Babalar tradutor Espanhol
5,379 parallel translation
Peki babalarına ne oldu?
¿ Y qué pasó con su padre?
İnsanların anne babaları ölüyor lan.
Se mueren nuestros padres, carajo.
Knick'i şehir dışına, yani para babalarının gittiği yere taşımak.
Llevar el Knick al norte donde todo el dinero se ha ido.
Para babaları şehir dışına taşınıyor.
El dinero sabio se va al norte.
Tom Cleary'nin, senin tabirinle para babalarını takip etmesine engel olabilecek hiçbir şey yoktur.
No hay nada que detenga a Tom Cleary para seguir el dinero sabio, como le dices.
Burası çoğumuz için çok özel bir yer babalarımızdan, büyük babalarımızdan bize kaldı.
El Foragers es un sitio muy especial para muchos de nosotros. Un sitio construido por nuestros padres y abuelos, al cual nos traían.
Onları yeni anne babalarına vermek için kaçırıyorlar.
Los roban y los dan en adopción a otros padres.
Duyduğumuza göre öz anne ve babalar kararlarını son anda değiştirebiliyormuş.
- No. Es que- - nos enteramos de que algunos padres biológicos... cambian de parecer a último momento.
Hint güreşi, babalar ve oğullarının yaptığı gibi.
Peleando, como hacen padres e hijos.
Kalp krizi de olsa, hapishane de olsa eğer bize yalan söylemeyi bırakmazsan bir daha babalarını göremeyecekler.
Sí, bueno, bien sea un infarto o prisión, si no dejas de mentirnos, jamás verán a su padre de nuevo.
Tembel piçler, aynı değersiz babaları gibi.
Bastardos vagos, igual que su inutil padre.
bütün anne babalar gitti ama.
Todos los padres han venido.
Çocuklar parkta oynuyorlar ve ben diğer babaları aydınlatıyorum.
Los niños están jugando en el parque y estoy avisando a los otros padres.
Babalar ve oğullar arasında bir hegemonya vardır.
Ya sabes, padres e hijos, hay una gran cantidad de poder entre ellos.
- Bugün babalar günü mü?
- Es para el día del Padre.
Tüm çocuklar anne babalarının hata yapabileceğini, kusursuz olmadığını bilmeli.
Todos los niños deben aprender que los padres son falibles, no perfectos.
Geceleri ayakta durup, babalarının hapse girmelerini görmenin onları ne kadar üzeceğini düşünüyorum.
Me quedo despierto por la noche pensando lo mucho que les destrozaría, viendo cómo capturan a su padre.
- Babaların babası anlamına geliyor.
Significa "el padre de los padres".
Babalar, kızlar, anneler, oğullar buraya gelin ve mumyalanmış Steven Tyler'dan geriye kalanları görün.
padres, hijas, madres, e hijos, Walk This Way y ver los restos de Steven Tyler momificados!
Babalar Gününde sana kül tablasi da alirim belki de.
Quizá te haga un cenicero para el Día del Padre.
Oğullarımızın, kardeşlerimizin, babalarımızın birçoğunu öldürdü.
Mato a muchos de nuestros hijos hermanos, padres.
Yani namları benden önde mi gidecek babalarından?
Otro descubrirá y navegará por el mar que no tiene mareas.
Babaların kalbi... her zaman istediklerini değil daha çok mecbur olduklarını yaparlar.
Que la cabeza de un padre no siempre está fría, pero a menudo puede estar indefensa.
Babaları babam.
Mi padre es el padre.
Babalar bunu yapmaz.
Eso no es lo que un padre hace.
Analar ve babalar, çocuklarını ön planda tutmak ve gereken fedakârlığı yapabilmek için çocuklarını daha çok sevmelidir.
Madres y padres tenemos que querer a nuestros hijos... y hacer sacrificios y tenerlos como prioridad.
Onların kocaları ve babaları bizim babamızı öldürdü.
Cuyos padres, esposos e hijos asesinaron a nuestro papá.
Anne babaları nerede?
¿ Esos son tu mamá y tu papá?
Babaları Spencer'da kaldı.
Su padre está con los Spencers.
Çocuklara babaları için geri döneceğimi söyledim.
Dije que regresaría por su padre pero sólo son unos niños.
Şu an babalarımız Beyaz Saray'dalar ve bizi kurtarabilmek için ne gerekiyorsa yapıyorlar.
En este momento, nuestros padres están en la Casa Blanca y van a hacer lo que tengan que hacer para sacarnos de aquí.
- Babalarımız farklı.
Tenemos diferentes padres.
Altı hafta babalarıyla olmalarından ve babalarının onlara dünyanın bir bölümünü göstermesindense, annelerinin eve dönmesini beklemelerinin daha iyi olduğunu söyleyemezsin.
No hay buen argumento que diga que esperar a que su madre regrese a casa del trabajo es mejor para ellos que estar con su padre por seis semanas y permitirle que les enseñe un pedacito de mundo.
Siz çocuklar... zengin babalarınızdan mı geçiniyorsunuz?
¡ Así que todos ustedes sólo malgastais las riquezas de vuestros padres?
Manny, Fanny ve babaları Shaad Ali onları dinlemek istiyor. Sweeta filminden şarkıcı Adnan Sami var.
Manny y Fanny y su papá Shaad Ali quieren oir a Adnan Sami cantar esta canción de la película Sweeta,
Hey, kızlar babalarını çatıdan aşağıya iterler.
¿ Cómo llamas a una chica india que empuja a su padre desde el tejado?
Ayrıca vaftiz babaların yapması gereken tek şey, bu ufaklığı kucaklamak olacak.
Además, todo lo que un padrino tiene que hacer es levantar un poco la grasa de su espalda.
"Ve babalar ve annelerdir."
"Y padres y madres".
Yani anne ve babaları genç yaşta ölmüşler.
Me refiero a que sus padres murieron jóvenes.
Çocuklar artık babalarının dönmesi için yalvarmaz olunca neyi hayal ederler bilir misin?
¿ Sabes lo que sueñan los huérfanos cuando dejan de desear que sus padres vuelvan?
Babalarının günahları oğullarına yüklenmemeli.
Los pecados del padre no recaen sobre los hijos.
Altın çağıma girmek üzereydim ; Clooney yaşlarıma. Duygusal açıdan soğuk davrandığım için babasıyla sorun yaşamış kızlara babalarını hatırlatmakla kalmayacak aynen babaları gibi görünecektim!
Estaba a punto de entrar en mis años dorados, mis años de Clooney, mis años de problemas con papi, donde no solo les recuerdo a las chicas locas a sus papás porque soy emocionalmente distante.
Duygusal açıdan soğuk davrandığım için babasıyla sorun yaşamış kızlara babalarını hatırlatmakla kalmayacak aynen babaları gibi görünecektim!
Mi padre cuestiona años, Donde no solo le recuerdo a las chicas los problemas con sus padres. Porque estoy emocionalmente distante.
Babalar gününde sağlam bir hediye alsan iyi olur.
Más vale que me hagas un regalo del día del padre del carajo.
Çünkü babalar ve oğullar benim olayım.
Porque soy todo acerca de padres e hijos, ¿ si?
- Anne ve babaları nasıl?
¿ Cómo están mamá y papá?
Elspeth dediğim dedik babalarından kurtulmak için aşığı ile kaçtı.
Elspeth se fugó para alejarse de su padre dominante.
Charlotte'un babalarına bakmasını istedi böylece sevgilisi ile evlenebilirdi.
Quería que Charlotte cuidara al padre para poder casarse con él.
Daha sonra babaları hastaneye yatınca sevgilisi ile kaçtı ve bizi bu durumda bıraktı.
Cuando el padre fue hospitalizado ella huyó con su amante y nos abandonó.
Çocuklar ile anne-babalar, çoğunlukla.
Generalmente, padres con hijos.
Ama sendika için çalışırken babalarıyla biraz uğraştığım olmuştu.
Sin embargo, tuve algunos negocios con su padre... cuando yo trabajaba para el sindicato.