Calm tradutor Espanhol
5,300 parallel translation
- Keep calm, Bazinga.
- Mantén la calma y zas, en toda la boca.
Erkeklerle felekten geceler çalmış.
Ron, vagancia y concertina.
Silahı poligondaki kasamdan çalmışlar.
la robaron de mi casillero en el campo de tiro.
Elbette caz çalmıyoruz ama pazar kahvaltısını severiz.
Obviamente no estamos tocando jazz, pero nos encanta el brunch.
Bu ev karımı çalmıştı.
Esta casa había robado a mi esposa.
Çalmıyorum.
Ah, no lo hago.
Diğerlerinin haberi olmadan BND sunucularından gizli bir çalmıştım.
Sin que los otros lo supieran me había robado datos secretos del servidor de la BND
Öncelikle yazıcı iletişim protokollerini manipüle etmiş, daha sonra güvenlik firewall'unu baypas etmiş ve veriyi çalmış.
Primero manipularon las impresoras a través del protocolo de comunicación. luego saltearon la seguridad del firewall y robaron los datos.
Mahkemeye çıkmak istememen itaatsizlik teşkil eder ve kıymetli zamanımızdan çalmış oluyorsun.
Su negativa a presentarse muestra desprecio a este tribunal y hace perder a los jueces su preciado tiempo.
- Peki, neden stüdyona girip orada çalmıyorsun?
Vamos al estudio y tócalo.
Konserin tam ortasında onu çalmıştık ve herkes o anda aklını yitirdi.
Se llamaba Toalla Húmeda. La cantábamos en la mitad del concierto y ahí era cuando todos se descontrolaban.
belki büyük ihtimalle kaybetti yada kimbilir, yakınındaki kadınlardan biri bunu ondan çalmıştır.
Puede que sea probable que ha perdido o, quién sabe, si una de sus mujeres, corromperse, hath lo robado a ella.
Dostum, Mauricio bu herifin tarifini çalmış.
Viejo, sabes que Mauricio robó la receta de este tipo.
İhtiyacı olan her şeyi çalmışsa Valda'yı nasıl durduracağız?
Entonces ¿ Cómo paramos a Valda si tiene todo lo que necesita para robarlo?
Ben arabamı çalmış olmalı.
Ben debió robar mi auto.
- Bütün kıyafetlerimi de çalmış.
- Y todo mi armario.
Çalmıyordu.
Ella no tocaba.
İçki içmiyor, gitar çalmıyor. Ama yine de barda alkollü bir şekilde gitarla ölü bulunuyor.
No tocaba la guitarra, no bebía, y aún así la encontramos muerta en un bar con alcohol en su organismo y una guitarra.
Eylül ayındaki randevu belgelerini çalmıştım...
Y robé las páginas con las citas de aquel septiembre.
Videoyu dün gece çalmış olmalılar.
Es verdad. Deben haberme robado el vídeo anoche.
Çünkü sadece ilaçları ve CD'leri çalmış.
Solo robaron las pastillas y algunos CDs.
Kız arkadaşım bütün paramı çalmış.
Y mi novia me robó todo el dinero.
Araba mı çalmış?
¿ Robó un auto?
Çıplak bir şekilde mi araba çalmış?
¿ Robó un auto... desnudo?
Hırsın düğmeye basar basmaz alarm çalmış ve polis gelmiş
'Tan pronto como el ladrón presionó el botón sonó la alarma y la policía llegó allí.'
Alarm erken çalmış.
Mi alarma sonó antes.
Bana teşekkür etmek için çalmış.
Las robó para darme las gracias.
Evvel zaman önce soğuk mu soğuk bir kış gecesi serserinin teki dükkanımızın kapısını çalmış.
Hace mucho tiempo, en la más fría de las noches de invierno, un vagabundo vino a llamar a la puerta de esta tienda.
Evvel zaman önce soğuk mu soğuk bir kış gecesi serserinin teki dükkanımızın kapısını çalmış.
Hace mucho tiempo, en la más fría de las noches de invierno, un vagabundo vino a llamar a la puerta de nuestra tienda.
En son ne zaman buraya geldiğimde müzik çalmıyordu, hatırlamıyorum.
No recuerdo la última vez que estuve aquí y no hubiera música.
O gece El Compadre'de bir grup çalmıyor muydu?
¿ No había una orquesta esa noche en el Compadre?
Dişlerini aralayıp ıslıkla'I Did It My Way'i çalmıştı.
Se quitó los dientes y cantó "I Did It My Way".
Ne kadar çalmış?
Cuanto dinero se llevó?
Bu hariç 45s çalmıyor.
Salvo que esta no reproduce vinilos.
- Çalmıyorum.
- Robar,
Bir telefon, bir araba çalmışsın sonra da benim olay yerime izinsiz giriyorsun.
Y entro en mi escena del crimen.
Bilmiyor ama belki Aldo çalmıştır.
No lo sabía, pero mire, quizá Aldo lo robó.
Sevkiyatımızı çalmışlar.
Mierda.
Beni öldüresiye dövmüştü. Ben de onu çalmıştım.
Me mató a golpes, tan seguro de que yo se la había robado.
Şirketin kredi kartını da çalmışsın üstelik!
Que robaste la tarjeta de crédito corporativa.
Elde ettiklerini çalmıyor, satmıyor ya da dağıtmıyordu.
No estaba robando. Él no estaba robando lo que tenía u ofreciéndolo.
Devletse davayı yalnızca ticari istismar kapsamında değerlendirmekteydi, kredi kartı numarası çalmış gibiydi.
El gobierno lo estaba acusando como si fuera una violación criminal comercial como robar una cantidad de tarjetas de crédito, como si fuera ese tipo de crimen.
İngiliz müzesinden çalmış.
Él la robó del Museo Británico.
Benden çalmışlığı var.
Me robó.
Postanede çalışırken çalmıştım.
La robe cuando trabajaba en la oficina de correos.
Birkaç İki malzeme dolabına girmiş ve bir kutu fıstık ezmesi çalmış.
Artículos Titular. Doses se rompió en un armario de suministros y robó una caja de mantequilla de maní.
"Kimden çalınmış, kim çalmış" olacak o.
Es "de quién", "por quién".
Çalmıyoruz.
No vamos a robar un auto.
Ne çalmıştın? - Saat.
¿ Qué robaste?
Ve yalnızca ıstakozlarımızı çalmışlar.
Y solo se robaron nuestras langostas.
Gönüllü olmuşsun ve veri tabanlarını çalmışsın.
Trabajabas de voluntario y robaste su base de datos.