Edeceksin tradutor Espanhol
9,794 parallel translation
Kızın ve annesine yardım edeceksin.
Mantendrás a tu hija y a su madre.
Juliette'in beni ve bebeğimi öldürmesini engellememe yardım edeceksin.
Me ayudarás a evitar que Juliette me mate a mí y a mi bebé.
Krallıklar inşa edeceksin sen!
Tú serás la constructora de reinos.
Asıl sorun Michael Boudreau'nun sen olduğunu nasıl ispat edeceksin?
El problema es... ¿ cómo probará que es Michael Boudreau?
Ve edeceksin de.
- Y va a hacerlo.
Fiona'ya yaptığın teklifi geri alacaksın,... kalabalığa teşekkür edeceksin, ve bana arabaya kadar eşlik edeceksin.
Le darás tu cita a Fiona, reconocerás al público, y me escoltarás al auto.
Erken çıkmak için yine o lanet kertenkeleni mi bahane edeceksin? - Evet.
¿ En serio vas a utilizar otra vez a tu puto lagarto como excusa para pirarte del trabajo?
Umarım vitaminlerini almışsındır çünkü birazdan dans edeceksin!
¡ Espero que te hayas tomado el Geritol... porque llegó el momento del baile!
Birisine Evlenme mi teklif edeceksin?
¿ Te comprometerás?
Yangın dedektörlerini mi kontrol edeceksin?
¿ Quieres mirar los detectores de humo?
Yani, Sen onu şefi Mr. Prabhu'ya şikayet mi edeceksin?
Por lo tanto, lo hiciste te quejas al Sr. Prabhu'?
Yani davayı Donna'yla takas edeceksin.
Así que estamos de vuelta a negociar el caso por Donna.
Belki çözemeyeceksin ama çabalamazsan her gün kendinden nefret edeceksin.
Quizá no pueda, pero... sí que sé que te odiarás a ti mismo todos los días si al menos no lo intentas.
Bununla kalmayacak, tamir edip çalışır hale gelmesi için bana yardım edeceksin.
No solo eso, vas a ayudarme a arreglarla y ponerla en marcha de nuevo.
Cameron sana İsyan'da iş teklif edecek ve bunu kabul edeceksin.
Cameron te va a ofrecer un trabajo en Mutiny y lo vas a aceptar.
İntikam almama yardım edeceksin.
Tú serás el medio de mi venganza.
Hathorne kasabaya gelerek salgını gerçekten tedavi mi edeceksin... yoksa karanlık bir takıntı ile eğlenecek misin merak ediyorum.
Hathorne se pregunta si realmente vino a la ciudad a curar la plaga o para llenar alguna oscura obsesión con la muerte.
Yalanlarını örtmek için kendi işini mi yok edeceksin?
! ¡ ¿ Vas a destruir tu propio trabajo para cubrir tus mentiras?
Yarışta rekabet edeceksin...
Vas a competir en la carrera...
Hala ellerimin kanlı olmadığını mı iddia edeceksin?
¿ Todavía considerarías mis manos sin sangre?
Benim bildiğim de şu ; ya sen bana yardım edeceksin ya da Charles Forstman.
Lo que sé es, que o me ayudas o Charles Forstman lo hará.
- Sen mi edeceksin?
- ¿ Cómo que tú le vas a ayudar?
Yardım edeceksin yoksa imha edileceksin.
Ayudarás, o serás exterminado.
Sen de ritimle birlikte bastırmaya devam edeceksin. Hayatta kalıyorum, hayatta kalıyorum hayatta kalıyorum, hayatta kalıyorum hayatta kalıyorum, hayatta kalıyorum.
Y tú solo... presiona con el ritmo, así... Vale, Ruby, canta con nosotros.
Harika, Suze. Ne, şimdi onu da mı ziyaret edeceksin?
¿ Vas a ir a visitarlo también ahora?
Daha ne kadar buna devam edeceksin, Charlie?
¿ Cuánto tiempo más durará esto Charlie? Mientras tenga que hacerlo.
Kendini hasta edeceksin.
Te vas a hacer daño a ti misma.
Abomination'u Kırmızı Hulk'tan uzaklaştırmama yardım edeceksin.
Me ayudarás a alejar a Abominación del Hulk Rojo.
- Dr. Scott! - Şimdi de hepimize yardım edeceksin.
- ¡ Doctora Scott!
Bu kasabadaki bir sonraki doğum günü,... Rod Flanders, ve onun partisini sen organize edeceksin.
El siguiente cumpleaños en esta ciudad es, la de Rod Flanders, y tú tienes que organizarle una fiesta.
İyi, ama sen de beni kamerayla takip edeceksin değil mi?
Bien, pero me seguirás con la cámara, ¿ verdad?
"Anne ve babana hürmet edeceksin."
Honrarás a tu padre y a tu madre.
"Annen ile babana hürmet edeceksin."
"Honrarás a padre y madre".
Hayatına devam edeceksin.
Tienes que seguir.
Barbie, ametistlerin Willow ağaçlığına götürülmesi gerekiyor yani sen bana eşlik edeceksin.
Barbie, las amatistas deben ser llevadas al claro Willow, así que tú me acompañarás.
Artık ev işlerine yardım edeceksin ve birlikte bir şeyler yapmaya başlayacağız.
- Sí. Empezarás a ayudar en la casa y haremos cosas juntos.
Hadi ama Dean. Ne kadar böyle devam edeceksin.
Vamos, Dean. ¿ Por cuánto tiempo vas a seguir con esto?
Öylece yoluna devam mı edeceksin?
¿ Simplemente deambulando por el camino?
Onu saklamak için yer aramaya devam mı edeceksin?
¿ Seguirán tratando de encontrar lugares para esconderla?
Mahkeme çağrısını iptal edeceksin.
Va a anular la citación.
- Edeceksin.
Lo hará.
Bu işin tek çözümü sensin. Şimdi ya o bardan içeri girip hayatının rolünü oynayacaksın ya da kuruyup kalmış vampir ailene sonsuza dek veda edeceksin.
Tengo una solución a esto, y es que tú, vas a entrar en ese bar, y vas a dar la mejor actuación de tu vida, o puedes besarle el culo disecado a tu familia de vampiros como despedida.
3 yıllık emeğini çarçur edeceksin yani öyle mi?
Vas a tirar a la basura tres años de trabajo duro, ¿ no?
70'ine kadar asilik mi edeceksin?
¿ Vas a ser un adolescente hasta que cumplas los setenta?
Bu kıyafetleri giymeye devam mı edeceksin?
¿ Vas a seguir usando esa ropa?
Aynı şekilde... haklıya hakkını teslim edeceksin.
Otra vez... cuando tienes razón, la tienes.
Kampanyasının bu şartlar altında sürdüremeyeceğini gördüğün için üzüntülerini ifade edeceksin alçakgönüllükle bıraktığı mirası devam ettireceksin.
Le diras cuanto sientes que abandone la campaña bajo esas circunstancias, y entonces aceptarás humildemente su respaldo.
- Arkadaşıma yardım edeceksin,
- Que ayudes a mi amigo,
Karşılığında, bendeki ajanı emekli edeceksin!
¿ Y a cambio, dejo que mi agente se retire?
Yine hakaret mi edeceksin, kötü olduğumu ve aldatmaca ustası olduğumu mu söyleyeceksin?
¿ Un artista del engaño?
Ona ihanet edeceksin.
¿ Lo traicionaría?