English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ F ] / Frans

Frans tradutor Espanhol

15,483 parallel translation
O Fransız askerin bunu yaptığını doğruladı mı?
¿ Había confirmado lo que este soldado francés había hecho?
Fransız hedeflerine günler, hatta saatler içinde saldırabilirler.
Podrían atacar objetivos franceses en días, horas.
Fransız Protestanlara karşı sizin vahşi eylemleriniz onun... sinirlerini bozdu.
Vuestras brutales acciones contra los protestantes franceses la han... enervado.
Kath Katherine Heigl'ın Fransız öpücüğünü sevdiğini duydum Lois.
Oye, Lois, escuché que a Katherine Heigl le gusta dar besos franceses.
Bir kişi Fransız aksanıyla okudu! Ben yorgun Amerikan aksanı yapacağım.
¡ Un tipo lo hizo con acento francés! Lo haré como norteamericano cansado.
Fransız soğanlı Pringles!
¡ Papas de cebolla francesa!
Fransız kadınları da içiyor.
Las francesas lo hacen y míralas.
Fransız Bölgesi'nden çok uzaktasın.
Un largo camino desde el barrio francés.
Öylece Meksika'ya saldıramaz. Ayrıca İspanyolları, Fransızları ve lanet İngilizleri bir araya getiremez.
No puede simplemente invadir México e invitar a intervenir a gente como los españoles y los franceses y los costrosos británicos.
Fransız filosu ve Kıta Ordusu arasında sıkışıp kalmanın akıllıca olduğunu düşünmediğin sürece tabii ki.
A menos que piense que es prudente verse atrapado entre la flota francesa y el ejército continental.
Benim düşündüğüm Washington'ın ordusunu hemen yok ederek Fransızlara onları desteklemeyi yeniden düşündürmenin akıllıca olacağıdır.
Creo que es más conveniente destruir el ejército de Washington ahora y motivar a los franceses para que reconsideren su apoyo.
Fransız çamaşırhanesi değil.
French Laundry.
Fransız bir şairin dizesi.
Es de un poema francés.
Eh, Fransızca değil ama sana göre bir şeyim var.
Bueno... no es francés, pero... Tengo algo para ti.
Bir Fransız filmi.
Es una película francesa.
Yani çıplak Fransızlar mı var?
¿ Te refieres como a porno francesa?
Fransız.
Francesa.
Fransız Devrimi'ne ekonomik eşitsizlikten daha çok Marquis De Sade'ın ev partisine bir kılık değiştiricinin katılması sebep olmuştur.
Bueno, solo digamos que la revolución francesa tuvo menos que ver con la desigualdad económica y más que ver con invitar a un bailador de caras a una fiesta en la casa del marqués de Sade.
Fransız yemek kitaplarıyla karışmışlardı.
Estaban mezclados con los libros de cocina francesa.
Az önce ölüm belgesi Fransa'dan elime ulaştı. Belge Fransızca işte, gerçek yani.
Acabo de recibir el certificado de defunción de Francia incluso está en francés, así usted sabe que es genuino.
Hatta Fransızların füzeleri de Batı Almanya'ya yöneltildi.
Incluso los franceses tienen misiles nucleares... apuntando a Alemania oeste,
En az 27 kg patlayıcı ateşlendi çünkü geniş bir çevrede ağır hasara neden oldu ve hasar alan bölgenin büyük bir kısmı Fransız-Alman Kültür Merkezi'ydi.
La bomba contenía al menos 27.5 kilos de dinamita encendida, causando serios daños en los dos pisos superiores. Y en gran parte de la fachada del centro cultural Frances-Germano.
Fransızca yazılmışlar.
Estaban en francés.
Fransızca söyledim. Barı baştanbaşa temizledi ama bu şişenin her yeri onun parmak iziyle dolu.
Ella puede haber limpiado la barra a conciencia pero esta botella tiene manchas de huellas.
Beste yapmaya başla artık be adam. d Ba-ba-ba-ba-ba-ba ba-ba-ba-ba-ba-ba d d Ba-ba-ba-ba-ba-ba d Fransız kornası.
Pon tu culo en la silla y empieza a componer, cabrón descarado.
- Fransızca finalinden A - almıştı.
Ella sacó un sobresaliente bajo en el examen final de francés.
Âşığıyla, haftalık gizli buluşmalarını gerçekleştirdiği havalı bir Fransız otelidir muhtemelen.
Probablemente es un sitio francés y elegante... donde se encuentra con su amante... para sus secretos encuentros semanales.
Efendim, Fransız fındık lattesi ve Iggy Azalea CD'si ilginizi çeker miydi?
Señor, ¿ desea un café con leche de avellanas francesas y un CD de Iggy Azalea?
Sen ve arkadaşların beni Fransızlara tutuklattırdıktan sonra, beni İranlılara teslim ettiler.
Después que tú y tus amigos me entregaran a los franceses, ellos me entregaron a los iraníes.
Sullivan'ın evinde Fransız sömürgesi havası var.
La casa de Sullivan tiene adornos de la Colonia francesa.
2,000 Fransız askeri İskoçya'ya bu İngilizlere karşı daha az asker demek, Navarre sınırlarımızda daha az asker, Italyan ve Alman sınırlarında da, ve bunlar sadece dış tehditler.
2.000 soldados franceses para Escocia significa menos soldados enfrentándose a Inglaterra, menos en las fronteras con Navarra,
Ama eğer Mary Renaude'un ordusu İskoçya'ya götürürse, Fransız ordusu hala elimizde olur.
Pero aun si María lleva las fuerzas de Renaud a Escocia, yo sigo teniendo el ejército francés aquí.
Francis, Fransız güçlerini İskoçya'ya gönderiyorum.
Francisco, voy a enviar fuerzas francesas a Escocia.
2,000 Fransız askerinin İskoçya'ya yol almasını emrettim...
¡ Francisco! para defender a tus partidarios. - ¡ No puedes!
Büyükanne Hettie'nin Fransız tostunu tarçınsız yapamam.
No puedo hacer las tostadas de Nanny Hettie sin canela.
1952 yılında, Cartier-Bresson ilk kitabını yayınladığında, Fransız bir başlığı vardı ama İngilizce çevirisi, "Karar Anı" oldu.
En 1952, cuando Cartier-Bresson publicó su primer libro, tenía un título en francés. Pero en la traducción al inglés era'El momento decisivo'.
Peki o bir Fransız ajanıysa?
¿ Y si fuera un espía de Francia?
Peki İngilizse ve Fransız değilse, Elizabeth tüm askerlerini İskoçya'ya yığmaya başlayacak.
Si el espía es inglés y no francés, entonces Isabel estará incrementando el nivel de sus tropas en Escocia.
... Fransız kraliyetine karşı dini bir isyan başlatmak için.
... para fundar y organizar una revuelta religiosa contra la corona francesa.
Tıpkı şuradaki Fransız pilicine yandığımız gibi.
Igual que aquella chica francesa.
Fransız erkekleri normalde aldatmak için düğün sonrasını bekler.
Generalmente los hombres franceses esperan hasta después de la boda para empezar a dormir con otras personas.
Öylesine Fransız bir adam dedi diye neredeyse dünyanın yarısını dolaştığımızın farkındasın, değil mi?
Te das cuenta de que viajamos por medio mundo porque un tipo francés al azar nos lo pidió, ¿ no?
Cezaevinde Fransız uyruklu biri vardı.
Un francés estaba retenido allí.
Mahkûmla ilgili işlemleri yapmak üzere Fransız Büyükelçiliği'nden geliyoruz.
Somos representantes de la embajada francesa que vamos a discutir sobre sus restos.
Fransız Büyükelçiliği mi?
¿ Embajada francesa?
Fransız FBI'ı?
¿ FBI francés?
Fransız Büyükelçiliğinden geliyoruz.
Somos de la Embajada Francesa.
Fransız Büyükelçiliği'nde senin gibi hatunlar varsa belki ben de orada çalışmalıyım.
Si la Embajada Francesa está llena de chicas como tú, quizá debería trabajar ahí.
Bir sakıncası yoksa Fransız Büyükelçiliğinin burada ne aradığını sorabilir miyim?
Si no le importa que le pregunte, ¿ Qué tiene que ver la Embajada Francesa aquí?
İskoçya'da neler olduğunu duydum, ve duruma sempati duyuyorum, aklından neler geçtiğini tahmin edebiliyorum, Fransız askeri göndermek gibi. Bu hoşuma gitmez.
He oído lo que pasa en Escocia, y mientras yo me solidarizo con tu situación, soy consciente de lo que debes estar considerando, enviando tropas francesas.
Ve hala Fransızaskerleri yönetebilir. Buna gerek kalmayabilir.
Y todavía puede recurrir a las topas francesas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]