi?
En ese momento no me molesté porque iba muy colocada y mi cerebro no funcionaba muy bien, ya sabéis a lo que me refiero.
Belki başarısızlığa alışman gerekiyordur.
Tal vez deberías acostumbrarte al fracaso.
Hatrı sayılır yeteneğin göz önüne alınınca eşit şans tanımış olmamam çok adil.
Bueno, pensé que dado Su considerable talento, Es justo que yo incluso las probabilidades.
Ona ya da çocuğa saygısızlık edenlerin başına işte bu gelir.
Y esto es lo que pasa A cualquiera que alguna vez Desprecia a ella o al niño.
Valizlerimi benim için alır mısın lütfen?
¿ Puedes cogerme esas maletas que hay ahí, por favor?
20 ışık yılı uzağa yolculuk yapacaksan, istediğiniz gidiyoruz bunun sonunda uyumaya yere var emin olmak için, değil mi?
Si vais a viajar 20 años luz, vais a querer aseguraros de que vais a tener un lugar donde dormir al llegar, ¿ no?
Ne kadar can alıcı bir konuşma. Tınısı ve lügati kullanışın kesinlikle olağanüstü.
Qué hermoso discurso. muy sobresalientes.
X kare artı Y kare eksi C X küp eşittir sıfır.
X al cuadrado más Y al cuadrado menos CX al cubo es igual a cero.
Sen neden bahsediyorsun, Albert? Bi - Bir ışık hüzmesinin yanında ilerlediğimi hayal ettim.
Yo solo imaginé que iba montando al lado de un haz de luz.
Giriş sınavımızda matematikte sizden daha yüksek not alan tek öğrenciyle tanışmışsınız bile.
Veo que ha conocido al único estudiante con un puntaje más alto que el suyo en la sección de matemáticas de nuestro examen de ingreso.
New York'ta şehrin dışına açılacak olan kumarhane hakkında bir şey duydun mu?
¿ Has oído algo de un nuevo casino que se traslada al norte de Nueva York?
- Şu an belirsiz. Ama kumarhaneci arkadaşım Donald Thayer'dan şehrin dışını yapılandırmaya gideceklerini duydum.
No se sabe a qué pueblo será, pero supe que el dueño del casino, Donald Thayer se prepara para comenzar a construir al norte del estado.
Her tavsiyesini dikkate alır mısın?
¿ Y haces caso a todas sus sugerencias?
Naira dışı birimlere yüklenirsek zamanlamasını değiştirebiliriz.
Pero si asumimos una postura hostil frente al naira, el tiempo depende de nosotros.
Hikayenin gazetelere nasıl sızdığını nasıl tam da savcılığı harekete geçirecek kadar bilgi içerdiğini.
¿ Cómo se publicó la historia? Si el artículo tenía datos para derrotar al fiscal del distrito.
Çok şık bir akşam yemeği konuğu.
Y ahora nos traes al señor Besso.
Giriş sınavına alınabilmek için dilekçe verdim.
Quisiera hacer el examen de admisión.
Sırf erkekliğinden dolayı senin anında gördüğün saygının zerresini görmek için!
Para tener una onza del respeto que tu recibes al instante - por virtud de tu hombría.
Bilmiyorum. Belki de omzumdan tutman, kulağıma şöyle harbiden seksi bir şeyler fısıldaman gerekiyordu.
Tal vez debiste tomarme por los hombros y susurrarme algo sexi al oà ­ do.
Günde 1.000 kez eski karısının Instagram'ına bakan bir adamın söylediklerine gel.
Habla el tipo que mira el Instagram de su exesposa como mil veces al dà ­ a.
İnsanların önünde bana saygısızlık ettiniz.
Públicamente me faltó al respeto,
Bize Bay Besso'yu getirdin. Çok şık bir akşam yemeği konuğu.
Nos trajiste al señor Besso, un compañero de mesa encantador.
Onu alır mısın anne?
¿ Te importaría, mamá?
Bir ışık hüzmesinin yanında gitmeyi ilk hayal ettiğimden beri beni rahatsız ediyordu :
Desde que me imaginé ir montando al lado de un haz de luz, ha estado molestándome.
Kulübe gece yarısı çiftlerin evine gitmesiyle yalnızların kusmaya başlaması arası bir saatte gideceğiz.
llegamos al club a medianoche, después de que las parejas se hayan ido, pero antes de que los solteros empiecen a potar.
2 hafta önce çöp kovamızda yakınlardaki bir kuyumcudan alınmış buruşuk, gizemli bir alışveriş çantası buldum.
- Graham, esto no es... - ¿ En serio? - un viaje de negocios.
Bu kuvvet iki kütlenin yapısıyla doğru orantılı ve merkezleri arasındaki...
una fuerza directamente proporcional al producto de dos masas e inversamente proporcional...
Bu rafların hepsi dört litrelik sıvı alır.
Cada repisatiene una capacidad de cuatro litros.
Annesi uyuşturucu bağımlısıydı. Babası tembelin tekiydi. Kendisi de zihinsel engelliydi.
Su madre era una adicta al crack, su padre era un vago y él tenía retraso en su desarrollo.
Hayal kırıklığına uğramakta haklısınız efendim.
Tiene toda la razón al estar decepcionado, señor.
Yerel yetkililer, Harry Connick Junior'ın evine yapılan şok edici dron saldırısı için teröristleri suçluyor.
La policía local culpa al grupo terrorista del impactante ataque con un dron a la casa de Harry Connick Jr.
Koridorun hemen aşağısında.
Al final del pasillo.
Belli ki sonunda da bunu başarmış.
Parece que al fin lo logró. Lo siento.
Oh, bütün mesele bu muydu yani? Kendini hafife alınmış hissediyorsun.
Te sientes irrespetado.
Biliyor musun, şuradaki Gizli Tarihler'e kendini alıştırmaya odaklanmalısın.
Sabes, sería bueno que te familiarizaras con toda la historia secreta ahí.
Pekala, Moll Dyer'in varlığına dair tek delilimiz Thomas Taylor adlı bir gemi kaptanı tarafından zabta alınmış yerel bir göçmen kaydı.
La única evidencia que tenemos de que Moll Dyer existió es de un registro de inmigración archivado por un capitán llamado Thomas Taylor.
Aynı etkinin, yıldız ışıkları Güneş'in yanından geçerken de olduğuna inanıyorum ama bu teori ancak Güneş tutulması sırasında doğrulanabilir.
Extraordinario. Yo creo que este mismo efecto ocurre cuando la luz de las estrellas pasa junto al Sol. Pero la única manera de poder confirmar esta teoría es durante
"Büyük Bertha" yı önümüzdeki hafta Reichstag'a sunacağım. Böyle bir silah için şık bir isim.
Presentaré a "La Gran Bertha" al Reichstag la próxima semana.
Akrabalarımın çabalarını desteklememde bir yanlış görecek kimseyi düşünemiyorum.
¿ Acompañar al profesor Einstein en una misión tan pública?
- Silahlar ateşlenmiş, mahkumlar müdürü rehin almış, sizse otoparkta parti mi veriyorsunuz?
- Hubo disparos, las reclusas secuestraron al alcaide, ¿ y ustedes hacen una puta fiesta en el estacionamiento? Por Dios, Ricky.
Denizler Altında 2.000 Vajina saçmalığıyla Poussey'in anısına saygısızlık etmeyeceğim.
No pienso faltarle al respeto a Poussey con una mierda de almejas vaginales.
Gardiyana kurşun sıktığın için bile mi?
¿ Ni siquiera por dispararle al guardia?
Doktor Velasco'ya söyleyin, bu üçüncü arayışım.
Dígale al Dr. Velasco que esta es la tercera vez que llamo.
Suzanne yorulana kadar onları bırakırsanız yarım Twix, o üşütüğü sekizde yatırırsanız diğer yarısını alırsınız.
Tendrán medio chocolate si los dejan aquí hasta que Suzanne se canse, y otra mitad si logran que la loca se duerma a las 8 : 00.
- Sıçarım!
- ¡ Al carajo!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]