Fazla tradutor Espanhol
179,631 parallel translation
Ve bu boktan yerde daha fazla duramam tamam mı?
Y no puedo estar en este no-sitio de mierda por mucho más tiempo, ¿ vale?
Bu anıda çok fazla zaman geçiriyorsun.
Pasas mucho tiempo en este recuerdo.
Sanki boynumdan büyük işe kalkışmıyorum gibi ama aynı zamanda... Eskisinden çok daha fazla...
No estoy intentando morder más de lo que puedo masticar, pero al mismo tiempo, tengo mucho más que...
- Çok fazla şey var. Çok gürültülü.
Es demasiado, mucho ruido.
Hüzünlü, mutlu. Herkesten fazla ama.
Triste, contento.
Sanki daha fazla enerjim varmış gibi hissederim. Daha pozitif hissederim.
Siento que tengo más energía, me siento más positivo.
Çok fazla değil ama.
No demasiado joven.
Böylece yeni sporları ormana yayabiliyor ve daha fazla karıncaya bulaşmasına neden oluyor.
Todo para poder expandir esporas por la jungla, infectando a más hormigas.
Gücü arttırıyorum ama fazla dayanmaz.
Estoy aumentando el poder, pero... no durará mucho. No parece que estés bien.
Oliver, daha fazla güce ihtiyacım var.
Oliver, necesito más energía. Fallo detectado.
İş saatleri sırasında daha fazla güneş ışığından faydalanmak için saatleri ileri ya da geri almaktır.
Es cuando adelantas o retrasas una hora del reloj para maximizar las horas de luz durante el día.
Benim için fazla güçlü.
Es demasiado poderoso para mí.
Çok fazla vermut koymuşum.
Es demasiado vermut.
Oraya daha fazla vodka koymamı ister misin?
¿ Quieres que ponga un poco más de vodka?
Evet, daha fazla ilerlemeden de sana şunu sorayım.
Y antes de seguir, déjame preguntarte esto :
Sorun şu ki bir böceği ezmenin birden fazla yolu vardır.
El problema es que hay más de una manera de aplastar a un bicho.
Herman Kasırgası geliyor, fazla vaktimiz kalmadı.
No tenemos mucho tiempo antes de que llegue el huracán Herman.
Hepimiz gözlerimizi kapatıp bu yaştakiler için fazla korkunç olan bir film izliyormuş gibi yapalım.
Cerremos los ojos, todos, como si estuviéramos viendo una película demasiado impresionante para nuestra edad.
Bu hata bana haddinden fazla paraya mal oldu.
Esto me valdrá una cantidad de dinero desmesurada.
Haddinden fazla sessiz partneri oynadım.
He sido un socio silencioso demasiado tiempo.
Hem bu fabrikada çok fazla sır var.
Y en este aserradero... hay demasiados secretos.
- O biraz fazla kaçtı ama...
- Es un poco drástico, pero...
Emir almayı sevenler işimi fazla kolaylaştırıyor.
No hay emoción cuando les gusta recibir órdenes.
- Haddinden fazla.
- Desmesurada.
- Haddinden fazla...
- Desmesurada.
Doktora gitmişliği olan herkes bilir ki onlar kasaplardan, postacılardan ya da buzdolabı tamircilerinden daha fazla arkadaşınız değildir.
Cualquiera que haya ido al médico sabe que no necesariamente es su amigo, no más que el carnicero, el cartero o el técnico de refrigeradores.
Hâlâ orada bir yerlerdeysen seni haddinden fazla özlediğimi bilmeni istiyorum.
Si sigues ahí, quiero que sepas que te extraño de forma excesiva.
Haddinden fazla mı?
¿ Excesiva?
Senin lanet durakların oldukça fazla.
Demasiadas de tus malditas paradas.
Yoldan çok fazla sapmadın mı?
Demasiados de tus desvíos de mierda, ¿ verdad?
Çevremizdekilere göre fazla yaşadık.
Ya hemos vivido más de lo que debíamos.
Gariptir ki rahat olmak beni daha da fazla rahatsız ediyor.
Extrañamente nunca estoy más incómoda que cuando estoy cómoda.
Ama birden fazla ilgilenen varsa bu durum finansal sorumluluğumuz olur.
Pero si hay más de una persona interesada, tengo la obligación financiera de subastarla.
Evet, fazla yaklaşma yoksa boom.
No se pueden acercar mucho o explotarían.
Daha fazla ağlama.
No llores más.
Bize fazla fazla zaman kazandırmaz bu.
Esto no nos dará mucho tiempo.
Basit önlüğünün altında onların şapka ve jüponlarından daha fazla gurur duyacağın şeyler var.
Usted debe tener más orgullo en el delantal de la enfermera sencilla que tienen en sus sombreros y enaguas.
Daha fazla çöplük mü?
Más basura?
♪ Düşünmek istediğimden fazla düşündüğümde ♪
? Cuando pienso más que yo quiero pensar?
♪ Lüzumundan fazla içiyorum ♪
? Puedo beber mucho más de lo que debería beber?
Birden fazla zaman imzası var.
Tengo varias firmas de tiempo.
Ve bir çoğunuzun korku ve şüphe ettiğini biliyorum ve bu zamansız yerde büyük beklentileriniz vardı, ama daha fazla beklemek yok.
Y sé que muchos de ustedes han puesto en duda y temido y esperó en gran expectación en este lugar sin tiempo, pero esperar más.
Kaçarken ihtiyacı olacak bütün şeyleri senden öğrendi. Ona haddinden fazla güvendin.
Dejó que le enseñaras todo lo que necesitaba para escapar.
Bir kız için çok fazla hatta.
Un número demasiado grande para una dama.
Sandığından fazla ortak yanımız var.
Ven y siéntate. Tenemos más en común de lo que crees.
Genellikle burada çok meşgulüm o yüzden onun hakkında fazla şey söyleyemem.
Normalmente estoy muy ocupado aquí, así que no te puedo decir mucho sobre ella.
Uğraşacak çok fazla mektup var.
Hay demasiadas cosas que decir para hacerlo por carta.
O yaşta bir çocuk için çok fazla kırık kemiği var.
Hay muchos huesos rotos para un niño de esa edad.
Fazla düşünmezsen daha iyi.
Es mejor que no lo pienses mucho.
Bu biraz kırıcı olmaktan fazla.
Eso es bastante ofensivo.
Bu fazla kolay oldu.
Esto es demasiado fácil.