Engel tradutor Espanhol
11,375 parallel translation
Çok istediğimiz şeyle aramızdaki engel o.
Ella es un obstáculo para lo que realmente queremos.
Nik ve ben düşünüyoruz ki bu aşağılık etki altına alma hareketin ortaya çıktığına göre, gerçekten de bin yıl önce bıraktığımız yerden tekrar başlamamıza engel olacak bir şey yok.
Nik y yo lo descubrimos, ahora que tu acto vil de obligación ha sido revelado, no hay razón por la que no podamos seguir donde lo dejamos cien años atrás.
Kadere engel olamayız... ama onu kontrol edebiliriz.
No podemos evitar el destino, pero podemos tomar el control de él.
Karanlığa karşı bizi güçlendirecek çökmemize engel olacak ve aşılayacak tek şey budur.
Esta es la única cosa que nos fortificará... Nos sostendrá nos inoculará contra la oscuridad.
O uçağa bindirilmenize kim engel oldu unutmayın, yeter.
Solo recuerda quién se aseguró que no fueran arrojados de ese avión.
Canavarı Lily'nin hayatına geri döndürmesine engel olmam gerekiyordu.
Tenía que evitar que trajera a un monstruo de vuelta a la vida de Lily.
Sanki doğru sözleri söyleyince Nora'nın uzaklaşmasına engel olacağım da.
Si pudiera frenar a Nora de ir a la deriva si pudiera encontrar las palabras adecuadas.
- Engel olamıyorum.
- No puedo evitarlo.
Nora engel büyüsünü kaldır lütfen.
Nora, quita el hechizo barrera, por favor.
Kendime engel olamadım.
No pude evitarlo.
Kendine engel olamıyorsun değil mi?
No lo has podido evitar, ¿ verdad?
Erkeklik damarımıza engel olamadık senin için savaşıyorduk.
Éramos chicos siendo chicos, peleando por tu honor.
Evet, iş engel oldu.
Sí, cosas del trabajo.
Merida'nın erkek kardeşleri engel olmaktan çıkıp Merida da saklandığı için DunBrochlar'ın tahtta hakkı kalmayacak!
Con los hermanos de Mérida eliminados y ella escondida... ¡ Nadie reclamará el trono de DunBroch!
Bir Grimm bile yaşanacaklara engel olamaz!
Ni siquiera un Grimm puede detener lo que viene.
- Adını değiştirdi ama engel olamadın.
- No te ayudará. Ella le cambió de nombre, pero a ti se te escapó.
Bu krala bağlılık yemini ettim, ki o yemin bana Brida'yı kaybettirip kardeşim Ragnar'a katılmama engel oldu.
Hice un juramento a este rey... un juramento por el que perdí a Brida... y que me impidió unirme a mi hermano, Ragnar.
İnanç, insanın zor zamanları atlatmasını sağlar umutsuzluğa düşmesine engel olur.
La fé te ayuda a atravezar momentos dificiles. y la fé mantiene la desesperación muy, muy lejos
Sence inancın, kafesine işememe de engel olacak mı?
Supones que la fe me va a impedir mear en tu jaula?
İşlerinize engel olduğunu düşündünüz, benim için yaptığınız planları bozduğunu... - Sonra da öldürdünüz onu.
Decidiste que se estaba entrometiendo, liquidando tus planes para mí, así que la mataste.
Kız kardeşinin mutluluğuna engel olmak istemezsin değil mi?
Sé que nunca te interpondrías en la felicidad de tu hermana, ¿ verdad?
Nihai Hachimon sonuna mı engel oldu? !
¡ No me digan que detuvo el resultado de las Ocho Puertas Internas!
Siyah Zetsu'ya daha fazla engel olamıyorum.
No puedo detener más al Zetsu Negro.
... kimsenin ona engel olamayacağından korkuyorum.
me temo que nadie podrá enfrentarlo.
Ama eğer beni davet etmeseydi bile, bir ordu gelse dahi senin için ortaklık oyu vermeme engel olamazdı.
Pero incluso si no lo hubiera hecho, ni un ejército habría impedido que fuera a la votación de tu sociedad.
Gerçeği öğrenmeme engel oldun.
Trataste de impedir que supiera la verdad.
Bu yardımımdan sonra kendi amacımın peşinden azimle gitmeme engel olmazsın artık.
Ahora, supongo, dada mi ayuda, que me permitirás ir a mis asuntos sin inmutarte.
Bundan böyle istediğimi almama engel olamayacaksın.
Y nunca me contendrás de conseguir lo que quiero de nuevo.
Burada daha çok lastik yakıyorduk alevler Berkut'un bize saldırmasına engel oluyordu.
Sobre todo, aquí quemábamos neumáticos para que el fuego impidiera que los Berkut nos atacaran.
Mordecai and Rigby, geçmişe dönüp o zaman makinesini yapmaya çalışmamıza engel olmanız gerekiyor yoksa tüm zaman silinecek.
Mordecai y Rigby, tiene que ir atrás en el tiempo Nos impide tratar para hacer que la máquina del tiempo o todo el tiempo se borrarán.
Lise hallerinizin laboratuvarı havaya uçurup Zaman Hortumu'nu yaratmasına engel olmak istemem.
[No gracias] No me gustaría dejar de ustedes mismos de secundaria de la voladura del laboratorio de ciencias y la creación de la timenado.
Tek yaptığın bana engel olmaktı ve ben de bunu daha yeni fark eden aptalım.
Todo lo que has hecho es me detenga, y yo soy el idiota por no ver hasta ahora.
Aranizdaki ürkünç ön sevismeye engel mi oldum yoksa?
¿ Estoy interrumpiendo un espeluznante preliminar entre Ustedes?
Engel olmanız çok daha tehlikeli.
Eso va a ser mucho más peligroso.
Doom Engel Yolu.
La pista de obstáculos del mal.
Geçen hafta Reactron'a engel oldu.
La semana pasada, ella detuvo a Reactron.
Bak, daha önce Lucy'le konuşmana engel olduğum için gerçekten üzgünüm
Escucha, siento mucho haberte cortado antes con lo de Lucy.
Ve biliyorsun seninle konuşmak o kadar rahat ki kendime engel olamıyorum.
Y, sabes, es tan fácil hablar contigo a veces, que es difícil no hacerlo.
Robert de Niro gangsterlerden birini CD'lerle kandırarak, kendisine karşı kanıtlar olduğunu düşünüyor ve sadece onlara göstermediği için adaleti engel olma suçu işliyor.
Robert de Niro engaña a un mafioso para que coja disquetes que cree que contienen pruebas en su contra, y solo por parecer que los coge, el mafioso está cometiendo obstrucción a la justicia.
Güvenin beyler işe yararsa, onu adalete engel olmaktan daha fazlası ile suçlayabiliriz.
Creedme, chicos... si esto funciona, le tendremos por más cargos que solo obstrucción.
Yoluna engel değilim.
No estoy en medio.
Geçen hafta Reactron'a engel oldu.
La semana pasada detuvo a Reactron.
Bak, daha önce Lucy'le konuşmana engel olduğum için gerçekten üzgünüm
Escucha, siento mucho haberte cortado antes con lo de Lucy. No.
Ve biliyorsun seninle konuşmak o kadar rahat ki kendime engel olamıyorum.
Y, sabes, es tan fácil hablar contigo a veces, es difícil no hacerlo.
Oyun gecesi, suçlara engel olup uzaylıları yakalayıp DEO'yu hacklediğimiz hayatta geriye kalan son normallik.
La noche de juegos es la última pieza de normalidad que queda en nuestra vida deteniendo criminales, cazando extraterrestres y hackenado vidas en DOE.
Biliyor musun, pizzacıdaki soyguna engel olup mal sahibinin 12 tane pizza verdiği o zamandan bile daha iyiydi.
Sabes qué, eso fue mejor que la vez que detuve el asalto en la pizzería y el dueño me dio 12 pizzas.
Harrison'nun sorunları engel olmaya başladığında ilişkiye son verdi.
Cuando los problemas de Harrison comenzaron a aparecer, él cortó por lo sano.
Hayır Bay Callen, kozlarım tabancamı kullanmama engel oluyor.
No, Sr. Callen, encuentro cartas en el camino de mi revólver.
Ne yazık ki, avukat müvekkil gizliliği açıklama yapmama engel oluyor.
Por desgracia, el privilegio de abogado-cliente me impide
Eğer nerede olduğunu bize söylemezseniz polis soruşturmasına engel olmaktan sizi tutuklamak zorunda kalırız.
Bueno, si no nos dices dónde está, serás arrestada por interferir con una investigación Policial.
Engel olmaya çalışma Kaio-sama.
¡ No interfieras, Kaio-sama!