Anlıyorsun ya tradutor Espanhol
400 parallel translation
Anlıyorsun ya, onu senden daha iyi tanıyorum.
Verá, lo conozco mejor que Ud.
Sana bunu söylemeyi istemezdim ama artık söylemek zorundayım, anlıyorsun ya.
No quería decirte esto pero ahora tengo que hacerlo.
Evet, anlıyorsun ya, hepsini tek başıma başardım.
Pues fui yo, y sin ayuda alguna.
Anlıyorsun ya güvende değilsin, tatlım.
¿ Sabes? No estás segura, querida.
İlaç niyetine elbette, anlıyorsun ya.
Es para fines medicinales, por supuesto.
Anlıyorsun ya, Jeff, bana bir şey borçlusun.
Hay algo que me debe.
Anlıyorsun ya, Sally...
Mira, Sally...
Yine de, bu şekilde... Anlıyorsun ya?
Así, en cambio... ¿ Ves?
Anlıyorsun ya, ona yardım etsen Afrika'da ikimizin birlikte olması çok daha kolay olurdu.
Si colaboraras con él..., nos sería mucho más fácil vernos en África.
Hiç yanlış istemiyorum, anlıyorsun ya?
No quiero errores, ¿ ves?
Anlıyorsun ya? Kabaca azarlanma mesela.
Ya sabe, un vulgar griterío.
Yani anlıyorsun ya...
Así que, ya ves...
İş aksarsa bana bağırma, anlıyorsun ya?
No me eches la bronca si no está hecho, ¿ vale?
Tommy Tyler, Tee Tee, anlıyorsun ya?
Tommy Tyler, Tee Tee, ¿ entiendes?
Bu yüzden kimin benden para aşırdığını bulmak zorundayım, anlıyorsun ya?
Así que tengo que averiguar quién me está robando, ¿ entiendes?
O, benim olamadığım her şeydi, anlıyorsun ya?
Él era todo lo que yo no era.
Kullanmamı o istedi, anlıyorsun ya?
Él quería que lo hiciera, ¿ entiendes?
Charlie gibiydi. Anlıyorsun ya?
Era como Charlie, ¿ entiendes?
Anlıyorsun ya, böyle saygıdeğer bir adamdır.
Entiéndelo, un hombre así es una bendición..
Anlıyorsun ya...
Vd. ve.
Anlıyorsun ya, hatalarından ders aldı.
Pero usted ve... él aprende de sus errores.
Anlıyorsun ya Tony, artık umurumda değilsin.
Verás, Tony, nada me importa ya.
- Oradaydım ama burada ufak bir işim vardı, sonra da Lidman. Anlıyorsun ya.
- Sí, estaba, pero he venido al homenaje a Lidman.
Orada onun yüksek tabaka dostlarıyla tanışacağım. Anlıyorsun ya.
Allí voy a conocer a sus amigos importantes.
Daha çok çiçek, daha fazla elmaların oluşması anlamına geliyor, anlıyorsun ya.
Son flores, manzanas suplementarias. Se añaden. ¿ Lo entiendes?
- Anlıyorsun ya?
- ¿ Entiendes lo que quiero decir?
Anlıyorsun ya Dolly, ben hep parayı, tabirimi bağışla, gübreye benzetirim.
Siempre he pensado que el dinero, y perdona la expresión, es como el estiércol.
Bir şekilde önemli, anlıyorsun ya.
Es más importante de lo que crees.
Beni adamı Bree'ye pas etmem için kandırıyor. Anlıyorsun ya, böylece Bree'nin canı yanacaktı.
E hizo que yo se lo pasara a Bree... para que le hicieran daño.
Yarın için çok şey var bundan ne anlıyorsun Watson?
Mañana ya veremos, pero esta noche...
Ne demek istediğimi anlıyorsun işte.
Bueno, ya me entiendes.
- Beni anlıyorsun.
- Ya me has entendido.
- Evet. Ne demek, anlıyorsun.
- Ya sabes lo que eso significa :
Demek istediğimi anlıyorsun sanırım.
Ya me entiendes.
Bu onu birkaç kez üzmüş olmamı telafi edecektir. Anlıyorsun değil mi?
Eso va a compensar... por las veces que lo decepcioné, ya sabes.
Öyleyse beni anlıyorsun.
Entonces ya me entiende.
Şimdi niçin peşine düştüklerini ve niçin öldürdüklerini anlıyorsun..
Ya sabe porque los hombres lo buscan y matan por ello.
Demek istediğimi anlıyorsun.
Ya me entiendes.
Anlıyorsun ya?
¿ Lo ves? Realmente sé mucho sobre ti.
Demek istediğimi anlıyorsun.
Ya sabes a qué me refiero.
Denediğinde ne kadar zor olduğunu anlıyorsun.
Ya sabes lo difícil que es cuando lo intentas. ¿ Has esquiado alguna vez?
Anlıyorsun, elbette. Yeni değişiklikle beraber daha sıkı çalışma bekliyoruz.
Ya entiende, por supuesto, que con la nueva enmienda a la ley... tenemos que esperarnos que nos exijan trabajar mucho.
Maggott, espriden anlıyorsun.
Vaya, Maggott, ya veo que tiene sentido del humor.
Ve sakın başarısız olayım deme. Anlıyorsun değil mi?
No falles en esta misión ya que afectaría a mi prestigio.
- Demek istediğimi anlıyorsun. - Bir adam vardı, kapıya dahi gelmemişti.
- Tuve uno que ni me abrió.
Anlıyorsun, ya?
¿ Lo entiendes? Spock llegará enseguida...
Anlıyorsun değil mi?
Ya sabes lo que quiero decir.
Beni anlıyorsun, değil mi?
Tú ya me entiendes, ¿ no?
Öyleyse sana burada artık ihtiyaç olmadığını da anlıyorsun. Ya da askerlere.
Ya no te necesitamos y tampoco a los soldados.
Bunu niye yaptığımı anlıyorsun.
¿ Sabes por qué lo hago? , ya sabes.
Bu herif, anlıyorsun, doğru değil.
Este chico, ya sabes, no está bien.