Diyemem tradutor Espanhol
1,908 parallel translation
- Başka bir şey diyemem.
No puedo decir nada más.
Anladım diyemem ama kulağa hoş geliyor.
No estoy segura de entenderlo, pero suena encantador.
Aile dostlarıyla ya da eski sevgilimin ailesiyle yapılan yemek muhabbetlerini özledim diyemem.
No puedo decir que eche de menos las comidas con sus amigos, los padres de mi ex-novia.
Ona saldırı diyemem.
No lo llamaría un ataque.
- Teğmen... Kimse orduya yazılırken bunun için imza atmadı ve kimseye sadece benim emirlerime uyacaksınız diyemem ayrıca gemiyi zor kullanarak yönetemem.
- Teniente nadie se inscribió para esto, y no puedo asumir que van a seguir mis órdenes y no puedo gobernar la nave por la fuerza.
Seni çok seviyorum. Bu yüzden sana hoşça kal diyemem.
Te amo tanto... que no fui capaz de despedirme de ti.
"Anlaşma istediğimiz gibi gitmedi" diyemem.
"Lo siento, el trato fracasó".
Bugünlerde kutlamalarını böyle mi yapıyorsun, Sam? Öyle değil diyemem.
¿ Así es como celebras estos días, Sam?
Sana beni koru diyemem.
No te pido que me mantengas.
Şimdiden bir şey diyemem.
No puedo cobrarle ahora.
Çok iyi tanıyorum diyemem. Önceki gün tanıştım.
No puedo decir que los conozca bien.
İşte bundan dolayı Rachel'a'düş yakamdan'diyemem.
Por eso no puedo decirle a Rachel que me deje en paz.
Gördüm diyemem, hayır.
No podria decir que le he hecho, no
Bu konuda gerçekten çok üzgünüm anlıyor musun? Ama Charlie Kaufman'a da hayır diyemem.
Lo siento de verdad, sabes, pero no puedo decir no a Charlie Kaufman.
Diyemem, çünkü bende, elimde duruyor hala uğruna kardeşimi öldürdüğüm şeyler :
¿ "Perdón por mi atroz crimen"? Imposible, pues aún poseo los frutos por los cuales asesiné :
İyi biliyorum diyemem, çünkü onunla değer yarışına girmiş olurum. Başkasını iyi bilen, kendini de iyi biliyor demektir.
No me atrevo a confesarlo, por no compararme con él en excelencia, pero para conocer a un hombre hay que conocerse a sí mismo.
o konuda bir şey diyemem.
No sé sobre eso.
Ben öğrenciyim, Don. Aylık 45 sterline hayır diyemem, değil mi?
Soy estudiante, Don, y no puedo decir que no a 45 £ al mes, ¿ verdad?
Samimi diyemem ama birkaç çekim yapmıştık.
No diría amigos, pero hice muchas sesiones con ella.
Bunu verdiğin için teşekkür ederim. Gerçi deliksiz bir uyku çekmeme faydası oldu diyemem.
Gracias por prestarme esto, aunque no puedo asegurar si me ayudó a dormir más profundamente.
Gücü var ona bir şey diyemem ama acayip dengesiz bir motor!
Vale, tiene potencia, pero es inestable como un demonio.
Evet, o aynı fikirlerim düşünmedim diyemem.
Sí, no puedo decir que no haya pensado lo mismo.
Eğlenceliydi diyemem ama çok ilginçti.
Bueno, no puedo decir que haya sido divertido pero sí que fue interesante.
Evet demek isterdim ama diyemem, nedenini söyleyeyim.
Diría que si, pero no puedo. - Y te digo por qué...
- Aslında kötü diyemem.
- ¿ Sabes qué? No diría que tan mal.
Tabii, çok güzel diyemem ama benimle yemeğe çıkarsan daha çabuk atlatmama yardımcı olabilirsin.
Bueno, no fue grandioso, pero creo que me recuperaría mucho más rápido si aceptas esa cena conmigo.
Diyebilirim ama diyemem mi? Anlayamadım.
Puedo, pero no puedo.
Buna bir şey diyemem.
No puedo discutirte eso.
Bir şey diyemem.
No sabría decir.
Evet. Biliyorum ama o kadar düzgün yüzlü birine "Chad" diyemem.
Sí, lo sé, pero yo no puedo llamar a nadie Chad con una cara seria.
Hayal kırıklığına uğramadım diyemem.
Estoy segura de que está bien. Muéstraselo a Brian cuando vuelva.
Dün gece gibi bir geceyi beklemiyordum diyemem.
me lo esperaba
- Pek öyle diyemem. - Onlar da vakit kolluyor. Agger'ın suçlamalarını reddetmelisin.
Es importante que niegues las alegaciones de Agger.
Arkadaşı için kendini feda eden bir adama dur diyemem.
No seré el que lo retenga de salvar un amigo.
Açıkçası şaşırdım diyemem.
¿ La verdad? No me sorprende.
Başka birisinin daha gözünün içine bakıp olmayacağı halde "daha iyi bir fırsat yakalarsın" diyemem.
No puedo mirar a nadie más... a los ojos y decir : "Vas a acabar en otro lugar", cuando sé que no lo harán.
Bir şey diyemem. Bu gerçeklerden uzak değil.
Por lo que sé, eso no es la verdad.
Hayır. Hatırladım diyemem.
No, no es cliente.
Ben öyle biri değilim. Meslektaşlarıma dönüp şöyle diyemem :
Y es que no soy el tipo de tío que va y les dice a sus compañeros
Ben iyiyim " diyemem ki.
Estoy bien. "
Denemedim diyemem gerçi ama çüş!
¡ No digo que no haya intentado, pero vamos!
- Gittim diyemem.
- No puedo decir que lo conozco.
"Beni unut diyemem,... "... ama dünyada imkânsızlıkların olduğunu söyleyebilirim. "
No puedo decir que me olvides pero lo menciono porque existen imposibilidades en el mundo.
Pekala, müstakbel gelinime ya da onun kardeşine hayır diyemem, değil mi?
Bueno, no puedo decir que no a mi novia, o su hermana, ¿ cierto?
Görünüşe göre kadın bir fahişeymiş ama maalesef şu an başka bir şey diyemem.
Parecería que la mujer era prostituta, es todo lo que puedo decir por ahora.
Hiç şaşırmadım diyemem.
Y no me sorprende.
Merhaba, Daniel. Bakın, gerçekten sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm,... ama Serena'ya bir mesaj daha bırakıp hala kendime erkek diyemem. Selam.
Hola Daniel
Ölümüne kanka diyemem.
Yo no diría grandes amigas.
Var diyemem...
No realmente.
FIRSAT BULDUM DİYEMEM.
No tuve opción realmente.
Hiç bakmadım diyemem ama gerçekten hiç havamda değildim.
Los representantes de ventas me arrastraron a un club de striptease. No iba a pretender no mirar. Pero realmente no estaba de humor.