Babalık tradutor Espanhol
2,831 parallel translation
Sana şu kadarını söyleyeyim, onun babalık yapmaya hiç niyeti yok.
Solo digo que no tenía ningún interés en ser padre.
Sana babalık yapmaya niyeti yokmuş.
Ningún interés en ser tu padre.
Ama ben bu çocuğa, Glen'in asla olamayacağı kadar iyi babalık ettim.
¡ Pero yo fui más padre de ese hijo de lo que Glen supo ser alguna vez!
Chris ile bu annelik-babalık işinin altından kalkabilecek misiniz?
¿ Tú y Chris están preparados para esto de ser padres?
Babalık testinin sonucu geldi.
Los test de paternidad llegaron.
Orale, babalık.
Orale, homes.
Parçaladığın şu babalık testini buldum.
He encontrado el test de paternidad... El cual rompiste en pedazos.
Babalık testi bana bir parçanın hâlâ vermesi gereken bir kararı olduğunu düşündüğünü gösterdi.
El test de paternidad me enseño esta parte de tu pensamiento que aun podrias tener una eleccion para hacer.
Bu yeni geldi. Duyduğumuza göre B. Hangi babanın üç ettiğini Öğrenmek için babalık testi yapmış.
Hemos oído que B. se hizo un test de paternidad para averiguar con que papi son tres.
Beatrice babalık testiyle ilgili haberi gönderenmiş, Louis.
Beatrice envió la bomba sobre el test de paternidad Louis.
Diyor ki ; "Sikmişim seni babalık"
Dice : "¡ Jódete, viejo!"
Lütfen bana babalık hakkında vaaz verme.
Por favor, no me dé lecciones de cómo ser padre.
Aklından saçma sapan her ne babalık duyguları geçiyorsa kendine sakla.
Cualquiera sea la basura paternal que estás pensando, guárdatelo.
Kadınları ve çocukları dövmeye senin zamanında babalık mı deniyor?
Pegarle a mujeres y niños... ¿ ahora eso se llama paternidad?
Beni düşündüğün için teşekkür ederim ama babalık vazifesi için ailemle daha çok zaman geçirmek istiyorum.
Agradezco que pensarán en mí, voy a tomar un receso para ayudar con la bebé. para pasar más timepo cin mi familía.
Ayrıca yokluğunu hissettiğimin ve Sonja'ya çok güzel üvey babalık yaptığının farkındayım.
También me he dado cuenta de la gran presencia que tienes... y de lo buen padrastro que eres con Sonya.
Evde babalık yapmak için ilk kaldığımda kişiliğimi kaybetmiştim.
Ya sabes, cuando me convertí por primera vez en padre en casa, Perdí mi identidad.
Evet, Devon evde kalıp babalık yapma işinde gerçekten çok iyi.
Si, Devon esta acostumbrandose a esto de cuidar al bebe en casa.
Annen ve ben boşandık.., .. ama asla sana babalık yapmaktan vazgeçmedim.
Tu madre y yo nos divorciamos, pero nunca dejé de ser tu padre.
Tanrı bir çocuğa babalık edip ortadan kayboluyor.
Dios tiene un hijo y luego desaparece.
Hayır diyebilirdiniz. Bu çocuklar babalık görevimi yapamadığım için sokaktaydılar.
Fue a tomar unas copas con sus agentes, y llevó un arma cargada a un bar lleno de gente, y se metió en un altercado con un cliente.
Bana babalık ettiğini hatırlatmanı istemiyorum. Git!
Prefiero no recordar que tú me engendraste. ¡ Vete!
Babalık.
Hey, Abu.
Bir baba olarak ona sahip olmak kesinlikle faydalı değildi, babalık.
Tenerlo como padre no fue exactamente un beneficio, Abuelo.
Bak bana babalık yapan sendin.
Mira, tú fuiste mi padre.
Özür dilerim, babalık.
Lo siento, abuelo.
Tamam, senin için her şeyi yaparım, babalık.
Bien, abuelo, lo que sea por ti.
Biliyorsun babalık, bu kadar erken gitmen gerekmiyor.
Abuelo, ya sabes que no tienes que irte tan pronto.
Sanırım, babalık.
Creo que sí, abuelo.
Bununla ne yapmamı istiyorsun, babalık?
Y, ¿ qué quieres que haga con eso, abuelo?
Haklısın, babalık.
Claro, abuelo.
Teşekkürler, babalık.
Gracias, abuelo.
Callaghan ve Braddock'a gelince bugün gördüklerim doğrultusunda sizlere bir babalık yaparak, onları takımdan ayırmıyorum ve vermiş olduğum kararı da geri alıyorum.
Respecto a Callaghan y Braddock, basado en lo que he visto hoy, haré una apelación personal al Jefe para revertir su decisión de separarlos.
Evliliğimizi sonlandıracağız, bu evi satacağız ve çocuklarımıza babalık yapmana izin vereceğim çünkü iyi bir baba olduğunu düşünüyorum.
Y vamos a terminar con este matrimonio y vamos a vender esta casa y dejaré que seas un padre para nuestros hijos porque resulta que pienso que eres uno bueno.
Evet, Babalık iznine ayrılacağımı saymazsak
Sí, excepto que voy a estar de baja por paternidad.
Dostum, Tüm babalık iznini alan son kişi Frank'ti.
Colega, el último tío que cogió su baja por paternidad fue Frank.
Bana istersen deli de. Ama Babalık iznimi sabırsızlıkla bekliyorum.
Llámame loco, pero estoy ilusionado con mi baja por paternidad.
Babalık testi yaptırdın mı?
¿ Te hiciste la prueba de paternidad?
- Babalık testi.
Prueba de paternidad.
- Çok heyecanlı görünüyorsun. Babalık testi yaptırıp emin olabilirsin.
Te ves tan emocionado y si hicieras la prueba de paternidad, lo sabrías.
Babalık testini yaptırdım.
Hice la prueba de paternidad.
- Babalık, hayatını değiştirecek.
- Por favor no la llames así.
Kansas City olayı için anlaştık mı? Altın kitaplar gibi, babalık.
Así que, ¿ esto nos lleva a Kansas? Nos lleva a Libros Dorados, Abuelito.
Ona göre, Noel Babalık ruhani bir şeydi. Millet!
Para él, Santa es algo espiritual. ¡ Todo el mundo!
Bu işe girerken babalık testinin onun babasının sen olduğunu kanıtlayabileceğini biliyordun.
Sabias cuando empezamos que la prueba de paternidad,... podría probar que eras el padre.
İşte bu yüzden John Gielgud bana gerçek babamdan daha çok babalık yapmıştır.
Y es por eso que John Gielgud es más un padre para mí que mi propio padre.
Sonra aniden, bu babalık işimi elimden almaya başladı.
Y de pronto, este papá.. ¿ empieza a quiterme el negocio?
- Evet. Ona babalık yapmıştı diyebiliriz.
Even fue como un padre para ella.
Sana babalık etmektense Avcı olmayı seçti!
¡ Él prefirió su trabajo en lugar de criarte!
İlkönce düşünmen gereken 18 harika babalık yılın var önünde.
Tienes 18 increíbles años de crianza de los que preocuparte primero.
Sağol, babalık.
Gracias, Pop.