Bu yaşta tradutor Espanhol
1,002 parallel translation
Kızım daha bu yaşta erkekleri peşinde sürüklüyor, öyle değil mi?
Sí, parece que sabe mantenerle a raya, ¿ no es cierto? ¿ Qué me mantiene a raya?
Bu yaşta hâlâ maskaralık mı ediyorsun?
¿ Dices la verdad? Basta ya. Esta broma no tiene gracia.
Sence bu yaşta bu yapılmalı mı?
¿ Deberías hacer esto a tu edad?
Bu yaşta deve güreşi!
Jugando al caballito, a mi edad.
Bu yaşta.
A tu edad.
Rahibe Bessie gibi karı alacak şanslı adam azdır bu yaşta gül gibi.
Es una suerte poder casarse con una mujer como la hermana Bessie con lo guapa que es para su edad.
- George'un bu yaşta neler yaptığına bir bak.
- Mira qué bien lo hace George a su edad.
- Bu yaşta alkolik değilsiniz değil mi?
- ¿ No será alcohólica a su edad?
Bu yaşta gizli bir hayatın mı var yoksa? Oh, Selam, Marthe.
¿ Llevas una vida secreta a tus años? Oh, hola Martha.
Şunu eklemem gerekir ki, benim yaşadıklarımı yaşamış ve teslim olmuş biri, ilk defa, bu yaşta bir babaysa her şeyi hak ediyordur.
Si un hombre que haya vivido lo que yo cae en la paternidad, tan sólo se merece lo que me pasa.
Utanman lazım, daha bu yaşta ahlakı bozuk ve karaktersiz biri oldun çıktın!
Debes estar avergonzado de lo depravado y corrompido que sos!
Dillerine diyecek doğrusu. Bu yaşta bu zeka biraz fazla.
Hablas con agudeza, a pesar de tu corta edad.
- Bu yaşta neler düşünüyorsun?
A tus afios, no deberias mirar.
Hala. Bu yaşta?
Todavía ¿ A vuestros años?
- Kay bana 5000 dolar biriktirdiğini ve bu yaşta kendi şirketinin başına geçtiğini söyledi.
¿ No ves lo tontos que hemos sido? Vamos.
Neden öyle bir şey yapayım? Neden çocuklarıma bu yaşta böyle bir utanç yaşatmak isteyeyim ki?
¿ Por qué iba a hacerlo y avergonzar a mis hijos antes de tiempo?
- Bu yaşta hepsi sevimli oluyor.
Bueno, a esta edad todas las niñas son bonitas.
Seni görmek için bu yaşta taa Amerika'dan kalkıp buraya geldi.
A pesar de su edad,... ha venido en avión desde América sólo para verte.
Bu yaşta akılları ermez.
A esa edad no se dan cuenta.
- Bu yaşta kavga ediyorsun.
Peleándote. - Un hombre de tu edad...
Bu yaşta yaşama isyan ediyorsunuz.
¡ Rebelándose contra su yo pasado a esta edad!
Bu yaşta bir patronun olmaması ne utanç verici.
Es una vergüenza no tener dueño a tu edad.
Bu yaşta kıçı açık dolaşamam ki.
¿ Y qué me pongo mientras tanto? No puedo ir con el culo al aire.
Bu kadar kadın becerdiğin yetmedi mi? Bu yaşta? Senin konumundaki biri?
Acaba con tus disparates, ¡ a tu edad y con tu fama!
Bu gün, bu yaşta bir kırkayak tarafından ısırıldığınızı düşünün.
Imagine que le pica un ciempiés en un momento así y a mi edad. Imagine que le pica un ciempiés en un momento así y a mi edad.
Aptal gibi hissediyorum. Hem de bu yaşta.
Me siento tan tonta. ¡ A mi edad!
Bu yaşta bu kadarı da fazla.
Es demasiado para mi edad.
Bu yaşta ne yapacaklarını bilemezler.
Es la edad en la que nada va bien.
Ne demişler, bu yaşta bu akılla çok yaşamazmış insan.
¡ Tan joven y tan discreto! ¡ Dicen que nunca viven mucho!
Bu yaşta bu akıl, şaşılacak şey doğrusu.
Tan malicioso y tan joven, es admirable.
Neden bu yaşta bırakasın ki?
¿ Por qué intentarlo a sus años?
İnanmak çok zor. Bu yaşta bir kız ve bunca erkek...
Es difícil de creer, una chica a su edad y todos esos hombres...
Max, bu yaşta bir çocuğun eksikliğini hissediyoruz.
Max, un niño de esta edad realmente faltan aquí.
Değil, ama bu yaşta Balzac okumanız ipucu oldu.
No, pero si lee a Balzac a su edad eso ya da una idea.
- Bu yaşta istediğiniz her şeyi kolayca yapabilirsiniz tatlım.
- A su edad se lo puede permitir. - A mi edad me puedo permitir hacer toda clase de cosas, querida.
Ateşli Dudak Nichols, bu yaşta.
"Labios Calientes Nichols", a mi edad.
Bu yaşta delirmeye başladın.
Te estás volviendo loca con los años.
Çünkü yutmam! Senin gibi bu yaşta gözü açılanları hiç sevmem!
Conozco bien mi oficio y no me gustan los tipos como tú.
Bu yaşta.. .. senin gibi bir'Anne'm varken.. .. O tabii ki de Tanrıçaların Anası'dır.
En esos viejos tiempos cuando yo tenía una madre como tú ella era, por supuesto, la Diosa Madre.
Bu yaşta bir yavşak toriği nasıl işletiyor, görüyor musun?
Escucha, Albertine. ¿ Ves cómo son estas mocosas?
Bu yaşta!
¡ A su edad!
- Bu yaşta, ben...
- Cuando tenía tu edad...
Elbette öyle demiyorum ama bu yaşta onun karakterini değiştiremezsin.
No quiero decir eso. Pero a estas alturas, su personalidad no va a cambiar.
Bu yaşta mı?
¿ A tu edad?
Bu genç yaşta mı?
- Retirado ¿ Tan joven?
Bu genç yaşta bu kadar başarı...
Todos hablan maravillas de su interpretación.
Dışarıda bu kadar geç kalacak yaşta değiller.
Son demasiado niños para llegar tan tarde.
Bu çocuk yaşta yapılacak evlilikleri kimin finanse edeceğinden de bahsetti mi bu Buckley?
Buckley dice que uno debe casarse joven.
Bu Michiko'nun kardeşinin neden genç yaşta öldüğünü açıklıyor.
Eso explicaría. por qué los hermanos de Michiko murieron jóvenes.
Ama bu yaşta nasıl böyle şeyler yapmaya devam edebiliyorsun? Hiç korkmuyor musun?
Yo no soy como tu.
Sapan mı? Böyle boş laflardan çakmam ama sana şunu söyleyeyim. Bu küçük yaşta fazla olgunsun.
A mí no me gustan ese tipo de cosas... pero te diré algo... tienes mucha alma para sertan chica.
bu yaz 17
bu yalan 50
bu yasak 17
bu yanlış 112
bu yanına kalmayacak 17
bu yasal değil 22
bu yasal mı 22
bu yasadışı 25
bu yasalara aykırı 18
bu yalan 50
bu yasak 17
bu yanlış 112
bu yanına kalmayacak 17
bu yasal değil 22
bu yasal mı 22
bu yasadışı 25
bu yasalara aykırı 18