English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ B ] / Bu yasadışı

Bu yasadışı tradutor Espanhol

1,240 parallel translation
Bu yasadışı.
Esto es tan ilegal.
Bu yasadışı değil mi?
Eso no es ilegal?
Parlamento Üyesiyim. Bana biraz zaman verir misiniz... Bu yasadışı bir toplantı.
Disculpen, soy lvan Cooper, parlamentario.
Bu yasadışı.
Eso es ilegal.
Bu yasadışı ilişkiye başladınız, çünkü evde mutsuzdunuz.
Así que usted derivo en una relación ilícita porque era infeliz en su hogar.
- Bu yasadışı değil mi?
- ¿ Eso no es ilegal?
- Bu yasadışı.
Es contra la ley.
Ama bu yasadışı.
- Esto es ilegal.
Bu yasadışı bir inşaat. Siz hırsızsınız.
- Es una obra ilegal.
Ve tabi ki de, bu yaşadığımız kültür şikayet edilecek şeylerle ilgili hiç bir kısıtlama getirmiyor.
y, por supuesto, en esta extraña cultura en la que vivimos no te quedas sin cosas de las que quejarte...
Her şey aynı düzen içinde ve sırada... bu örümcek, ağaçların arasından ışıyan ay ışığı... ve yaşadığım şu an ve kendim, hepsi aynı şekilde.
Todo, en el mismo orden y secuencia. Y del mismo modo, esta araña y este claro de luna entre los árboles... y del mismo modo este instante, y yo mismo.
Ben bir kaç kez denemiştim, problem yaşadım sonra bu festivale geldim bütün gurular burda toplanmış
Yo trate antes. Tenía problemas. así que fui a este festín de instalación donde todo todos los gurús abundaban.
- Ama John, Elvis bu hayatta yaşadı. - Benim canımı sıkan da bu.
Pero, John, Elvis vivió en esta época Ahí está el problema.
Demek istediğim, ben onbeş yaşındayım. Bu kraliçe işi yasadışı olur.
Pero mira, yo sólo tengo 15 años por lo que todo esto de ser reina es ilegal.
Bu adam bütün sırlarımı biliyor Kötü kız anılarımın hepsini onunlayken yaşadım.
Este hombre conoce todos mis secretos. Todos mis errores los cometi con el.
Bu deneyimi yaşadığım için şanslı olduğumu, çünkü çok yakışıklı bir aşk makinesi olduğunu beni kadın yapacağını söyledi.
Que tenía suerte de estar con él porque él era hermoso. Era una máquina del amor y dijo que me iba a convertir en mujer cuando él acabara.
Bir dönem doktora için, Yasadışı İlaç Kaçakcılığını Önleme Birimi'nde stajyerlik yapmıştım ve evet, biraz gizli bir işti. Fakat bu konu neden sizi bu kadar ilgilendiriyor?
Durante un semestre hice mis prácticas en la DEA... y, sí, algunas eran secretas, pero ¿ qué diablos te importa?
Kıyafet dükkanındakiler, bu hırsız elbiselerini yasadışı işler için kullandığımızı bilseler çok kızarlardı.
Si la tienda de disfraces supiera que usamos los trajes de ladrones de verdad estarían furiosos.
Bu bir yılda yaşadığımız onca olay sırasında yanımda olmasaydın başaramazdım.
Después de este año y... de todo por lo que hemos pasado... No estaría aquí de no ser por ti.
Şirketleri, Amerikan halkının beynini yıkamakla suçluyorlardı. Tüketim kültürü sadece para kazanmayı sağlamıyor. Kitleleri koyun haline getirmek için de kullanılıyor ki,... bu sırada hükümet Vietnam'da vahşi ve yasadışı bir savaş yürütebilsin.
ellos acusaban a las corporaciones de lavar la mente del publico americano el consumismo no era solo una forma de hacer dinero se habia vuelto el medio para mantener a las masas dociles mientras permitia al gobierno perseguir una guerra ilegal y violenta en Vietnam
Hala bu yaratıkların vahşi doğada nasıl yaşadıklarına dair fala bilgimiz yok ne yerler, ne tür aile yapısına sahipler.
Casi no tenemos idea de cómo viven en libertad, qué comen, cómo son sus familias.
Bu atlayış sırasında ben heyecandan fazlasını yaşadım.
A decir verdad, yo también lo estoy un poco.
1971'den 1974'e kadar reformasyonum sırasında bu evde yaşadım ben.
De 1971 a 1974, durante mi reeducación, viví en esta casa.
Çocuklukdan erkekliğe geçtiğim dönemde, ilk deneyimlerimi iki yüzyıl önce yapılmış olan bu genç kız tablosunun önünde yaşadığıma inanabiliyor musunuz?
Estoy marcado de por vida por los rituales onanistas presenciados por una joven pintada hace dos siglos.
Bu güne sahip olmak için yalvardım... hayatımın geri kalanı boyunca bugün yaşadığım günün aynısını yaşamak için.
Pedí que este día se repita... tal cual fue hoy, por el resto de mi vida.
Bir kayıp yaşadın biliyorum, zor olduğunu biliyorum, ama bu sıradan bir talep değil.
Sé que ha sufrido una pérdida. Sé que es duro, pero esto no es una petición rutinaria.
Benim yaşadığım hayatı yaşamak için neler gerektiğini bilmiyorsun. İki yaşam arasındaki dengeyi kurmaya ve bu arada da kızımı korumaya çalışıyorum.
No tiene ni idea de lo que hace falta para llevar el tipo de vida que llevo yo para mantener un equilibrio entre dos vidas y proteger a mi hija.
Bu yasadışı.
Es ilegal.
Bu insanların sırrımızı bildiğini, Prue'yla yaşadığımız o cehennemi her an tekrar yaşamak zorunda olacağımızı düşünerek yaşayamam.
No puedo estar tranquila si esta gente lo sabe sí sé que tendríamos que revivir el infierno que pasamos con Prue.
Bu çılgınca. Benim yaşadıklarımın aynısını yaşayan birini görmek çok tuhaf.
Es una locura que alguien esté pasando por lo mismo que yo pasé.
Bu da çoğu hikâyenin başladığı yerde yani Dr. Brown'ın karısı ve 2 çocuğu ile birlikte rahatça yaşadığı New York'ta başlıyor.
Empieza donde empiezan muchas historias en Nueva YorK, donde el Dr. Brown vivía cómodamente con su esposa y dos hijos.
Bu zamanlarda Fransız Polinezya'sında yaşadığımız gerçeğine sövüyorum.
¡ El Noreste! En momentos así maldigo el hecho de vivir en la Polinesia francesa.
Bir gün bize bir papaz nasıl olur da yasadışı bu kadar çok şey bilir anlatacaksın.
Algún día nos dirá cómo sabe un pastor tanto del crimen.
Bir gün bize bir papaz nasıl olur da yasadışı bu kadar çok şey bilir anlatacaksın.
Algún día nos dirás cómo sabe un pastor tanto del crimen.
Bu yasadışı.
Esto debería ser ilegal.
Bölge savcısı yardımsının bu davranışına taraftar olmasam da Linda Cavanaugh'un mülkünün yasadışı aranmasının şahsi bir haksız fiil olduğunu kabul etmek zorundayım.
Así como deploro las acciones de la Asistente del Fiscal estoy obligada a coincidir que el registro de la casa de Linda Cavanaugh es un agravio civil.
Sırf sen kötü bir deneyim yaşadın diye, bu demek değil ki dışarıdaki herkes istediğini elde etmek için böyle davransın.
Mira, sólo porque tú has tenido una mala experiencia No significa que todo el mundo sale a buscar lo que sea que quieran de la forma en que les dé la gana
Yasadışı silah ticareti bu ülkeye milyonlar elde ettiriyor.
La venta ilegal de armas aporta millones a este país.
Maynard yasadışı silah işine girecek olsa, devlet bu işin peşine düşer.
Si Maynard se ve envuelto en un escándalo de venta de armas, se abriría la puerta para cosas peores, podría caer el gobierno entero.
Bu da yasadışı.
Que es ilegal.
Atılan bu adımların sonucu olarak yaşadığımız manevi uyanmayı diğer bağımlılarla paylaşmaya ve bu prensipleri tüm hayatımızda uygulamaya çalışıyoruz.
Como tuvimos un despertar espiritual siguiendo estos pasos intentamos transmitir el mensaje a otros adictos y aplicamos los principios en nuestra vida.
Bak, bugün garip bir tecrübe yaşadım ve, bu bana olağandışı şeyler düşündürttü.
Miren, hoy tuve una experiencia rara. Y me hizo pensar en intentar algo inusual.
- Yasadışı bir şey yapamam. Onu bu işe sen bulaştırdın.
- Ud. Ayudó a meterla en esto.
Hayatın boyunca bu kampta yaşadığını biliyorum, ama buranın dışında bir dünya var.
Se que has vivido en este campo toda tu vida pero hay un mundo ahí afuera.
Hayatın başından beri bu kampta yaşadığını biliyorum, ama bunun dışında da bir dünya var..
Sé que viviste en este campo toda tu vida pero hay un mundo ahí afuera.
Hayatın boyunca bu kampta yaşadığını biliyorum, ama buranın dışında da bir dünya var.
Sé que viviste en este campo toda tu vida pero hay un mundo ahí afuera.
Erkeklerin kadınlara karşı kullandığı küçültücü ifadeleri birlikte yaşadığı bu kadın için ara sıra kullanmış olsa da bu kadını saymazsak çok yalnız biriydi.
Parecía que andaba siempre solo, excepto por esta mujer con la que vivia, a la que solia referirse algunas veces de manera despectiva, de la manera que los hombres a veces se refieren a las mujeres.
ilk kez birinin sınırdışı edilmesini istediğimizdeki gibi bu tür yasadışı olaylar çok uzun zamandır yaşanıyor adil olmaktan çok siyasi olan bir savaşı kazandık baba'nın çocuğu geri istediği yönündeki talebi bize ulaştığında çok özel bir duygu hissettim..
Debió ser muy frustrante lo de Elián González en Miami. fue la primera vez que reclamamos a alguien. miles. Nos comprometimos en una lucha para ganar una batalla era política.
Bu yaşadığın sıkıntı sona ersin diye.
¡ Están deseándote el fin de sus malos tratos!
Yabancı işçileri yasadışı çalıştırmakla suçlanıyorsun. 48 saat ya da 1 hafta içinde bütün bu Çinliler ülkelerine iade edilecek.
En 48 horas o en una semana, como máximo, todos esos chinos serán expulsados.
Kalbinin bu yoksullar için attığını biliyorum. Ama Katolik ritüelleri artık yasadışı kabul ediliyor.
se que tu corazón esta con los pobres, pero practicar el catolicismo ha sido declarado ilegal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]