Elimizden bir şey gelmez tradutor Espanhol
180 parallel translation
Bunları çekmemen için her şeyimi verirdim ama şu an elimizden bir şey gelmez.
Daría cualquier cosa por que no tuvieras que sufrir todo esto, pero aún no hay modo de librarnos de esto.
Şansımız buraya kadarmış artık elimizden bir şey gelmez.
Perdimos nuestra oportunidad y ya no podemos hacer nada.
- Şu an için elimizden bir şey gelmez.
- Ahora no podemos hacer nada.
Elimizden bir şey gelmez.
No tenemos otra opción.
Elimizden bir şey gelmez.
No podemos hacer nada.
Elimizden bir şey gelmez.
No se puede hacer nada.
Elimizden bir şey gelmez.
¡ Qué se le va a hacer!
Bu bölge Britanya yargı alanında değil. Elimizden bir şey gelmez.
Esta área no está bajo jurisdicción Británica. no podemos hacer nada.
Elimizden bir şey gelmez.
No podemos hacer nada por él.
Fakat, maalesef, onun için elimizden bir şey gelmez.
Pero, por desgracia, no hay nada que podamos hacer por él.
Elimizden bir şey gelmez.
Ya no podemos hacer nada.
Diğerlerinden daha iyi durumda olmayabiliriz ama beklemek dışında elimizden bir şey gelmez.
Quizá estemos igual que los otros pero sólo podemos esperar.
Elimizden bir şey gelmez.
Nada se puede hacer. Esto es así.
- Elimizden bir şey gelmez mi?
- ¿ No hay nada que podamos hacer?
Bu adam artık unutuldu ve elimizden bir şey gelmez Corday şu adama odaklandı.
Ese hombre queda olvidado y nada más podemos hacer. Corday está centrada en este hombre.
Beklemekten başka elimizden bir şey gelmez.
De momento, lo único que podemos hacer es esperar.
Elimizden bir şey gelmez.
No hay nada que podamos hacer.
Şu an elimizden bir şey gelmez.
No hay nada más que podamos hacer.
Bu adam için elimizden bir şey gelmez.
No se puede hacer nada por este tipo.
Onun için artık elimizden bir şey gelmez.
Ya no hay nada que podamos hacer.
Çoktan başlamış bir olay için elimizden bir şey gelmez.
No podemos evitar lo que ya ha empezado.
O bir yabancı, biliyorum, ama elimizden bir şey gelmez, canım.
¡ Qué importa que sea extranjero!
Elimizden bir şey gelmez.
No hay nada más que podamos hacer.
Elimizden bir şey gelmez. En acıları dinecek.
No podemos hacer nada.
İki güne kadar elimizden bir şey gelmez.
Es tan difícil encontrar pasaje de un día para el otro.
- Elimizden bir şey gelmez.
- No podemos ayudarlo.
- Elimizden bir şey gelmez.
No se podía hacer nada. Tenía la llave.
Jill, elimizden bir şey gelmez.
Jill, no hay nada que podamos hacer.
Bart, üzgünüm, fakat elimizden bir şey gelmez.
Bart, lo lamento, no hay nada que podamos hacer.
Elimizden bir şey gelmez maalesef.
De todas formas no podemos hacer nada...
Bak, bu gece elimizden bir şey gelmez. Kalmak ister misin?
Esta noche no podemos hacer nada. ¿ Quieres quedarte aquí?
Elimizden bir şey gelmez.
Se está apoderando de ella. No podemos hacer nada.
Elimizden bir şey gelmez.
No lo puedo creer...
Elimizden bir şey gelmez
No podemos ayudar a hacerlo.
İşin aslı şu ki, eğer eve gelmek istemezse elimizden bir şey gelmez.
El hecho es que si no quiere regresar, no hay mucho que podamos hacer.
Elimizden bir şey gelmez.
No podemos ayudarle
Patron burada değil, bu yüzden elimizden bir şey gelmez.
Pero el jefe no está aquí así que no podemos hacer nada.
Söylediğim gibi, elimizden bir şey gelmez.
Tim Spears, dos palabras, ya terminé, gracias.
Aslında, hayatta olsaydık çok daha iyi olacaktı, ama bu konuda elimizden bir şey gelmez.
Bueno, obviamente habría sido mejor si estuviéramos vivas, pero qué le vamos a hacer.
Oldukça emin gözüküyor, elimizden bir şey gelmez.
No sé. Parece seguro de que no encontraremos nada.
Şikâyetçi olmazsan, elimizden bir şey gelmez.
Si no le denuncia, No podemos hacer nada.
Artık elimizden bir şey gelmez.
- Ya estaba todo perdido.
Beklemek dışında elimizden başka bir şey gelmez.
Todo lo que podemos hacer ahora es esperar.
Korkunç ama elimizden başka bir şey gelmez.
No podemos hacer mucho más.
Elimizden artık bir şey gelmez.
Eso ya no es cosa nuestra.
Uçağın kalkışına kadar vakit öldürmekten... başka bir şey gelmez elimizden artık.
Ahora ya sólo nos queda... matar el tiempo que nos separa de tu partida.
Dahası etik olarak, şu anki bilgilerle elimizden araştırmalarımızı sürdürmekten başka bir şey gelmez.
Además, a la luz de los últimos datos... tenemos el derecho moral de continuar las investigaciones.
Bulfy'yle Angel'ın başına bir şey geldiyse, elimizden fazla şey gelmez.
Cordelia tiene razón. Si le han hecho daño a Buffy y a Angel, nosotros no tenemos mucho chance.
Daha fazla bir şey gelmez elimizden.
No podemos hacer nada más.
Castellani her şeyi anlattı. Tedavi iyi gidiyormuş, elimizden başka bir şey gelmez.
Castellani me lo contó todo, el tratamiento va bien, no podemos hacer nada.
Elimizden pek bir şey gelmez, Crichton.
No hay mucho más que pueda hacer, Crichton.