Dostlarım tradutor Espanhol
7,254 parallel translation
Dostlarımı öldüren şerefsizleri arıyorum.
Quiero a la escoria que mató a mis amigos.
Dostlarımı öldüren şerefsizleri arıyorum.
Es a la escoria que mató a mis amigos.
Anlayamam. Dostlarım bu olaydan zarar görünce yapamam.
No puedo, no cuando mis amigos están sufriendo daños colaterales.
Sonra fark ettim ki dört ayaklı dostlarımız bu konuda yardımcı olabilir, iki köpekle daha çok şansım olur.
Imaginé que un compinche de cuatro patas ayudaría y pensé que si un perro llamaba la atención, dos perros podrían conseguirme un poco más.
Dostlarım!
¡ AMIGOS!
Güney, dostlarım.
Al sur, amigos míos.
Benim dostlarım var.
- Tengo amigos.
Dostlarım, bu çok önemli bir gece uzun zaman hatırlanacağını düşündüğüm bir Anma Günü çünkü sadece büyük fedakarlık gösteren A.B.D. askerlerini onurlandırmıyoruz aynı zamanda şehit olan cesur Teksas askerlerine hürmetlerimizi sunuyoruz.
Amigos, esta es una noche muy especial, un Día de los Caídos que creo que se recordará durante mucho tiempo, porque no solo estamos honrando a los soldados estadounidenses que realizaron su último sacrificio, estamos rindiendo tributo a los valientes Rangers de Texas que también cayeron.
Ama bunlar yalan söylediğimiz dostlarımız, Ben.
Pero le estamos mintiendo a nuestros amigos, Ben. Son agentes.
Ben iş arkadaşlarım ve dostlarımla yattım.
Yo he tenido sexo con compañeros y amigos.
Oxford'daki dostlarımıza yaptığı gibi bizi bastırmak için de onları kullanır.
Las usaría para machacarnos igual que hizo con tus amigos en Oxford.
Özgürlük bir kez kaybedilirse dostlarım, sonsuza dek gider.
Porque cuando la libertad desaparece, amigos míos, desaparece para siempre.
Cesur olun dostlarım. Başaracağız.
Tened coraje, amigos, y venceremos.
Bu kalede olup biteni bana haber veren dostlarım var.
Tengo amigos que me cuentan lo que ocurre en este castillo.
- Bazı leydilerim var. teknik olarak, dostlarım, tek birine dahi güvenmem.
- Tengo damas... técnicamente, son mis amigas, en las cuales no confío.
Dostlarımızın, komşularımızın, ailelerimizin başına geliyor bu.
Esto está pasando a nuestros amigos, a nuestros vecinos, a nuestras propias familias.
Şimdi, dostlarım kafalarınızı uçurmadan, silahlarınızı bırakın.
Ahora bajen las armas antes de que mis amigos les vuelen el culo.
Dostlarımızdan ikisini sahneye getirerek başlayalım.
Déjeme empezar trayendo al escenario dos de nuestros amigos.
Bu konu dostlarım, başka sefere kalsın.
Esto, amigos, es una charla para otro momento.
Gidip Narkotik Şube'deki dostlarımızı aydınlatacağım.
Supongo que iré a informar a nuestros amigos de las fuerza antidroga
Koss'taki sevgili dostlarımız burada ve açıkçası ben de dâhil olmak üzere sana soracak sorularımız var.
- Bueno. Nuestros buenos amigos de Koss aquí, y, francamente, Yo me incluyo, tengo algunas preguntas para ti
Eski dostlarımız şehre geri geliyorlar.
Un viejo amigo nuestro ha vuelto a la ciudad.
Dostlarımı koruyacağım!
¡ Yo protegeré a mis compañeros!
Dostlarımın ölmesine asla müsaade etmem!
¡ No permitiré que maten a mis compañeros!
Dostlarımın ölmesine asla müsaade etmem!
¡ No dejaré que maten a mis compañeros!
Ne günlerdi ama dostlarım...
Qué días esos, amigos.
Belki doğrudur ancak biz dostlarımıza sizin kadar kolay düşman olamıyoruz.
Eso puede ser verdad, pero nosotros no nos volvemos contra nuestros amigos tan fácilmente como tú.
# Dostlarım, Açıkça söyleyeceğim... #
* Amigos míos, se los diré sinceramente... *
Dostlarım.
Mis amigos.
Öyleyse siz dostlarım ya da kardeşlerim, Yanan Adamı hayal ediyorsunuz.
Entonces, tú, hermano o hermana, estás soñando con el Tipo Flameante.
- Dostlarım vardı.
Tenía amigos.
Naruto sana "Dostlarımın ölmesine asla izin vermem." demiştim değil mi?
Naruto... yo fui quien te dijo lo de no dejar morir a los compañeros.
Fakat sevgili dostlarım, benimle her zaman konuşabileceğinizi biliyorsunuzdur.
Pero, queridos amigos, espero que os deis cuenta de que siempre podréis hablar conmigo.
Bitirirken, dostlarım dünyayı ağırbaşlılar değiştirmez, savaşçılar, inananlar değiştirir.
Cerrando, mi amigo, no son los dóciles quienes cambian el mundo, sino los luchadores, los creyentes.
- İyi yolculuklar, dostlarım.
Vayan Con Dios, mis amigos.
Scarborough'dan tatile gelen yaşlı dostlarımızdan biri.
Uno de nuestros ancianos en sus vacaciones en Scarborough.
Peki ama öldürülen anne babalarımızın, kardeşlerimizin dostlarımızın öcünü kim alacak?
Pero ¿ y los familiares a los que mataron? ¿ Y el disgusto de nuestros compañeros?
Mohavklar dostlarımız değiller, lâkin savaştığımız Abenakilerle düşmanlar.
Los mohawk, no eran nuestros amigos, pero son los enemigos de los abenaki contra los que sí luchamos.
Sizin için geliyoruz dostlarım.
¡ Vamos por ustedes, chicos!
Evelyn'in iç tabakalarında sadık dostlarım var.
Tengo agentes leales en el círculo interno de Evelyn.
Sizin gibi dostları da tanıdım.
Yo también he conocido a tipos como tú.
Onun izni olmaksızın generallerle,... görüşmeler yaparak ve dostlarınıza politik üstünlükler dağıtarak mı?
¿ Designando generales sin su permiso y repartiendo beneficios políticos a vuestros amigos?
Bize söyleyebileceğin bir şey var mı, arkadaşları ya da dostları gibi?
¿ Algo que nos puedas contar, como amigos o enemigos?
Dostların mı iş arkadaşların mı?
¿ Tus amigos, tus colegas?
Yinede, kimin durumu daha kötü diye meraklanıyor insan. Bu zavallı dostların mı yoksa ; gemiyle İngiltere'ye gidenlerin mi?
Aún así, hay que preguntarse qué es peor, si estos pobres compañeros o los que embarcan hacia Inglaterra.
Güç Kullanımı Birimindeki eski dostlarınızın Sanchez'i sorgulamasını bekledik.
Tuvimos que esperar a que Sanchez fuese interrogado por tus antiguos colegas de la división de asuntos internos.
Canın yanmasın diye hayalin içinde yaratacağın dostlarının gerçek olacağını mı sanıyorsun?
Mis verdaderos compañeros no son los que creé en un sueño para no salir herido.
- Dostlarım içeride.
- Mi amiga está adentro.
Bir dostlarıyım.
Oh, soy solo una amiga.
Hadi buradan çıkalım, dostlar.
Salgamos de aquí, chicos.
Hey, dostlarım, Şov başlıyor.
Hey, amigos, el show está comenzando.