Durmadan tradutor Espanhol
3,568 parallel translation
Durmadan koşan sürünün tek derdi kaçmak.
Corriendo con la cabeza-abajo, el único pensamiento de la manada es escapar.
Çok fazla uyumayacaksın, durmadan ayak işlerine bakacaksın.
No vas a dormir mucho, vas a hacer recados sin parar.
Sanırım evet. Çünkü bir süre hiç durmadan devam ettik.
Si, creo que si, porque no paramos en un rato después de eso.
Kocan durmadan içen bir ayyaşsa Sen bir annesin ihtiyacı olan Bebek-paspas'a
Si tu marido es un borracho y no va a parar eres el tipo de mamá que necesita una Mopa-bebé.
- Durmadan.
- Todo el tiempo.
Durmadan ama durmadan hayatını mahvettiklerinden bahseder olmuştu.
No, un objeto punzante le atravesó el ojo y llegó directo al cerebro. - ¿ Un destornillador?
Bak, durmadan göz ardı edilmek moral bozucu olmaya başladı.
Mira, es muy frustrante sentirse constantemente ignorado.
Walden daha ufacık bir çocukken eve durmadan hasta ve yardıma muhtaç hayvanları getirir dururdu.
Cuando Walden era pequeño, siempre solía traer a casa animales enfermos e indefensos.
Durmadan önce daha ne kadar ileri gitmem gerektiğini bilmiyorum.
No sé hasta qué punto pueda llegar antes de poder detenerme.
Neden durmadan halamdan azar işitiyorsun?
Ahjussi, ¿ por qué siempre es regañado por mi tía?
Her tarafım onlarla dolu ve durmadan şarkı söylüyorlar.
Están en todos lados y no dejan de cantar. No puedo trabajar.
Cadı ona durmadan bağırıyor!
¡ La bruja siempre le grita!
Bu yüzden siparişler durmadan artacak.
Así que querrán cada vez más.
Yanında bir İspanyol çeşmesi var ve bir şarkı söylüyor, gece ve gündüz durmadan.
Y hay una fuente española, y está envuelta en este mosaico, y canta día y noche.
Buraya taşındığımdan beri hiç durmadan bu dava üstünde çalışıyorum.
Hemos trabajado en esto sin parar desde que me mudé aquí.
Kendi türüme ihanet ettim, insanlar durmadan dünyanızı mahvederken ben sürekli insanlar arasındaki rahat hayatımdan bahsettim.
Hermano Tigre. Los seres humanos están matando uno a uno a todos los tigres.
Durmadan "kabul edilemez" diyorsun bunu söylerken tam olarak ne demek istediğini bilmek istiyorum.
Usas mucho la palabra "inadmisible", y quiero saber a qué te refieres exactamente.
Durmadan "cevabı" arıyordu.
Él siempre andaba buscando "la respuesta".
Şempanzeler gece elden geçirecek. Durmadan, güvenliği takmadan.
Los chimpancés trabajarán sin parar y sin medidas de seguridad.
- Durmadan önce hızını düşürmeyi unutma.
- Recuerda frenar antes del Pare.
Durmadan kendilerini kurban ediyorlar.
Inmolándose perpetuamente.
12 saat durmadan sürerdim.
Conducía doce horas sin parar.
Her gece 12 saat durmadan sürerdim. Tatiller mi?
Conducía doce horas de seguido noche tras noche. ¿ Vacaciones?
Misha durmadan para aklardi.
La lavadora de dinero de Misha no paraba.
Konu şu, duştaydım ve telefonum niye durmadan çaldı.
El hecho de que hemos tratado de entender una llamada telefónica.
Bu sırada ona durmadan çok güzel olduğunu söyleyeceksin.
Y le dices todo el rato lo buena que está...
4 güne kadar burada olurlar. Ama "IHOP'daki istediğin kadar krep ye" için durmadan önce değil.
Estarán aquí dentro de cuatro días, pero no antes de pasar por el restaurante IHOP para agarrar todo lo que puedan comer de panqueques.
6 senedir hiç durmadan Creedence Clearwater Revival'ın bütün albümlerini tekra tekrar dinliyoruz.
Los últimos 6 años, oyendo todos los discos de "Creedence Clearwater Revival" Una y otra vez.
Böylece döngü durmadan devam eder çocuklar acı çekmeyi sürdürür ve hiç kimse bu konuda bir şey yapmaz.
que hay un proceso, y el ciclo continúa y continúa. Los niños continúan sufriendo, Y nadie hace nada al respecto..
Durmadan arayıp durdu.
Seguía llamando y llamando.
Durmadan devam filmi yapıyorlar.
Siempre hacen la continuación.
Tanrım, şu Nick durmadan mesaj çekiyor!
Dios, Nick no deja de mandarme mensajes.
Durmadan hislerimi yargılamandan bıktım artık!
¡ Estoy harta de que juzgues mis sentimientos todo el tiempo!
İki gündür durmadan kutlama yapıyoruz.
Hemos celebrado sin parar durante dos días.
Gece gündüz durmadan çalıştım ama şimdi burada etrafıma bakıp neşeli, ışıl ışıl yüzlü insanları görünce yaptığım en iyi işin burada, şu an karşımda durduğunu düşünüyorum.
He trabajado muy duro, pero estando aquí mirando a mi alrededor en todo esto brillante, rostros radiantes... Sé que mi mejor trabajo está aquí en esta sala, ahora mismo.
Hem de hiç durmadan.
Todo el tiempo.
Küçük bir çocukken, durmadan oyun oynar sonrada yorulurdum.
Cuando era niña, estuve en una obra.
Her gün evin çevresinde durmadan koşar... şarkı söyler, yaramazlık yapar, onları üzerdim.
Iba alrededor de la casa, por dos meses... Cantando y diciendo mis líneas de noche y de día.
Durmadan "Bayan Wendy Alden" diyordu.
Siguió diciendo : "Srta. Wendy Alden,"
Şimdi arabana bineceğiz sen de durmadan süreceksin.
Vamos a subirnos a su auto y va a conducir.
Durmadan ağlayan bir kız ve benim yapabildiğim tek şey onu dinlemek.
Una chica que grita sin parar, y, haga lo que haga, sigo escuchándola.
- Telefonum durmadan çalıyor.
Mi teléfono no paraba de sonar. Dios mío, lo es.
Hep borçluydum ona, daima emri altındaydım yıllar yılı durmadan çalışıp, tehlikelere atıldım onun için ta ki zenci kölesi olana kadar.
Siempre en deuda con él, siempre bajo su pulgar, siempre en peligro, siempre trabajando, por años y años, hasta fuí su esclavo negro.
Hiç durmadan, gece gündüz çalıştılar ve ilk faşist yerleşim merkezi olan Littoria kurulmuş oldu.
Trabajaron sin parar, noche y día, para presentarle al Duce Littoria, la primera nueva ciudad fascista.
Durmadan çalışacağız.
Trabajaremos noche y día.
Dürüstçe, bu bizim hayalimiz. Durmadan çalışmamız lazım.
Fijo, hace años que soñamos con ese espectáculo, y debemos trabajar en él.
Beş yaşındayken durmadan kaçtığımız zamanki gibi.
Una vez decidimos escaparnos de nuestras casas.
Hiç durmadan bir heyet topla sonra da yetkili biriyle görüşmeye gidebilirsin.
Hagamos así : Elegís una delegación y subís a hablar con el dirigente.
Plan hiç durmadan aşşağıya gitmek.
Los aviones siempre son derribados por aquí.
Durmadan... mesaj atıp duruyor.
El sólo está... enviándome mensajes sin parar.
Herkesin durmadan bahsettiği şu şeylerden aldım. Derhal. Merhaba.
Hola.