Bilirsin ya tradutor Espanhol
12,422 parallel translation
Um, bilirsin Yani ciddi, o, ah, O bir acil hava yolu gerekli.
Tan severamente que, um, ya sabes, uh, que necesitaba una vía aérea de emergencia.
Bilirsin ya.
Bueno, ya sabe.
Bak Jimmy, şu konuda hiç iyi olamadım, bilirsin ya işte.
Mira Jimmy, sé que nunca he sido del todo bueno en... ya sabes...
Bilirsin ya, çok yorucuydu.
La monotonía, ya sabes.
'Bir el oynadım. Numaraları kesip yapıştırdığın şeyleri bilirsin.'
Tengo uno de esos acuerdos, ya sabe, ¿ en los que haces recortes y clavas las cifras?
'Bilirsin ve...'
- Ya veo. Sabe y...
Bir şeyi yok. Onu bilirsin.
Está bien, ya sabes cómo es.
Bilirsin Walter, sayılara pek bel bağlamam.
Ya sabes, Walter, nunca he poner mucha fe en los números.
Sen de bilirsin.
Ya lo sabéis.
- Sen de bilirsin.
Así que ya sabe cómo es esto.
Bilirsin, Rusya Federasyonu apos değildi ; t gerçekten mutlu Olga yapmadım N'ne t Geryon'un eve gel.
Ya sabes, la Federación de Rusia no estaba muy feliz cuando Olga no vino a casa con el Gerión.
Bilirsin... Ben gün John Case, oldu bence Kendini öldürdü.
Ya sabes... Creo que el día se convirtió en John Case, se suicidó.
Çamaşırhane, eğlence aletleri, basketbol sahası gibi bilirsin.
Ya sabes, lavanderías, equipos de recreación, canchas de baloncesto.
Gerçekten, ama onları rapor için tekrar ediyordum, bilirsin, ne yaptığını ne söylediğini.
Realmente lo siento, pero lo único que hice fue informarles, ya sabes, decirles lo que hacías.
Evet, bilirsin, hücreme geri dönmeliyim.
Sabes qué, sí, ya estoy listo para volver a mi celda.
Bilirsin, karmaşık sorunlar... karmaşık çözümler gerektirir.
Ya sabes, los problemas complicados requieren soluciones complicadas.
Orası, sorunlu çocuklar için bir kamp gibiydi bilirsin, suçlu çocuklar.
Era como un campamento para niños problemáticos, ya sabes, delincuentes juveniles.
Sana söylemedim, çünkü bazen, bilirsin, insanlara en karanlık yanını söylediğinde, bununla başa çıkamazlar.
No te lo había contado porque a veces, ya sabes, cuando le cuentas a la gente la cosas más oscura, no pueden soportarlo.
Bizim olduğumuz kadar ayaklarının üzerinde olduğun zaman, bilirsin işte.
Muchos de nosotros los usamos. Ya sabe, porque estamos de pie mucho tiempo.
Bilirsin, hey, seçim için üzgünüm.
Ya sabes, bueno, lo de la elección.
Oh, bilirsin, adalet.
Oh, ya sabes, la justicia.
Teröristin ne demek olduğunu bilirsin.
Ya sabes, los terroristas.
Verecek yeni haberlerim varken bekletilmeyi sevmediğimi bilirsin.
Ya sabes que no me gusta que me hagan esperar cuando tengo noticias.
Bilirsin... babası ile ayrıldığımızda Hanna benim yatak odama gelirdi ve geceleri geç saatlerde film izlerdik.
Ya sabes... Después de que su padre y yo nos separásemos Hanna se mudó a mi habitación y veíamos películas hasta tarde.
Bilirsin, E sıvısı.
Ya sabe, E-líquido.
Bilirsin, Tolkien bir askerdi.
Ya sabes, Tolkien era un soldado.
Ama endişelenme, onlar senin daha önce bilirsin.... hapiste olduğunu bilmiyorlar.
Pero no te preocupes, ellos no saben que estuviste, ya sabes, en prisión.
Evet, bende seni öğleden sonraları alıp bilirsin, işten sonra, beraber takılırız. Koruyucu aile lisansım gelene kadar.
Sí, y yo puedo recogerte en las tardes, ya sabes, después del trabajo, y podemos salir un rato, hasta que consiga mi licencia de acogida.
Hayır, fakat, biraz düşündüm de bilirsin, annenler bunu Callie ve Jude'la, ve ikizlerle nasıl yapabiliyor ve...
No, pero he pensado en eso. Ya sabes, viendo cómo tus madres lo hicieron con Callie, Jude y los gemelos y...
- Oh, yani sen hemen mi istiyorsun geçen akşamki kaybedenle ikinci randevusunu yapmasına izin vermeden mi bilirsin, ikinci randevuya lezbiyenler ne ile gelir!
- Y tienes que hacerlo pronto, antes de que tenga una segunda cita con la perdedora de anoche, porque ya sabes lo que hacen las lesbianas en la segunda cita.
Nasıl olduğunu bilirsin.
Ya sabes cómo es.
Herkes o kasetçaları, müzik setini istedi, bilirsin. Ama bugünlerde fabrika çıkışı en yüksek kalite kadar iyi, anlatabildim mi?
Todo el mundo quería la mejor tapa de potencia, el mejor estéreo, ya sabes, pero hoy en día, los que sacan de fábrica son tan buenos como el mejor, ¿ entiendes?
- Beni bilirsin. Aştım bile.
Ya me conoces, ya lo superé.
Bebek falan bilirsin.
Ya sabes, con el bebé y todo eso.
Bilirsin... Doğumhaneye zamanında gelip doğumunu görmemi hatırlatması için.
Para, ya sabes, celebrar que llegué a la sala de partos a ver tu nacimiento.
Bilirsin işte etine kazık saplama falan.
Ya saben, lo ensartamos como filete.
Ne derler bilirsin...
Ya conoces el dicho.
Masaüstü ortamının daha iyi olması lazım ama ne derler bilirsin.
Sé que este entorno de escritorio se supone es mejor, pero ya sabes lo que dicen.
- Nasıldır bilirsin.
Bueno, ya sabes cómo es.
- Bilirsin işte, hep aynı.
- Ya sabes, lo mismo de siempre.
Tam aradığın elbise seninle konuşur ya, bilirsin.
¿ Sabes esa sensación cuando el vestido perfecto simplemente te habla?
Biliyorsun ya, Benny'nin ki gibi ama bilirsin yerde yatan ölü baba figürleri yok.
Es como lo de Benny, pero no hay figuras paternas muertas en el piso.
Bilirsin.
Ya sabes el trato.
Bilirsin, hani bu toplantıya hazırım falan.
Ya saben, sean como, " Quiero preparar esta reunión. Es muy parecido a- - ¡ Elliot!
Burada işler nasıl yürür bilirsin.
Ya sabes cómo es.
Jakes Glades'te ne olduğunu biliyor ama şeyi bilmiyor, bilirsin...
Jakes sabe acerca de lo que ocurrió en los Glades, pero, él no sabe sobre, ya sabes...
Söyle onlara, bilirsin inanacakları birşeyler gerekir.
Diles, ya sabes, algo que ellos creean.
Bu gün beni çağırdılar birşeylere bakmam için, bilirsin büyük indirim.
Quieren que vaya hoy y compruebe algunas cosas... ya sabes, gran descuento.
Ama çıktıklarında bilirsin, çok kötü bir davranışları vardı.
Pero cuando no la tienen, ya sabes, tienen una mala actitud.
Bilirsin arada sırada nüks dayanıklı değil.
Bueno, ya sabes, la recaída ocasional no resiste.
Uzun süreli bir ilişki yaşadığında ya da iki. bu işlerin nasıl riskli olduğunu bilirsin.
Bueno, una vez que has estado en una relación de largo plazo, o en dos, ya sabes que estás arriesgando.